MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin il başkanları toplantısında konuştu: (2)
"Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum, Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır" - "TBMM'de Türkçe dışında konuşma yapmak, buna göz yummak Türkiye'ye ve bin yıllık kardeşliğimize yapılabilecek en büyük kötülüktür"- "2014 yılında Şeyh Said isminin Diyarbakır'da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır"- "Pençe-Kilit Harekat Bölgesi'nde Şeyh Said'in gayri meşru çocukları tarafından şehit
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum, Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır." dedi.
Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen İl Başkanları Toplantısı öncesinde bir konuşma yaptı.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin asrın en korkunç felaketlerinden birisi olarak milleti hüzne boğduğunu belirten Bahçeli, devlet-millet dayanışmasıyla depremin yaralarının sarıldığını, enkazın vahim izlerinin elbirliğiyle silindiğini aktardı.
Bahçeli, "Devlet bütün imkanlarını devreye alarak deprem bölgesine müdahale etmiş, belki de dünya genelinde nadiren görülecek bir süratle felaketin ağır sonuçları en aza çekilmiştir. Depreme karşı dayanıklı ve güvenli konutların yapımı hızla devam etmektedir. Depremzede hiçbir vatandaşımız açıkta kalmayacak, sahipsiz ve çaresiz bırakılmayacaktır." diye konuştu.
Cumhur İttifakı'nın 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinden alnının akıyla ve demokratik aklanmayla çıktığını ifade eden Bahçeli, birinci beş yıllık döneminde, bağlanan umutları karşılayan, ihtiyaç duyulan istikrar ve güveni sağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci beş yıllık devresine milli iradenin desteğiyle geçtiğini söyledi.
Bahçeli, "14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri turnusol kağıdı işlevi görerek muhalefetin tükenişini, gizli kapaklı pazarlıklarını, kaç ortaklı olduğunu sayamadığımız sipariş masanın asıl mahiyetini gözler önüne sermiştir. Türkiye'nin öncelikli sorunlarından birisi muhalefetin iflas bayrağını çekmesidir." dedi.
Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Demokrasiyi erozyona uğratan çirkef muhalefet kendi kendini yiyip bitiren siyasi organizmaya dönüşmüş, bununla da kalmayıp iç barış ve huzur ortamına kesif bir cephe açmıştır. Zillet ile hezimet arasında bir sarkaç gibi sallanan CHP, İP, DEM ve diğerlerinin Türkiye'yi siyasi kriz ve kaosa sürüklemek için her alçak tertibe başvurdukları gizlenemez boyutlardadır. Kimin kimi çelmelediği, kimin kime tuzak kurduğu öylesine karmaşıklaşmıştır ki, tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak kırılması, tam bir siyasi vicdan dağılması ortaya çıkmıştır. Türkiye düşmanlarının siyasi taşeronu olacak kadar seviyesiz ve cibilliyetsiz hale gelen partilerin sadece demokrasiye değil, Türkiye'ye de zarar verdikleri çok açıktır. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde milli ve manevi değerleriyle çelişen, milletine ve devletine çemkiren bir muhalefet yapısı görülmez, görülemez, görülmemiştir. Muhalefet amansız bir hastalığın pençesindedir.
Birbirinin ipliğini pazara çıkaran, sırlarını düğün evinde ifşa eden müflis partilere milletimizin itimat etmesi imkansızdır. Birbirine demediğini bırakmayanların, seçim sonuçlarının vebalini yıkmak için aynaya bakmak yerine suçlu ve sorumlu arayanların, bugünkü aklıyla dünkü aklını yerenlerin Türk siyasetinde varlığı esasen demokratik utançtır. Milletim bilmelidir ki, bizim için asıl tehlike dış düşmanlar değil, siyasete yuva yapmış, hasbelkader TBMM'ye girmiş siyasi tufeylilerdir. Bu haliyle CHP temelde güvenlik sorunudur. PKK'nın demlenmiş hali olan sözde bölücü parti güvenlik tehdididir. İYİ Parti kendi içinde bile dümen, düzen, alavere, dalavere, kumpas ve kutuplaşmadır."
Bir yanda Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın kapısı aralanırken, diğer yanda ise milli değerleri hedef alan sistematik operasyonlar gözlemlendiğini bildiren Bahçeli, son günlerde iç ve dış bağlantılarının aşikar olduğu bu karanlık kampanyanın eşgüdüm halinde ve adım adım ilerletilip mevzi elde ettiğini dile getirdi.
