MHP Genel Başkanı Bahçeli, MYK ve MDK toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi: (1)
"Gazilik müessesini daha fazla sorgulatmadan hak sahibi kardeşlerimize unvanlarının verilmesi ve şeref aylıklarının bağlanması, TBMM'nin ilk gündem maddeleri arasında yerini almalıdır"- "Birbiriyle eklemlenerek vasat bulan zincirleme olayların akıl ve vicdan terazisinde tefsir ve teşhisi halinde varlığımıza ve birliğimize yönelik sabotajların iç yüzü fazla zahmete katlanılmadan görülebilecektir. Nitekim durum ciddidir. Tehlike oldukça yakındır. Tehdit gittikçe cesamet kazanmaktadır"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gazilik müessesini daha fazla sorgulatmadan hak sahibi kardeşlerimize unvanlarının verilmesi ve şeref aylıklarının bağlanması TBMM'nin ilk gündem maddeleri arasında yerini almalıdır." dedi.
Bahçeli, başkanlığında parti genel merkezinde yapılan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, iç ve dış gündem başlıklarının dört başı mamur şekilde ele alındığını, ince elekten geçirildiğini belirten Bahçeli, ülkeyi zora sokan, stratejik riskler ihtiva eden, bölgesel ve küresel arka planı olan meselelerin, milleti doğrudan ilgilendiren ve rahatsızlık uyandıran sıcak gelişmelerin ana hatlarıyla masaya yatırıldığını söyledi.
Partinin gelecek döneme havi saha çalışmalarının, siyasi faaliyetlerinin muhtevalı olarak değerlendirildiğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Davamızın bugünkü temsilcileri olarak, hedefler hiyerarşimizden sapmadan, öncelikler piramidimizi ihmal etmeden, ahlak ve ilkelerimizden taviz vermeden dirayet ve disiplinle çatısı örülen vatan ve millet mücadelemiz aynen sürdürülecektir. Evvelemirde ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Kaldı ki gayretle, faziletle, samimiyetle ve bihakkın bu kararlılıktayız. Akabinde mümkün olanı gerçekleştirmek için emek verip önümüz sıra dikilmiş bariyerleri etap etap aşacağız. Bunun için sabır, sebat, inanç, ısrar ve stratejik akılla çalışacağız. Ardından da başkaları için imkansız görünen ne varsa başarmak için öne atılacağız, öncülük yapacağız, örnek olacağız, nihayetinde gecenin dar koridorlarından şafağın aydınlık mihrabına hep birlikte ulaşacağız. Akıntıda sürüklenen bir sal gibi değil, kusursuz okyanus fırtınalarına direnen dev konteyner gemilerine benzer şekilde tarihi ve siyasi rotamızda azimle ilerleyiş kaydedeceğiz.
İnanmış, ülkülerini kalbiyle tasdik etmiş ve tutkuyla davasına bağlanmış bir kişinin, kıyıda durup ortada görünen, boşuna vakit geçiren, lafla peynir gemisi yüzdüren, boşa sallayıp dolu tutmanın hevesinde olan, irade göstermek yerine çıkarlarını gözeten niteliksiz kalabalıklardan ziyadesiyle müessir olacağını hiç aklımızdan çıkarmayacağız."
Bahçeli, nisyan uçurumuna savrulmadan geçmişi gelecekle kenetleyeceklerini vurgulayarak, Atatürk'ün, dava ve siyaset hayatlarının muhassalası olan, "Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin." ifadelerini anımsattı.
MHP'nin, yeni yüzyılda entelektüel, felsefi, fikri, siyasi kalibre ve kadro açısından en iyi donanıma sahip olduğunu, görkemli bir mazinin omuzlarından yükselerek yine ve yeniden göstereceğini belirten Bahçeli, "İşimiz çok, yolumuz çetin, yükümüz ağırdır. Üstelik vakit dar, vaziyet naziktir." ifadesini kullandı.
MHP'nin geçmişin ilhamıyla geleceğin irade ve istikametini isabetle tayin etmenin amacında olduğunu vurgulayan Bahçeli, MHP'nin milletin tamamını kucaklamaya, kardeşlik ve ortak kader mizanında her insanı Cenabıallah'ın eşsiz bir lütfu görmeye, ayrımcılığı ve bölücülüğü çiğneyip geçmeye sonuna kadar azimli, sonsuza kadar da inançlı olduğunu kaydetti.
