Sütun dergisinin kurucusu Kasım Karakaş: "Amacımız bir millet ruhu oluşturmak"
İkinci sayıda Hüsrev Hatemi ile söyleşiye yer veren dergide, şiir, çeviri, makalelerin yanı sıra masa bölümünde Ömer Türker, Tahsin Görgün ve İbrahim Halil Üçer'in tespitleri okurla paylaşılıyor
ÖMER FARUK YILDIZ - Kültür ve sanat dergisi "Sütun"un kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Kasım Karakaş, bir millet ruhu oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, "Millet ruhu, disiplinler arası bir irtibat ve rabıta demektir. Sosyolojideki bir sorunun cevabı edebiyatta, edebiyattaki bir sorunun cevabı müzikte, müzikteki bir sorunun ise felsefede yanıtı bulunabilir. Dolayısıyla dergimiz beş ayrı disiplin üzerinden yazılarını alıyor: Felsefe, müzik, sinema, edebiyat ve sosyoloji." dedi.
Dergi ekibi, üç aylık periyotlarla okurla buluşmayı hedefleyen Sütun'un amaçlarını AA muhabirine anlattı.
Genel Yayın Yönetmeni Karakaş, ilk sayıda Yavuz Bülent Bakiler'den yazı alarak ünlü edebiyatçının uzun yıllar sonra ilk defa bir dergiye yazı göndermesini sağladıklarını aktararak, "Aynı zamanda ilk sayımızda Rasim Özdenören ile bir röportaj gerçekleştirdik. Bu, kendisinin verdiği son röportajdı." diye konuştu.
Derginin bu ay çıkan ikinci sayısında da Hüsrev Hatemi ile Tanzimat edebiyatı üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdiklerini belirten Karakaş, "Ömer Türker, Tahsin Görgün ve İbrahim Halil Üçler ile edebiyat üzerine kapsamlı bir masa söyleşisini okurla buluşturduk." açıklamasını yaptı.
- "En büyük finansmanımız okurumuz"
Kasım Karakaş, üçüncü sayıda bir sürprizleri olacağının altını çizerek, dünyanın yaşayan en önemli filozoflarından birisiyle röportaj yaptıklarını dile getirdi.
Dergide her tür düşünceye yer verdiklerini vurgulayan Karakaş, "Çaplı, hacimli ve samimi olduğu sürece elimizden geldiği kadar bütün düşüncelerin dergimizde yer almasına önem veriyoruz. Buna ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.
Karakaş, derginin en büyük finansmanını okuyucuların sağladığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Okuyucularımız üzerinden dergiyi devam ettirme niyetindeyiz. Aynı zamanda bireysel katkılar, aldığımız destekler ve abonelikler üzerinden dergimizi sürdürüyoruz. Elimizden geldiği kadar özerk ve bağımsız kalmaya özen gösteriyoruz. Bu konuda pek endişe etmiyoruz. İşimizi seviyoruz ve bunu uzun bir süre yapacağımızın coşkusu ve mutluluğuyla devam ediyoruz."
- "Millet ruhu, disiplinler arası bir irtibat ve rabıta demektir"
Derginin genel çerçevesine dair de bilgi veren Karakaş, "Amacımız bir millet ruhu oluşturmak. Millet ruhu, disiplinler arası bir irtibat ve rabıta demektir. Sosyolojideki bir sorunun cevabı edebiyatta, edebiyattaki bir sorunun cevabı müzikte, müzikteki bir sorunun ise felsefede yanıtı bulunabilir. Dolayısıyla dergimiz beş ayrı disiplin üzerinden yazılarını alıyor: Felsefe, müzik, sinema, edebiyat ve sosyoloji." değerlendirmesinde bulundu.
Dergi editörü Mahmut Selman Özkul ise İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nde hukuk eğitimine hazırlandığını aktararak, "Yaşım için genç bir saha olabilir fakat insan ekibiyle, çalışma arkadaşlarıyla bir yük alınca yükünü boşaltmış oluyor. Dergimizdeki yazılar, içeriğin boyutu yaptığımız işi de kolaylaştırıyor." dedi.
Genel olarak felsefe, sosyoloji, sinema, müzik gibi alanlarda çalıştıklarını dile getiren Özkul, "Bu alanlarda çalıştığımızda da gelen yazılar, bizim neden güçlü bir okur kitlesine hitap ettiğimizi gösteriyor." diye konuştu.
- "Metinleri çevirmeyi değil, dönüştürmeyi amaçlıyoruz"
Derginin yayın kurulunda görev yapan Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Ömer Faruk Şahbaz da genellikle çeviri yazılarla katkıda bulunduğunu belirterek, "Dergi vesilesiyle ilk defa metin çevirdim. Çeviri yaparken nasıl bir yordam izleyeceğime dair kafamda net bir şey yoktu. Daha sonra Heidegger'in 'çeviri dönüştürmektir' sözü aklıma geldi. Burada dönüştürmekten kasıt, kendi dilinde düşünmektir. Çeviri, başka bir dille kendi dilimiz arasında kurduğumuz münasebettir." ifadelerine yer verdi.