Bunlardan ilkinin, "fenomen" adıyla ortaya dökülüp para ve servetinin kaynağı şaibeli ve muamma olan sonradan görme bir avuç "çapulcunun" yarattığı olumsuz havanın, millette uyandırdığı infial ve öfke hali olduğunu belirten Bahçeli, "Bunun yanında insanlarımızı provoke eden sosyal medya görüntüleri, itibar suikastları, iftira düzeneği kuran sosyal medya hesapları, merdiven altı cemaat ve tarikatların şımarıklıkları, maneviyat dolandırıcıların şovları tahammül sınırlarını aşmaktadır." ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımız alın teriyle, el emeğiyle ve geceli gündüzlü hayat mücadelesi veriyorken, aklını kaçırmış gibi para harcayıp, kahvesini altın tozuyla yudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri bir sistem sorunu olarak servis edilmektedir. Buradaki amaç peyderpey telafi edilen sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle cılız siyasal tepkiyi kamçılamak ve karıştırmak, Türkiye aleyhine yığınak oluşturmaktır. Bu kapsamdaki hedef, sosyal anarşi üretmek, toplumsal itirazları siyasal tazyikle beslemek, maneviyatımız üzerinde kuşkular uyandırmaktır. İkinci olarak, Türk futbolunda muhkem yeri olan kimi insanların illegal fonlara yüksek faiz beklentisiyle astronomik paralar yatırması, böylesi çarpıklığın bir banka ve bu bankanın çalışanı vasıtasıyla yaşatılması yalnızca hukuksuzluk değil bir ahlak ve maneviyat sorunu olarak belirmiş ve somutlaşmıştır.
Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmış, açgözlülüğü belgelemiştir. Daha çok kazanma, daha çok faiz geliri alma, bunlara da gayri meşru yollarla ulaşma çabası sosyolojik rahatsızlığa yol açmış, ekonomik memnuniyetsizliği kışkırtmak için pusu atan çevreleri iştahlandırmıştır. Bu kapsamdaki hedef, ahlak, adalet, eşitlik ve gelir dağılımı eksenindeki tartışmaları sistem ve devlet krizine tahvil etme aymazlığı ve kurnazlığıdır. Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasından hemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkını döndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür."
- Hakeme yapılan yumruklu saldırı
Ankaragücü ile Rizespor arasındaki karşılaşmanın bitiminden hemen sonra maçın hakemine yönelik yumruklu saldırının ardından olağanüstü bir ortamın yaratılmasının, Türkiye Futbol Federasyonunun süreci sağduyu ve soğukkanlılıkla yönetememesi olduğunu ifade eden Bahçeli, "Mehmet'lerimiz, polislerimiz, korucularımız, masum insanlarımız şehit edilirken çıtı bile çıkmayanların birdenbire ortalığı ayağa kaldırmak için seferber olmaları bize göre son derece düşündürücü bir çarpıklıktır." dedi.
Hakem Halil Umut Meler'e karşı yapılan vandal saldırıyı ön şartsız lanetlediklerini bildiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Ancak bu kaba güç gösterisini Türkiye'nin imajını yaralamak için kullananları, bir kaşık suda fırtına koparanları aynı derecede maksatlı ve marazi olarak addediyoruz. Bu kapsamdaki hedef, sahaların ve tribünlerin ateşiyle toplumsal tansiyonu yükseltmek, Türkiye karşıtı çevrelerin eline koz vermek, istikrarsızlığa çanak tutmaktır. Oyunu görüyoruz, kumpası fark ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca, TBMM'de Kürtçe konuşma yapılmasının, buna müşfik ve müsamahakar davranış gösterilmesinin, bir haine karşı son zamanlarda artan ilgi ve yapılan övgüler olduğunu ifade eden Bahçeli, "Dil demek millet demektir. Türk milletinin ve Türkiye'nin dili Türkçedir. Türkçemiz istiklalimizin ve milli birliğimizin kemer taşıdır. TBMM’de Türkçe dışında konuşma yapmak, buna göz yummak Türkiye’ye ve bin yıllık kardeşliğimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Herkesin anadili saygındır. Kürt kökenli kardeşlerimizin Kürtçe konuşması bizi rahatsız etmeyecektir. Bu bizim zenginliğimizdir. Fakat anadil bahanesi altında Türkçenin melezleşmesine müsaade etmemiz düşünülemeyecektir." dedi.
