Sudanlı uzmanlar 4. ayındaki iç savaşı yorumladı

Sudanlı uzmanlar 4. ayındaki iç savaşı yorumladı

Hartum Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Muhammed Nur:- "Bıraktığı enkaz ve yıkıcı etkileri yıllarca sürecektir ancak Sudan halkı bu savaştan daha güçlü ve daha fazla birlik içerisinde çıkacaktır. Çözüm için nefret söyleminin, ırkçılığın ve bölgeciliğin durdurulması gerekiyor"

ÖMER ERDEM - Sudanlı tarihçi, ekonomist ve gazeteciler, ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında tüm şiddetiyle 100 günü aşkın süredir devam eden ve 4 milyondan fazla insanı evsiz bırakan çatışmaların geleceğine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Hartum Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Muhammed Nur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Hızlı Destek Kuvvetleri’nin isyanı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Birleşmiş Milletler Sudan Temsilcisi Volker Perthes’in mücbir sebeplerle 'çerçeve anlaşmayı' dayatmak için müdahalesi, Hartum'da ve bazı eyaletlerde bu yıkıcı savaşa yol açtı.” dedi.

Bazı kesimlerin ülkede yaşananları iktidara karşı bir savaş ya da bir iç çatışma olarak göstermeye çalıştığını belirten Nur, “Ancak yaşananlar temelde, Sudan’da Nil topraklarının sakinlerini çıkardıktan sonra yerlerine Nijer, Çad ve Orta Afrika'daki Arap kabilelerini yerleştirerek Sudan’ın demografisini değiştirmeyi amaçlayan bir savaştır. Aynı şekilde Sudan’daki İsrail iradesi, BAE eliyle isyancı Cancavit milislerine destek olarak vücut buluyor.” diye konuştu.

-"Uzun ve yıkıcı bir savaş olacak"

Nur, HDK’nin savaş planı başarısız olup iktidarı da ele geçiremeyince başkent Hartum ve batıda Çad sınırındaki Cuneyne kentinde silahsız vatandaşlara karşı katliamlar yapan ve mallarını gasbeden Sudan dışından getirdiği kadrolar hariç Rizeygat, Mesiriyye ve Havazma gibi kabileler yoluyla savaşın kapsamını başta Kuzey Kurdufan ve Darfur olmak üzere Hartum dışında genişlettiğini iddia etti.

Doç. Dr. Nur, şöyle devam etti:

“Burada Çad sınırında Batı Darfur'daki Masalit kabilesine yönelik soykırımı da zikretmeden geçemeyeceğim. HDK, ayrıca Hartum’daki çatışmalarda kendisine destek olması için doğudaki Raşayide kabilesi gibi bazı aşiretleri parayla kendi tarafına çekmeye çalıştı. Halkın, ordunun yanında yer almasıyla HDK, çatışmaları iç savaşa çevirmeyi başaramadı. Bu savaşın, halkın gönüllü olarak ordu saflarına katılımının arttığı göz önüne alındığında Sudan ordusunun, emareleri ortaya çıkmaya başlayan zaferiyle sonlanacağını düşünüyorum."

Savaşın bu yıl sonundan önce hızlı bir şekilde sona ermesini beklemediğini dile getiren Nur, “Bıraktığı enkaz ve yıkıcı etkileri yıllarca sürecektir ancak Sudan halkı bu savaştan daha güçlü ve daha fazla birlik içerisinde çıkacaktır.” dedi.

- "HDK, askeri ve siyasi sahneden çekilmeli"

Sudan halkının beklentileriyle ilgili Nur, “Sudan halkı, güvenlik, barış ve istikrar istiyor. Halk, başta isyancı (HDK Komutanı Muhammed Hamdan) Dagalu ailesi olmak üzere gözleri önünde mallarını talan eden, sevdiklerini katleden, kendilerini evsiz, işsiz bırakan bu asi milislerin Sudan ordusundan ve siyaset sahnesinden tamamen silinmesini ve topraklarını koruyacak güçlü ve tek bir ordu arzuluyor. Bunlar sağlandığında gelen barış ve siyasi istikrar, özgür ve adil seçimlerin ardından seçilmiş bir hükümetin kurulmasına zemin hazırlar.” ifadelerini kullandı.

