KİT Komisyonu raporları TBMM Genel Kurulunda
CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya: - "Üçüncü havaalanında 330 uçaklık filosu olan THY'ye, uçaklarının teknik bakımlarını yapabileceği bir hangar yapılmamıştır. Bu durum terminal binası ile uçaklar arasında yük ve yolcu taşıma mesafesini ve süresini artı
TBMM (AA) - CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, İstanbul Havalimanı'nda 330 uçaklık filosu olan Türk Hava Yolları'na (THY), uçaklarının teknik bakımlarını yapabileceği bir hangar yapılmadığını belirterek, "Bu durum terminal binası ile uçaklar arasında yük ve yolcu taşıma mesafesini ve süresini artırmış, THY'nin işletme maliyetlerini yükseltmiştir." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, KİT Komisyonunun, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016 yılları denetimine ilişkin raporlarındaki DHMİ'nin 2011-2016, ÇAYKUR'un 2011-2016, AOÇ'nin 2011-2016, TRT'nin 2015-2016, TOKİ'nin 2011-2016 ve TCDD'nin 2011-2016 yıllarına ait bölümleri ile bu bölümlere ilişkin itirazların görüşmeleri devam ediyor.
CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, İstanbul Havalimanı inşaatında olduğu gibi kamu bankalarından talimatla kredi sağlanmasının, yüklenicilerin hiçbir risk almaması anlamını taşıdığını ileri sürdü.
Devletin, yap-işlet-devret projeleri nedeniyle bilançolarında görülmeyen büyük borçlarla karşı karşıya olduğunu savunan Kaya, Kütahya Zafer Havalimanı'nda verilen yolcu garantisinin yüzde 5'ine ulaşılamadığını, İstanbul Havalimanı'nda ise verilen garantiye 2050 yılında dahi ulaşılamayacağını iddia etti.
İstanbul Havalimanı'nın inşaatı aşamasında, ihale şartlarının değiştirildiğini söyleyen Kaya, Sayıştay raporlarında yer alan tespitlere yönelik gereken işlemlerin yapılmadığını savundu.
Kaya, "Üçüncü havaalanında 330 uçaklık filosu olan THY'ye uçaklarının teknik bakımlarını yapabileceği bir hangar yapılmamıştır. Bu durum terminal binası ile uçaklar arasında yük ve yolcu taşıma mesafesini ve süresini artırmış, THY'nin işletme maliyetlerini yükseltmiştir." diye konuştu.
- "ÇAYKUR tek başına yapamaz"
CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, ÇAYKUR'un 210 bin ailenin uğraştığı çay tarımına yönelik faaliyetler yürüttüğünü anımsattı.
Çay bahçelerinin yaşlandığını ve ekonomik ömrünü tamamladığını ifade eden Sümer, Türkiye'deki çay bahçelerinin ömrünü 20 yıl sonra tamamlamasının öngörüldüğüne işaret etti.
ÇAYKUR'un, çay üreticilerine çay bahçelerinin yenilenmesinde yeterli desteği vermediğini ileri süren Sümer, "Aslında burada ÇAYKUR yönetiminin merkezi idareye, Tarım ve Orman Bakanlığına bir sitemi var. Elbette bu kadar büyük bir organizasyonu ÇAYKUR tek başına yapamaz. Merkezi yönetim de anladığımız kadarıyla bu soruna karşı kör, sağır ve dilsiz. Neden bu sorun sürekli ötelenir? O zaman bu kurumun iyi yönetildiğini kim iddia edebilir? Neden Meclisimiz üretimi destekleyen, üreticinin yüzünü güldürecek düzenlemeler yapmıyor?" ifadesini kullandı.
ÇAYKUR'un zarar etme sürecinin devam ettiğini söyleyen Sümer, "ÇAYKUR kasıtlı olarak zarar ettirilip özelleştirilmek mi isteniyor?" sorusunu yöneltti.
ÇAYKUR'un, kötü yönetimin faturasını işçilerine kestiği dönemde yüksek faiz ödemeleri yaptığını iddia eden Sümer, kamu bankalarının ÇAYKUR'un finans sorunlarına çözüm üretmesi gerektiğini dile getirdi.
Sümer, çayda taban fiyat uygulamasına gidilmesini ve çay kanununun çıkarılmasını da önerdi.
- "AOÇ'nin arazi varlığı yağmalanmış durumda"
CHP Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü, partisinin KİT Komisyonu raporlarına yönelik itirazlarının başında AOÇ'nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetine uygun faaliyetler yürütemediğinin geldiğini söyledi.
AOÇ'nin bir bütün olarak korunmasının Türk milletinin arzusu olduğunu belirten Ünlü, "AOÇ'nin arazi varlığı yağmalanmış durumdadır. Bu yağmaya ilişkin Sayıştay tespitinin de yerine getirilmesi gerekmektedir." diye konuştu.
