Uzmanlara göre İsrail'deki "sömürge rejiminin çökmesi için ortak siyasi irade şart"
Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Prof. Dr. Syed Farid Alatas:- "Batı'daki halk Filistin üzerindeki sömürgeci İsrail iktidarıyla ilgili problemleri görmeye başlıyor. Bu halklar aynı zamanda Batılı hükümetlerin iki yüzlülüğünü de görüyor"- İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden Prof. Dr. Berdal Aral:- "Gazze'deki abluka ve askeri kuşatma sonrası İsrail'in son saldırılarıyla bu topraklarda tüm savaş suçları işlenmiş durumda"
TUFAN AKTAŞ/GÖKHAN KAVAK - Uzmanlar, İsrail'in yerleşim ve savaş yoluyla işgal ettiği Filistin topraklarında kurduğu rejimin çökmesi için Müslüman devletlerin İsrail'i izole edecek siyasi iradeyi göstermesinin şart olduğunu savundu.
Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Prof. Dr. Syed Farid Alatas ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden Prof. Dr. Berdal Aral, İstanbul'da dün başlayan ve bugün de sürecek olan Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı sırasında Filistin'de yaşananlara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Uzmanlar, İsrail'in Gazze'de uluslararası hukukun bütün temel konularını ihlal ettiğine dikkati çekerek, suçluların yargılanacağı bir mahkemenin tüm yollar denenerek kurulması gerektiğini vurguladı.
- Güney Afrika örneği tekrarlanabilir
"Dünya bu katliama karşı sessiz değil ama hükümetler sessiz." diyen Alatas, Filistin için Avrupa halkları ve Amerika halkının muazzam seviyede bir destek sağladığını söyledi.
Alatas, "Avrupa'daki birçok ülkede ve ABD'de bir tür siyasi bilinç oluşmuş durumda. Geçmişte olanlara kıyasla bu bilinç şu an daha büyük. Batı'daki halk Filistin üzerindeki sömürgeci İsrail iktidarıyla ilgili problemleri görmeye başlıyor. Bu halklar aynı zamanda Batılı hükümetlerin iki yüzlülüğünü de görüyor." dedi.
Ukrayna'da olup bitenlere farklı tepkiler veren Batı hükümetlerinin Filistin konusundaki iki yüzlü tutumunun rahatlıkla karşılaştırılabildiğini dile getiren Alatas, apartheid, ırkçılık ve işgale dair tüm illetlerin artık bir bilinç inşasına yol açtığını ifade etti.
Alatas, "Filistin'in kurtuluşu bir anda olmayacaktır. Tarihteki birçok kurtuluş hareketine, özgürleşme hareketine baktığımızda bunun yıllarca sürdüğünü görebiliyoruz. Filistin'in özgürleşmesi de yıllar alacaktır." diye konuştu.
Gazze'deki savaşın nereye gideceğinin kestirilemeyeceğini kaydeden Alatas, "Halklar boykota verdikleri destekle ve hükümetlere İsrail'i izole etmeleri için baskı yaparak Güney Afrika'daki apartheid rejiminin çökmesinde oynadığı rolü tekrar üstlenebilir." şeklinde konuştu.
Alatas, sömürgeci bir yönetimde şiddet ve savaşın kaçınılmaz olduğuna vurgu yaparak, Cezayir'de, Hindistan'da, Endonezya'da ve birçok ülkede sömürülenlerin hep insan dışılaştırıldığını hatırlattı. Alatas, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müslüman dünyanın Filistin'e verdiği destek Batı'nın İsrail'e verdiği desteğin yakınından bile geçemez. Müslüman dünyanın sorunu direnişe destek olma durumu değil sadece siyasi irade eksikliği sorunu. Müslüman dünyası İsrail'in izole edilmesini sağlamalı. Batı'yı kendisi ile İsrail arasında bir tercihte bulunmaya zorlamalı. Güney Afrika'da benzer bir politika işe yaradı ve apartheid rejimi artık ayakta kalamayacağını anladı. Eğer Batı Müslüman dünyadan böyle bir baskı görürse ve bunun jeopolitik çıkarlarına uygun olmadığını düşünürse İsrail'e desteği de değişir."
- İsrail, Gazze'de uluslararası hukukun bütün temel konularını ihlal etti
Prof. Dr. Berdal Aral da İsrail'in Gazze'de uluslararası hukukun bütün temel konularını ihlal ettiğine dikkati çekti.
Aral, "İşgal altında topraklardan bahsediyoruz. Giriş ve çıkışlar İsrail tarafından kontrol ediliyor. Gazze'deki abluka ve askeri kuşatma sonrası İsrail'in son saldırılarıyla bu topraklarda tüm savaş suçları işlenmiş durumda." ifadelerini kullandı.
Cenevre Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası hukuk metinlerine göre savaşan tarafların sivil-asker ayrımı yapması gerektiğine dikkati çeken Aral, hastane, okul ve sivil yerlerin hedef alınarak sivil ayrım yapılmadığına dikkati çekti.
Aral, "İnsanların zorla kuzeyden güneye göç ettirilmesi de savaş suçudur. Ama bunların üstünde söylenmesi gereken şey Gazze'de soykırım işlenmiş durumda. Soykırıma neden olan fiillerden etnik ya da dini kimliklerinden dolayı sivillerin öldürülmesi, kısmen ve tamamen yok edilmeye çalışılması savaş suçudur. İnsanların en temel ihtiyaçları olan su, gıda ve ilaç gibi ihtiyaçların da engellenmesi savaş suçudur." dedi.
- İsrail soykırım suçuyla yargılanabilir
İsrail'in Gazze'de işlediği insan hakkı ihlalleri nedeniyle farklı yerlerde yargılanabileceğine işaret eden Aral, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) devreye girdiğini ve soruşturma başlattığını hatırlattı.
Aral, "Filistin UCM'ye taraf olduğu için İsrail ile ilgili soruşturma başlatıldı. Bu mahkeme tüm İsrailli yetkilileri yargılayabilir. Ayrıca bazı ülkeler kendi ceza kanunlarında soykırım ya da insanlığa karşı suç gibi kategoriler varsa bunları yargılayabilir." diye konuştu.
İsrail'in yargılanmasında diğer bir yolun Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu üzerinden olabileceğini kaydeden Aral, şöyle devam etti:
"Benim önerim şu ki BM Güvenlik Konseyi hem Ruanda'da hem de Yugoslavya'da yaşananlar için bir mahkeme oluşturdu. Ancak Filistin bağlamında güvenlik konseyinin bunu oluşturması mümkün değil çünkü Filistin bağlamında ABD bunu veto eder. O zaman BM Genel Kurulu var ve burada veto mekanizması yok. Kararları bağlayıcı olmasa bile devletlerin uydukları bazı kararlar var. Dolayısıyla İslam dünyası bu konuda yeterince çaba gösterirse ve Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerinin desteğiyle bir mahkeme desteklenebilir ve kurulabilir. Yani Filistin topraklarında İsrail'in suçlarını yargılayan bir mahkeme oluşturulabilir ve yetkilileri yargılayabilir."
Aral, İsrail ile ilgili yargılama sürecinde sadece Netanyahu'nun değil, aynı zamanda savaş suçu işleyen hükümet üyeleri ve komutanlar da dahil kim savaş ya da soykırım suçu işlediyse sorumlu tutulacağının altını çizdi.
Kaynak:
Bu haber toplam 80 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.