Türkiye'de yapılan birçok çeviride, kelimelerin sözlük anlamıyla çevrildiğini belirten Şahbaz, "Burada yapılanın bizi bir tanımlamadan uzaklaştıracak ve anlam kümesi oluşturmamıza set çekecek şeyler olduğunu düşünüyorum. O yüzden bu dergide yaptığımız şey metinleri çevirmek değil, dönüştürmektir." ifadelerini paylaştı.
Şahbaz, metin çevirisinde, "çevirene güven olmaz" düşüncesiyle hareket ettiklerinin altını çizerek, yayımladıkları çevirilerin yanında orijinal metni mutlaka bulundurduklarının altını çizdi.
- "Dergimizde zengin içerikli yazılara yer veriyoruz"
Derginin yazı işleri müdürü, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Muhammet Alperen Yatmaz ise mümkün mertebe zengin içerikli yazılara yer verdiklerini, Türkçenin dil bilgisi kurallarına uygun kapsamlı tüm yazıları değerlendirdiklerini söyledi.
Yatmaz, dergiye şiir ve çizimleriyle katkı sağladığını da kaydederek, okurlara yazıların yanı sıra bu tarz içerikleri de dergiye sunma çağrısı yaptı.
"Sarsıcı mesajlar, sarsılmaz sütunların eseridir." söylemiyle yola çıkan derginin yayın kurulunda Mahmut Selman Öztürk, Muhammet Alperen Yatmaz, Ömer Faruk Şahbaz, Seyfullah Bozkurt ve Yasin Şahin yer alırken, derginin grafik tasarımı ise Mücahit Açıkgöz'e ait.
- İkinci sayıda neler var?
Kasım Karakaş'ın sorularını cevaplayan Hüsrev Hatemi, "Avrupa memleketleri, kendi kültürlerinin önem verilecek yerlerini daima koruyor. Ayrıca Enternasyonal Avrupa kültürüne de önem veriyorlar ama kendi kültürlerini küçümsemiyorlar. Bizim halk şiiri ve halk edebiyatına merakımızdan önce Almanlar kendi halk masallarını topluyor. Bizde bu tip gayretler daha çok 18. yüzyıl sonlarında başlayıp Almanlardan sonra gelişiyor. Yani Dede Efendi ile ilgilenmeyip Mozart'la ilgilenmek, bizim Anadolu Türklerinin veya genel olarak bütün Türk gruplarının tarihi ve şimdi de devam eden hatalı yönü" değerlendirmesini yapıyor.
Asrın Fahrettin Tok'un "Merkezi Eğitim Travması" başlıklı yazısıyla yer aldığı dergide, Emre Taşdemir, Feridüddin Attar'dan "Onu Bekle" şiirinin yanı sıra Molla Sadra'dan İşrak felsefesine dair bir metnin çevirisini de okurla buluşturuyor.
Batı'nın Doğu tanımlarını ele alan ve 'öteki' kavramını irdeleyen Yasin Şahin, oryantalizmin tarihsel sürecine de yazısında yer veriyor.
Fransız yeni dalga sinemasının öncü yönetmeni Jean Luc Godard’ın kurguya dair 1957'de yazdığı “Montage, Mon Beau Souci/Montaj, Benim Güzel Endişem” adlı makalesi ve Arthur Rimbaud’un ise “Bal Des Pendus/Asılmışların Balosu” adlı şiiri, dergide Ömer Faruk Şahbaz çevirisiyle sunuluyor.
Masa projesi ile Ömer Türker, Tahsin Görgün ve İbrahim Halil Üçer'i buluşturan dergide modern bilim tartışmalarından hilafet kavramına pek çok konu irdeleniyor.
Tahsin Görgün, "İslam, her şeyden önce insanların bu dünyayı imar etmesinin, insanın varlık gayelerinden biri olduğunu bütün insanlığa hatırlatarak ruhbanlık ile dindarlık arasındaki bir özdeşlik olduğu inancının yanlış olduğunu göstermiştir." ifadeleriyle İslam'ın, dünyaya dair insanlara yüklediği sorumluluğa dikkat çekerken, Ömer Türker, "Bütün büyük düzenler kendi karşıtlarını içinde barındırır. Yani kapitalizm kendi içinden vegan üretebilir, kapitalizmi eleştirenler üretebilir. Bunlar kapitalizmin bir parçası olarak, onun içerisinde var olabilirler." ifadeleriyle kapitalizm eleştirileri üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
İbrahim Halil Üçer ise, "Michalengelo ve Da Vinci’nin suyun yapısı ve akışını tasavvur ettiği sanatsal çalışmalarda, fiziksel gerçekliğe içkin ideal anlamı keşfetme çabasındaki Rönesans Yeni-Platonculuğunun izlerini görmüyor muyuz?" ifadeleriyle sanat tarihine ilişkin tespitlerini paylaşıyor.
Düşünsel metinlerin öne çıktığı dergide ayrıca, şiir, hikaye, deneme ve çizime de yer veriliyor.
Kaynak:
Bu haber toplam 89 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.