- "Bariz bir dış müdahale var"

Sudan’a bir dış müdahale ve uluslararası dayatma olduğunu ve yabancı güçlerin ülkesiyle ilgili farklı menfaat hesapları güttüğünü ileri süren Nur, şöyle devam etti:

“Dış müdahale savaştan önce de barizdi. BAE’nin Hartum’daki Büyükelçiliği ve BM Sudan Temsilcisi Volker Perthes, Sudan ordusunun ısrarla reddettiği Çerçeve Anlaşma’nın HDK’nin orduya 10 yıl içerisinde entegrasyonuyla ilgili maddesini orduya dayatmaya çalışıyorlardı. BAE Büyükelçiliği, daha savaşın ilk gününden itibaren HDK’ye destek vermekten çekinmedi. Ordunun HDK’den ele geçirdiği BAE’den gelen teçhizat da bu desteği doğruluyor. BAE, HDK’ye televizyon kanalları aracılığıyla medya desteği verdi. Çad ve Etiyopya üzerinden istihbarat servisleri aracılığıyla HDK milislerine yapılan tedarikten bahsetmiyorum bile. Orta Afrika, Etiyopya ve Kenya’nın IGAD üzerinden müdahale girişimlerini de unutmayalım. Rus güvenlik şirketi Wagner güçlerinin milislerle bağlantısı ve yan yana savaştıkları da sır değil. BAE’nin Sudan’da ekonomik ve siyasi hedefleri var. BAE, Sudan’ın kaynaklarını özellikle altınlarını sömürmek ve İsrail’in bölgedeki emelleri çerçevesinde ılımlı İslamı benimseyen ülkelere karşı siyasi düşmanlığı sürdürmek istiyor. Wagner’in de Sudan’ın altınlarında gözü olduğunu belirtelim.”

- Savaşın geleceğine dair muhtemel senaryolar

Evlerinden edilenlerin büyük bir kesiminin tarım ve zanaatla meşgul olmadığından gittiği yerlerdeki insanlara zamanla yük olmaya başlayacaklarını söyleyen Nur, “Savaş daha da uzarsa bir kıtlık yaşanmasından endişe ediyorum. Üretimin durması, işsizlik ve bir süre sonra insanların ellerindeki avuçlarındakilerin tükenmesi daha tatsız sonuçlara yol açabilir.” diye konuştu.

Sudanlı tarihçi Nur, savaşın geleceğiyle ilgili ise şu tahminlerde bulundu:

“Üç olası senaryo var, bunlardan ilki ordunun zafer kazanması, ardından Sudan'ın yeniden inşası ve savaşta kaybedilenlerin geri kazanılması ki bu onlarca yıl alabilir. Hızlı Destek Kuvvetlerinin galip geldiği ve iktidarı devraldığını varsaydığımız ikinci senaryoda ise HDK ve ÖDBG ve diğer siyasi uzantıları, laik bir devlet kurmak için çalışacaklar. Ancak bunun içinde ordu ve onu destekleyen ve her geçen gün sayıları artan milyonları ortadan kaldırmaları gerekiyor ki bunun için de çok uzun bir zamana ihtiyaç duyacaklardır. Rus şirketi Wagner'in ve BAE'nin desteği ile Nijer, Mali, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki Arap kökenlilerden oluşan başka bir Sudan inşa edilecek.

Birleşmiş Milletler'in desteklediği ve 7. maddenin işletildiği uluslararası bir müdahaleye kapı açan 3. senaryoda ise Irak ve Suriye’de senaryonun bir benzeri Sudan’da tekerrür edebilir. Bu durumda ise Sudan’ın altın, petrol, uranyum gibi zengin kaynaklarının açgözlü uluslararası güçlerce yağmalanması için ülkenin bölünmesine yol açan bir iç savaş batağının içine saplanabiliriz."

Nur, "Kanaatimce krizin çözümü, müzakere masasına oturmak. Savaşı durduracak, Cancavit milislerinin ve diğer milislerin dağılmasını ve milli bir orduya entegresini ve ülkede barışı sağlayacak müzakereler olmalı. Nefret söyleminin, ırkçılığın ve bölgeciliğin durdurulması gerekiyor. Sürecin sonunda iç ve dış aktörlerin denetiminde bağımsız ve adil seçimlerin ardından sivil bir hükümetin kurulmasıyla ülkedeki krizi sona erdirmek mümkün olabilir.” diye konuştu.

