Sanatçı Gürdal, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'nde Türk dünyası çalgılarını imal ediyor
Öğretim Görevlisi İrfan Gürdal:- "Eski kaynaklarda ve Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde görülen bir çalgıyı, halk çalgıları orkestrasında kullanılmak üzere tasarlayarak imal ettim. Türkiye’de adı 'kopuz' veya 'şeşhane' diye geçiyor"
BİŞKEK (AA) - NAZİR ALİYEV - Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin (KTMÜ) davetlisi olarak Türkiye’den Kırgızistan’a gelen sanatçı İrfan Gürdal, öğretim görevlisi olarak çalıştığı üniversite bünyesinde kurduğu atölyede Türk dünyası çalgılarını imal ediyor.
Erzincan’da 1966 yılında doğan Gürdal, daha üniversite yıllarındayken müzik dünyasına Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Halk Müziği Korosu sınavını kazanarak girdi ve saz sanatçısı olarak 2000 yılına kadar görev aldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Dünyası Müzik ve Halk Dansları Topluluğu'nun 2000'de kurucu şefi olan Gürdal, 2022 yılına kadar bu toplulukta şef ve sanatçı olarak çalıştı.
Gürdal, 2022 yılından bu yana Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde mesleki uygulama dersine girerek öğrencilerine Türk dünyasının türkülerini icra etmeyi öğretiyor.
- Manas Üniversitesi’nde çalgı yapım atölyesi kurdu
Gürdal, AA muhabirine, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi yönetiminin desteğiyle Güzel Sanatlar Müzik Bölümü’nde çalgı yapım, bakım ve onarım atölyesinin kurulduğunu anlattı.
Üniversitede göreve başladığında atıl durumdaki enstrümanları gördüğünü belirten Gürdal, "Atölyede bu çalgıları tek tek tamir etmeye ve sıfırdan bazı imalatlar yapmaya başladım. Burada Altaylara ait çalgıyı ve Sibirya Türklerine ait şaman davulunu imal ettim." dedi.
Gürdal, onardığı ve imal ettiği Türk dünyasına ait vurmalı, telli, yaylı ve mızraplı çalgıları atölyenin duvarında sergilemeye başladığını söyledi.
- Eski Türk çalgısı "şeşhane"yi imal etti
Gürdal, 17. yüzyılda İstanbul’da, eski kaynaklarda ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi'nde geçen "şeşhane" adlı enstrümanı halk çalgıları orkestrasında kullanılmak üzere tasarlayarak imal ettiğini dile getirdi.
"Türkiye’de adı 'kopuz' veya 'şeşhane' diye geçiyor." ifadesini kullanan Gürdal, şunları kaydetti:
"Biz, burada yaptığımızın formunu biraz değiştirdiğimiz için adını 'çertmek' koyduk. Bu çalgıyı Kırgız geleneksel müzik çalgısı komuza benzettik. Komuzdan farklıdır. En önemli farkı çalgı kapağının bir kısmı deri, diğer kısmı ağaç. Komuz 3 kıllı. Bu, dört telli. Bu dört kıl biraz daha alt tonlar içindir. Tabii ki komuzun yerine koymuyoruz. Orkestrada sadece orta tonların çıkarılması için bir yardımcı çalgı olarak düşündük.”
Bu çalgının Kırgızistan’ın ünlü Kambarkan Etnografya Topluluğu tarafından beğenildiğini belirten Gürdal, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümü için Türk dünyasından 12 farklı bölgeye ait 12 şarkıyı seçip komuz, dombra, dutar, saz, ıklığ, kemança çalarak seslendirdiği ve adını “Ata Yurdun Yırları” verdiği albüm ve plak hazırladığını söyledi.
Gürdal, albümde 11 geleneksel müzik ve bir tanesini de kendisinin bestelediği “Türk Oğluyum” adı türküye yer verdiğini anlattı.
Kırgızistan’a zengin birikimle geldiğini dile getiren Gürdal, “Kırgızistan, benim için çok faydalı oldu. Bir sanatçı için sahneye çıkmak kadar güzel bir şey yok. Bunu burada doya doya yaşadığımı söyleyebilirim. Toplumu tanıdım. Hocalık tecrübesini edindim. Buradaki öğrenciler çok saygılı, bilime ve algıya açıklar.” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Bu haber toplam 108 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.