Dilde başlayan bir çözülmenin nerelere kadar ulaşacağını, son 1,5 asırlık Türk tarihine bakan her uyanık şuurun görebileceğini aktaran Bahçeli, "Türkçemiz şerefimiz, anamızın ak sütü, varlığımızın sancağı, geleceğimizin güvencesi, bekamızın can evidir." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bununla eşzamanlı olarak bir isyan elebaşının adeta bir kahraman olarak tanım ve telaffuzu sabır taşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum, Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır. Piran'da askerlerimize saldıran, halkı isyana teşvik eden, Genç, Palu, Elazığ, Silvan, Lice, Varto işgaline kalkışıp Diyarbakır'ı ele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgal başarılı olsaydı İngiltere'den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itiraf eden bir soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz.
2014'te Şeyh Said isminin Diyarbakır'da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır. Çünkü teröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürt düşmanlığıdır. Bunlar kan içen vampirlerdir. Şeyh Said silahlı ayaklanmasında askerlerimiz, yöre insanımız şehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma ve hırsızlıklarla genel asayiş bozulmuştu. Allah'a çok şükür kahraman Türk askeri ayaklanmayı bastırmış ve ayaklanan teröristlerin başını ezmiş, Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanan 80 sanıktan 48'i 1925 yılının 28 Haziran'ı 29 Haziran'a bağlayan gecesinde darağacına çıkarılmıştır. Şeyh Said'in damadı Melekanlı Şeyh Abdullah'ın son sözleri bakınız nasıldı, gazetecilere dönüp 'Yazın' dedi, 'Biz bu hainlere uyduk, başkası uymasın.' Damadının hain dediğine bugün kahraman diyenler aynı ihanetin yolcularıdır."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, bir televizyon kanalında yaptığı, "Bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunlarının kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir." açıklamasına tepki gösteren Bahçeli, "Bu açıklamanın neresini düzeltelim? Aziz Atatürk'ün mirasının yağma edilmesini, hatıralarına ihanet edildiğini daha nasıl anlatalım? Ne acısı, neyin acısı, unutulmasın ki hainlere acıyan, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti'ne teröristlerin penceresinden bakan çürümüşlerdir." ifadesini kullandı.
Bahçeli, "CHP Genel Başkanı şehitlerimizin acısını ne yapacak? Nasıl izah edecek? Nereye koyacak? sorusunu yönelterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Pençe-Kilit Harekat Bölgesi'nde Şeyh Said'in gayri meşru çocukları tarafından şehit edilen 25 yaşındaki Teğmen Eril Alperen Emir evladımızın 13 Aralık günü cenazesine katılıp, sonra da koşa koşa DEM isimli PKK aparatının ayağına giden CHP Genel Başkanı'nın, bir gün içinde hem üzgün görünüp hem de gülücükler saçması korkunç bir ikiyüzlülük değil midir? Peki Alperen evladımızın acısıyla kavrulan muhterem ailesine, silah arkadaşlarına ve milletimize CHP Genel Başkanı saygı ve samimiyet gösterecek mertliğe ve vicdana sahip midir? Şark İstiklal Mahkemesi Başkanı Merhum Mahzar Müfit Kansu'nun şu sözleri bizim de sözümüzdür, 'Döktüğünüz kanların, söndürdüğünüz ocakların cezasını adalet sehpasında hayatınızla ödeyerek hesap vereceksiniz.' Ve o hesap sorulmuş, hainler sallandırılmıştır."
- İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları
İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırılarının devam ettiğini belirten Bahçeli, Gazze'de bir soykırım olduğunu, Nazi toplama kamplarının benzerlerini aratmayacak görüntülerin medyaya yansıdığını söyledi.
Bahçeli, 12 Aralık 2023'te BM Genel Kurulu'nda görüşülen ateşkes tasarısına 153 ülkenin kabul oyu verdiğini, 23 ülke çekimser kaldığını, 10 ülkenin de ret oyu kullandığını anımsatarak, İsrail uluslararası toplumda yalnızlaşmaktadır. ABD yönetimi de cani Netenyahu'yu eleştiriye başlamış, hükümet değişikliğine ihtiyaç olduğunu üst perdeden açıklamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ABD Başkanı Biden ile 14 Aralık 2023 Perşembe akşamı yaptığı telefon diplomasisinde, Türkiye'nin haklı tezlerini, makul görüşlerini ve yapıcı tutumunu bir kez daha vurgulaması, muhatabını Gazze'deki insani felaketle ilgili sorumluluk almaya davet etmesi bize göre çok değerlidir." dedi.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesine kulak vermenin, mücadelesini desteklemenin, insani dramı sona erdirmenin küresel vicdanın ve tüm ülkelerin ilk gündem konusu olması gerektiğini belirterek, "Nihayet İsrail ile Filistin arasında derhal ateşkes sağlanmalıdır. İki devletli çözüm vasatı oluşturulmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
Kaynak:
Bu haber toplam 104 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.