Ünlü, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın talimatıyla ihalesi alınan AOÇ arazisinin yapılaşmaya açılmasının önünün kesildiğini ve tohum yetiştirilmeye başlandığını ifade etti.
Ünlü, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek döneminden kalan AOÇ arazilerine ilişkin borcun ve faizinin şu anki belediye yönetimine yüklendiğini öne sürdü.
- "Verdiğim vergiler haram olsun"
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, TRT'nin elektrik paylarından elde ettiği geliri har vurup harman savurduğunu iddia etti.
Tarafsız yayıncılığı sürdürmesi gereken TRT'nin, yandaş yayın yaptığını ileri süren Sertel, kurumun seçimler öncesinde partilere adaletli yayın süresi ayırmadığını söyledi.
Sertel'in, TRT'nin yerel seçimler öncesinde İYİ Parti'ye çok kısa yayın süresi ayırdığını belirtmesi üzerine İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, yerinden "Haram ediyorum, verdiğim vergiler haram olsun." dedi.
TRT'nin yayınına çıkmak için dilekçe verdiğini ancak talebinin kabul edilmediğini belirten Sertel, "Yazıklar olsun, vicdansız, hukuksuz, yandaş TRT." ifadesini kullandı.
TRT'nin kandillerde yaptığı yayınlar için yüksek tutarlar ödediğini savunan Sertel, İzmir'de herhangi bir camiden, din adamlarının katılımıyla böyle bir yayını hiçbir ücret almadan TRT için gerçekleştirebileceklerini de söyledi.
- "Şirket 50 günde 85 milyon lira zarara uğratıldı"
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, TOKİ'nin AK Parti iktidarları döneminde rantın merkezi haline geldiğini öne sürdü.
TOKİ'nin AK Parti hükümetleri döneminde 70 milyar liranın üzerinde 5 binden fazla ihale gerçekleştirdiğini belirten Kılıç, bu dönemde müteahhit firmalara 50 milyar liranın üzerinde hak ediş ödemesi yapıldığını söyledi.
Kılıç, TOKİ’nin iştiraki Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ’nin gerçekleştirdiği birçok lüks konut projesinde, satılan bağımsız bölümlere ilişkin tapu harçlarının satış bedeli üzerinden değil, arsa payı üzerinden ödendiği ve kamunun bu yolla büyük miktarda gelir kaybına uğradığını iddia etti.
Emlak Konut AŞ'nin yüzde 25,66 oranındaki hissesinin 1,3 milyar lira bedelle yatırımcılara satıldığını belirten Kılıç, şöyle devam etti:
"18 Kasım 2013 tarihinde 138 milyon liraya satılan bu hisse 50 gün sonra 223 milyon liraya geri alınmıştır. Dolayısıyla 50 günde şirket tam tamına 85 milyon lira zarara uğratılmıştır. İşte hesap ortada, elinizi vicdanınıza koyun. Rant burada da bitmemiştir. TOKİ, denetimden çıktıktan sonra bu şirkete çok değerli arsaları doğrudan satmıştır. Şirket de kamu malı olan bu arsaları TOKİ’den devraldığı bedellerin çok üstünde fiyatlarla çeşitli firmalara arsa karşılığı peşkeş çekmiştir. Sonuçta TOKİ çok değerli arsaları düşük bedellerle Emlak Konut AŞ'ye devretmiş, şirket de bu arsaları düşük paylar karşılığında çeşitli firmalara vermiş, vermekle de kalmamış daha inşaatına başlanmamış bazı bağımsız bölümlerini peşin para ile satın alıp bu firmaların inşaat yatırımlarını da finanse etmiştir. Yoksullara konut yapması gereken TOKİ, zenginlere ev yapıp, fakirlerin evlerini başlarına yıkıp yandaş şirketleri zenginleştirmiştir."
TOKİ'nin 2002-2018 yılları arasında aleyhine açılan 46 bin davadan 26 binini kaybettiğini, bunun sonucunda 165 milyon lira tazminat ödediğini kaydeden Kılıç, "Bu ülkede dar gelirliler bırakın ev sahibi olmayı yiyecek ekmek bulamazken, millet elektrik, su, doğal gaz faturasını bile ödeyemiyorken, vatandaş yoksulluktan kıvranırken yandaş firmalara kamunun parasını, hepimizin vergilerini TOKİ aracılığıyla peşkeş çekiyorsunuz." dedi.
- "Çorlu tren katliamı"
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştay raporlarında KİT'lere bağlı şirket genel müdürlerinin maaşlarının çok yüksek olduğuna yönelik tespitlerin bulunduğunu söyledi.
Çorlu tren kazasının bir katliam olduğunu savunan Yavuzyılmaz, elindeki fotoğrafı göstererek, "Bu çocuğun adı Oğuz Arda Sel. Çorlu tren katliamında hayatını kaybetti. Bu sinyalizasyonları yapmadan bu sistemleri çalıştırmak katliamdır." sözlerini sarf etti.
Kaynak:
Bu haber toplam 143 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.