- Memurlar 4 aydır maaş alamıyor

Ekonomi uzmanı ve gazeteci Nazik Fethurrahman ise savaşın, ulusal para biriminin değerindeki düşüş, düşük üretim oranları ve yüksek yaşam maliyeti de dahil olmak üzere birçok sorundan muzdarip Sudan ekonomisinin ilerlemesini engellediğini söyledi.

Bankacılık sisteminin büyük tahribat aldığını aktaran Fethurrahman, başkent Hartum'daki banka şubelerinin çoğunda gerçekleşen yağmalar ve vatandaşların bilgilerini içeren cihazların tahrip edilmesi sonrası savaşın, ekonomideki sorunları farklı boyutlara taşıdığını dile getirdi.

Fethurrahman, "Sudan Merkez Bankasına göre Hartum dışında farklı eyaletlerde 296 banka faaliyet göstermeye başladı. Ancak Merkez Bankasının bu ve diğer çabaları, savaştan sonra ekonomiyi büyük ölçüde etkileyecek etkileri hafifletecek. Maliye Bakanlığı, son dört aydır sayıları 800 bini aşan devlet memurlarının maaşlarını henüz ödeyemedi. Çatışmalar, Sudan’da milyarlarca dolarlık maddi kayıplara yol açtı.” değerlendirmesini yaptı.

- “Halk, dış işgale karşı ordusunun yanında”

Sudan Elektronik Basın Derneği Genel Sekreteri Ömer Muhammed Ali Süleyman da savaşın bitmek üzere olduğunu söyleyerek, Sudan halkının, "bir dış işgale karşı" milli ordusunun yanında durması gerektiğine inandığını aktardı.

HDK'nin Sudan halkının "bir numaralı düşmanı" olduğunu kaydeden Süleyman, "Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) açık ve net bir şekilde HDK'yi destekliyor. Bölgedeki bazı ülkeler de HDK'yi desteklemeye çalışmıştı ama bu ülkelerdeki ani değişiklikler desteklerini kesmeye zorladı." dedi.

Süleyman, Türkiye, Mısır ve Katar gibi bazı ülkelerin doğrudan veya dolaylı olarak Silahlı Kuvvetleri desteklediğini iddia etti.

Bu desteğin, Sudan'ın bu ülkelerle olan stratejik ilişkileri ışığında gerçekleştiğini ve anlık bir destek olmadığını ifade eden Süleyman, Türkiye’nin de aralarında olduğu ülkelerin orduya vereceği desteğin savaşı bitirecek önemli bir faktör olduğunu söyledi.

Türkiye, Mısır ve Katar’ın Sudan'la dostane ilişkileri olan büyük ülkeler olduğunu ifade eden Süleyman, “isyanı destekleyen” ülkelerin ise Sudan'ın HDK tarafından kaçırılan altınından istifa eden ülkeler olduğunu iddia etti.

- "Savaştan sonra yeni bir Sudan doğacak”

"İsyanı destekleyen ülkeler, altından elde edilen gayrimeşru kaynağın kesilmesini istemiyor.” diyen Süleyman, dost ve kardeş ülkelerin destek açıklamaları nedeniyle Sudan'a dış bir müdahale olacağını düşünmüyorum." dedi.

Krizinin çözümünün, Sudanlıların elinde olduğunu düşündüğünü dile getiren Süleyman, "Savaştan sonra Sudan'ı güvenli bir yere götürecek ulusal bir hükümetin kurulmasını sağlayacak yeni bir siyasi hareket başlayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Sudanlı araştırmacı Maha Bakhit Muhammed de ordunun savaşın ilk günlerine nazaran savunma pozisyonundan saldırı pozisyona geçtiğini ve sürecin ordunun zaferiyle sonuçlanmasını beklediğini belirterek, "Savaştan sonra dünya daha fazla birlik ve beraberliğin olduğu daha bilinçli yeni bir Sudan’ın ortaya çıkışına şahitlik edecek." dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

Bu haber toplam 47 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler