TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yanık'tan "kadına şiddetle mücadelede" vurgusu:
"Kadına yönelik şiddetin mağduru sadece kadınlar değil, aslında bütün insanlıktır. Çünkü kadına yönelik şiddet insanlık suçudur"- "Bu alandaki yasal düzenlemeler noktasında Türk Ceza Kanunu ile başlayan çok esaslı bir zihniyet dönüşümü var"
GAZİ NOGAY - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, "Kadına yönelik şiddetin mağduru sadece kadınlar değil, aslında bütün insanlıktır. Çünkü kadına yönelik şiddet insanlık suçudur." dedi.
Yanık, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Anadolu Ajansına değerlendirmede bulundu.
Şiddetin her türlüsüne karşı gerekli tedbirlerin alındığını, yasal düzenlemeler ve idari tedbirlerin hayata geçirildiğini ancak kadına yönelik şiddetin dinamiklerinin daha farklı olduğunu ifade eden Yanık, bu tür meselelerin çözümü için önce sorunların sebeplerinin doğru tespit edilmesi gerektiğini söyledi.
AK Parti'nin iktidara geldiği dönemi kapsayan 2002-2003 yıllarında, ülke gündemini meşgul eden sokakta çalıştırılan çocuklar meselesinin, sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve sorumlu bakanlıkların çalışması sonucu sadece o sorun için bulunan özel çözümler sayesinde çözüme kavuşturulduğunun altını çizen Yanık, kadına yönelik şiddetin de genel şiddetten ayrı ele alınarak çalışma yürütülmesi gerektiğini belirtti.
"Kadına yönelik şiddetle mücadele meselesinde 'Her şeyi yaptık, artık bu iş çözüldü' diyemiyoruz." ifadesinin kullanan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsan ilişkilerinin değişen boyutları var, ihtiyaçlar da zaman içerisinde değişiyor. Ama AK Parti iktidarları boyunca 22 yıldır aralıksız devam eden kadına yönelik şiddette sıfır tolerans mottomuz var. Tek bir şiddet mağduru kadın kalmayıncaya kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Bundan hiç vazgeçmedik, hiç fedakarlık etmedik, bu alandaki çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. AK Parti iktidarları boyunca kadına yönelik şiddet meselesini tanımlayan, ortaya koyan ve meseleye bakış açısını değiştiren iktidar bizim iktidarlarımız. Bu hakkı teslim etmemiz lazım. Ama tabii ki yetmez, aralıksız devam etmesi gereken bir mücadeleden bahsediyoruz."
Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda bugüne kadar yapılan çalışmaları aktaran Yanık, töre cinayetinin ceza davalarında hafifletici sebep olarak görülmesinin önüne geçmek için 2005 yılında Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) değişiklik yapılmasıyla töre cinayetinin ağırlaştırıcı sebebe dönüştüğünü, yardım ve yataklık edenler ile azmettirenlerin de ağır ceza almasıyla bu meselenin ülke gündeminden çıktığını dile getirdi.
Derya Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadına yönelik şiddetle mücadeledeki çabalarımızı bir tasnife tabi tutacak olursak, toplumsal farkındalık bu işin en başlangıcı. Çünkü toplumsal farkındalık olduğunda diğer çalışmaları anlamlı hale getirebilirsiniz. Bu anlamda toplumun kadına yönelik şiddete 'hayır' demesi bizim için önemli. Toplumsal farkındalık çalışmalarımız, ilgili bütün birimlerimizle en yüksek düzeyde ortaya konuldu ve hala devam ediyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yapılması gereken yasal düzenlemeler de yapıldı. İktidara geldikten bir süre sonra, 2004'te Anayasa'ya kadın ve erkek eşitliği maddesini ekledik. Kadının ve erkeğin anayasal bir eşitliğe sahip olması önemli bir adımdı. 2022 yılında TCK'de yapılan son düzenlemeyle boşanmış eşe karşı işlenen öldürme fiilleri de ağırlaştırıcı sebebe dönüştü. Yasal düzenlemeler noktasında TCK ile başlayan çok esaslı bir zihniyet dönüşümü var."
- "Çocuklar da en az kadınlar kadar şiddetin birinci derecede mağduru"
Kadına yönelik şiddete karşı koruyucu ve önleyici tedbirlerin 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile düzenlendiğini anlatan Yanık, ayrıca KADES uygulaması, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri, şiddet mağdurlarına yönelik rehabilitasyon desteği ve kurumlar arasında veri paylaşımı gibi çok sayıda hizmetin de bakanlıklar tarafından hayata geçirildiğini aktardı.
"Kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında yapılan hiçbir çalışma tek başına yeterli değildir, toplumsal farkındalığı muhakkak olması gerekir." diyen Yanık, şunları kaydetti:
"Eğer sağlıklı, mutlu, geleceğe güvenle bakan bir aile bırakmak istiyorsak, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi muhakkak başarmak zorundayız. Çocuklar da en az kadınlar kadar, kadına yönelik şiddetin birinci derecede mağdurlarındandır. Çünkü etrafında şiddet hikayesiyle büyüyen bir çocuğun mutlu ve huzurlu olması, yeteneklerini ortaya çıkartması mümkün değil. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin mağduru sadece kadınlar değil, aslında bütün insanlıktır. Çünkü kadına yönelik şiddet insanlık suçudur."
Kaynak:
Bu haber toplam 46 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.