Şehit diplomat Mehmet Savaş Yergüz Cenevre'de anıldı
Türkiye'nin Bern Büyükelçisi Emine Ece Özbayoğlu Acarsoy:- "Ermeni iddialarını tarihi hakikat olarak kabul edip, aksi yöndeki görüşleri yasaklayan anlayışın ne demokrasilerde ne hukukta yeri olabilir"
İsviçre'nin Cenevre kentinde, ASALA terör örgütü tarafından 9 Haziran 1981'de şehit edilen Başkonsolosluk Sekreteri Mehmet Savaş Yergüz için anma töreni düzenlendi.
Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosu İpek Zeytinoğlu Özkan'ın ev sahipliğindeki törene, Türkiye'nin Bern Büyükelçisi Emine Ece Özbayoğlu Acarsoy, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Alpaslan Acarsoy, BM Cenevre Ofisi Medeniyetler İttifakı Özel Temsilcisi Büyükelçi Hakan Kıvanç, KKTC Cenevre Temsilcisi Kemal Köprülü, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Maslahatgüzarı Serdar Özkan, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 112. Uluslararası Çalışma Konferansı'na katılmak için Cenevre'de bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Oğuz Tuncay ile bakanlık heyeti, İsviçre'deki Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile diğer davetliler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan program, şehit Yergüz'ün biyografisinin okunmasıyla devam etti.
Büyükelçi Acarsoy, burada yaptığı konuşmada, katledilen şehit Yergüz'e Allah'tan rahmet, şehidin kederli ailesi ve tüm Dışişleri Bakanlığı camiasına bir kez daha başsağlığı dileklerini iletti.
Acarsoy, "Merhum Mehmet Savaş Yergüz, sadece Türk olması nedeniyle terör örgütü ASALA tarafından o gün, işten çıkıp evine dönerken, Mardiros Cankoçyan adlı ASALA teröristi tarafından sokak ortasında vurularak şehit edildi. 39 yaşında şehit edilen Yergüz, arkasında 7 ve 10 yaşlarındaki iki çocuğunu ve sevgili eşini bıraktı." dedi.
Dışişleri Bakanlığının, ASALA başta olmak üzere eli kanlı canilerin en fazla hedef aldığı kurumlar arasında olduğunu kaydeden Acarsoy, "Bu, bir dönem ASALA ve 17 Kasım terör örgütüydü, ardından bölücü terör örgütü PKK'yı başımıza musallat ettiler. Daha sonra marjinal sol örgütleri devreye aldılar, DEAŞ ve FETÖ ile tetikçilerine yenilerini eklediler." diye konuştu.
Yergüz’ün şehit edilmesi hadisesinin 1973 ile 1984 arasında barışın elçisi olan Türk diplomatlarına ve ailelerine, yalnızca milliyetleri nedeniyle gerçekleştirilen 90'dan fazla saldırıdan sadece biri olduğunu dile getiren Acarsoy, bu saldırılarda 31'i diplomat ve onların aile mensupları olmak üzere 58 Türk vatandaşının hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Acarsoy, 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılmasını ve siyasi çatışma konusu haline getirilmesini kabul edemeyeceklerinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Ermeni iddialarını tarihi hakikat olarak kabul edip, aksi yöndeki görüşleri yasaklayan anlayışın ne demokrasilerde ne hukukta yeri olabilir. Ülkemizi 'soykırımcı' olarak yaftalamaya çalışan adımlara, radikal söylemlere ve tamamen iç siyasi mülahazalarla yapılan açıklamalara karşı gerçeğe daha fazla sahip çıkmak zorundayız. Bu mücadelemizin hukuki, siyasi, tarihsel çok sayıda boyutu bulunduğunu hatırda tutmak gerekmektedir. Biz Türkiye olarak, propaganda ya da algı operasyonları peşinde değiliz. Her zaman açık yüreklilikle, aklın, vicdanın ve bilimin rehberliğinde 1915 olaylarının doğru şekilde araştırılmasının ve doğru şekilde anlatılmasının peşinde olduk. Bu anlayışla, 1915 olaylarına ilişkin, Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önerdik ve arşivlerimizi açtık."
Acarsoy, uluslararası toplumdan da konunun aynı şeffaflık ve tarafsızlıkla ele alınması beklediklerini, bilhassa yasama organları ve siyasilerce hukukun hilafında varılan "sözde hükümlerle" tarihin çarpıtılmasına müsaade edilmemesi gerektiğini vurguladı.
- "Gerçekleri savunmaya devam etmemiz önemlidir"
Başkonsolos Özkan ise şehit Yergüz'ün, Kasım 1978'den 1981'de şehit edilişine kadar Cenevre Başkonsolosluğu'nda sözleşmeli sekreter olarak çalıştığını ve çalışkan bir memur olarak öne çıktığını anımsattı.
Saldırının faili ve ASALA mensubu terörist Cankoçyan'ın halkın da yardımıyla aynı gün yakalandığını söyleyen Özkan, Cenevre suikastının, ASALA'nın Avrupa'da o tarihe kadar düzenlediği saldırılarda ilk defa failin yakalandığı terör eylemi olduğunun altını çizdi.
Özkan, "İsviçre adli makamları tarafından yürütülen yargılama sürecinin sonunda fail 15 yıl hapis cezası almış, 10 yıl sonra salıverilmiştir. 12 Haziran 1981 günü sorguya çekildiğinde cinayeti '1,5 milyon Ermeni’nin intikamını almak için işlediğini' söylemiştir. Halen hayatta olduğu bilinen katil, 2016'da bir İsviçreli gazetecinin kendisiyle Erivan'da yaptığı mülakatta, en ufak bir pişmanlık belirtmeden, 'yaptıklarından gurur duyduğunu' ifade edebilmiştir." diye konuştu.
Türk tarihini karalamaya yönelik bu girişimler karşısında en büyük güçlerinin gerçekleri bilmek ve onları savunmak olduğuna dikkati çeken Özkan, "Tek taraflı ve çarpık bir tarih anlatısından beslenen kin ve nefret söylemleriyle büyütülen nesiller karşısında, bizlerin gerçekleri savunmaya ve görüşlerimizi nefret söylemlerine başvurmaksızın dile getirmeye devam etmemiz önemlidir." ifadelerini kullandı.
Özkan, sehitlerin hatıralarını her daim yaşatmanın önemine vurgu yaparak, başta Yergüz olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde kaybedilen Dışişleri Bakanlığı mensuplarını saygıyla andı.
Konuşmaların ardından Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Analisti Hazel Çağan Elbir, "Ermeni Aşırı Milliyetçi Terörizmin Kökenleri ve Şehit Diplomatlarımız" başlıklı bir sunum yaptı.
Başkonsolosluktaki törenin ardından tüm katılımcılar Cenevre'de merhum Yergüz'ün şehit edildiği bölgeye geçti. Burada, Yergüz'ün anısına çelenk bırakıldı ve saygı duruşunun ardından katılımcılar tarafından çelengin yanına karanfiller konuldu.
Turquia 1912 Derneği üyesi Maria Karolina Rahmatulla, Yergüz'ün şehit edildiği yerde, şehidin anısına keman dinletisi icra etti.
Kaynak:
Bu haber toplam 85 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.