- "Tehdit gittikçe cesamet kazanmaktadır"
MHP ve Cumhur İttifakı'nın "Türk ve Türkiye Yüzyılı" mimarisini başarmakla memur ve mükellef olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları söyledi:
"Karamsarlık aşılamaya çalışanlar, ahlaki ve moral değerlerimizi aşındırmaya çabalayanlar elbette vardır ve bundan sonra sayılarının artış kaydetmesi, iyice şımarmaları, zıvanadan çıkmaları muhtemeldir, beklenmelidir. Hatta bu görüşümüzü teyit ve tevsik eden pek çok mahsurlu gelişme milletimizin gözü önünde tıpkı bir merasim geçişi veya perdesi kapanmayan bir tiyatro oyunu gibi kesintisiz sahnelenmektedir. Türkiye'nin önünü kesmek, devlet-millet dayanışmasını kırmak, toplumsal güveni yıkmak maksadına matuf organize bir kötülük, iç ve dış iştirakçileri olan çok sesli fitne/fesat korosu herkesi uyarıyorum ki, alarm zillerini çalacak düzeyde faaldir, açık veya gizli faaliyetlerini son günlerde hızlandırmışlardır."
Bahçeli, iç cephenin çökertilmesi için dört bir koldan yürütülen operasyonlara ilave olarak, milli birlik ve dayanışma hissiyatının yalnızca yıkık bir duvarı kalan harabeye dönüşmesinin, manevi direnç noktalarının teker teker zayıflamasının hedeflendiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kuşatma sertleşmiş, kumpas şiddetlenmiş, kundakçılar çoğalmıştır. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, iç asayiş ve huzur ortamı, sosyal ve ekonomik bünye, milli ve manevi değerler hazinesi kesif ve keskin saldırı altındadır. Birbiriyle eklemlenerek vasat bulan zincirleme olayların akıl ve vicdan terazisinde tefsir ve teşhisi halinde varlığımıza ve birliğimize yönelik sabotajların iç yüzü fazla zahmete katlanılmadan görülebilecektir. Nitekim durum ciddidir. Tehlike oldukça yakındır. Tehdit gittikçe cesamet kazanmaktadır.
Bu düşüncelerim bir vehmin, bir varsayımın, bir abartının, pireyi deve yapan temelsiz bir bakışın dağınık malumatı veya dayanıksız mahsulü değildir. Ne söylüyorsak, neyi konuşuyorsak, hangi karanlık kuytulara Türk ve Türkiye sevdamızın ışıklarını tutuyorsak bilinmesini özellikle temenni ederim ki, zaman ve mekan içinde açık seçik gerekçeleri vardır ve ortadadır."
-"Bir siyasi kaygının eseri değil"
Bahçeli, insan ve toplumun iki şekilde yanılgının pençesine düştüğünü belirterek, bu düşüşün, "gerçek olmayan bir şeye inanarak" ya da "gerçeğe inanmayı, gerçekle yüzleşmeyi reddederek" meydana geldiğini ve sonuçlarının ağır olduğunu söyledi.
"Yalanı ve riyayı allayıp pullayıp gerçeğin telif haklarını bir plan dahilinde inkar ve ihlal edenler esasen milletimize ve ülkemize en rezil bühtanı reva gören ilkesizler ve itibarsızlardır." ifadesini kullanan Bahçeli, şunları söyledi:
"Hiç kimse merak buyurmasın, bu insan müsveddeleriyle tarih ve millet huzurunda kaçınılmaz hesabımız mutlaka görülecektir. Türkiye'yi kafa kola almak için kılıktan kılığa giren maskeli balo soytarılarının eline ve emeline teslim edilecek bir ülke yoktur. Komprador muhalefetin, kolonyal aydınların, komisyoncu gazetecilerin, konargöçer sermayenin, kobaylaşmış yazarların, komplocu uzmanların, kompleksli yorumcuların, koflaşmış medyanın, kokuşmuş kaymak tabakanın, komünist azınlığın, komitacı çevrelerin rehin alacağı, geleceğini karartacağı, tarihi haklarından mahrum bırakacağı, kimliğini karalayacağı bir millet yoktur, Türk milleti namına, ilan ediyorum ki tam tersi bir iddiada bulunmak şerefsizliğe hizmetle eşdeğerdir.
Aklında, hafızasında, kalbinin sancağında, ta damarlarına kadar Türk milletine mensubiyet şuurunu taşıyan ve yaşatan bir vatan evladı olarak söyleyeceklerim bir siyasi kaygının eseri değil, tarihe, ecdada ve yaşanmış Türk asırlarına karşı sarsılmaz sorumluluğumdur. Sözlerimden kimler hissesine ne alır bilemem, bununla da ilgilenmem, zamanımı israf edemem. Ancak bildiğim ve inandığım şudur: Mahkemeyi Kübra'da aziz şehitlerimizin, elleri öpülesi ecdadımızın ve manevi büyüklerimizin yüzüne bakmanın ve büyük Türk milletinin ali menfaatlerini fani hayatından üstün tutmanın dışında beklentisi olmayan bir Genel Başkan olarak gerçekleri eğip bükmeden konuşmak sadece boynumun değil, boğazımdan geçen helal lokmalara ve hayat bahşeden Cenab-ı Allah'a manevi borçtur.
Gerçekleri söylemekten korkanların, nefislerine yenik düşenlerin, egolarına diz çökenlerin ne özüne ne de sözüne güven duyulacaktır."
- "Gaziliğin yüzdesi, oranı, derecesi, onu bunu olmaz, olmamalıdır"
Bahçeli, bugünün Gaziler Günü olduğunu ifade ederek, yüksek bir övgünün timsalleri olan gaziliğin ve gazilerin sadece 19 Eylül gelince anılması ya da hatırlanmasının doğru olmadığını söyledi.
Bahçeli, TBMM'nin iki defa gazilik beratını hak eden muhteşem bir millet, hamiyet, haysiyet ve mücadele eseri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Gelin görün ki, terörle mücadele esnasında yaralanan, halen vücutlarında mermi ya da şarapnel parçası bulunan, mevzuattaki boşluk nedeniyle malul gazi kabul edilmeyen, üstelik sayıları 20 bini aşan kardeşimizin sessiz çığlığı hala dinmemiş, bunlara hala kulak verilmemiştir. Bu kategoride yer alan kardeşlerimiz, gazilere tanınan sosyal ve ekonomik haklardan ne yazık ki istifade edememektedir. Maluliyet oranı yüzde 40'ın altında olup da gazi sayılmayan mağdur kardeşlerimizin ellerinden tutmanın, maruz kaldıkları adaletsizliğe neşter vurmanın, manen kazandıkları unvanı resmen tanımanın ve takdim etmenin zamanı gelmiştir. Canından vazgeçmeye hazır olanlara ne yapsak azdır.
Gaziler arasında örtülü ayrımın hakkaniyetli olmayacağı da açıktır. Gazilik müessesini daha fazla sorgulatmadan hak sahibi kardeşlerimize unvanlarının verilmesi ve şeref aylıklarının bağlanması TBMM'nin ilk gündem maddeleri arasında yerini almalıdır. Derinleşen ve sürekli genişleyen bu sosyal sorun artık çözümle buluşturulmalıdır. Vücudunda mermi veya onlarca şarapnel parçasıyla gezen kahramanlara gazilik unvanının çok görülmesi hesabını veremeyeceğimiz, izahını yapamayacağımız bir çelişkidir. Çelişkinin girdabında vatan savunmasının tam ve eksiksiz yapılması söz konusu değildir. Malul gazi sayılmayan kardeşlerimiz vazifelerini korkusuzca ifa etmişlerdir. Hepsine müteşekkiriz. Şimdi vazife sırası bizdedir, nitekim Gazi Meclis'in şefkatli iradesindedir. Gaziliğin yüzdesi, oranı, derecesi, onu bunu olmaz, olmamalıdır. Bir kahramanımızın aldığı yaranın oran ve büyüklüğüne bakılarak değerlendirme yapmak, dahası gazi olup olmayacağına karar vermek, manevi, tarihi ve ahlaki açıdan tutarlı değildir."
Gazilerin ve şehitlerin emsalsiz fedakarlıklarının asla hafife alınmaması ve unutulmaması gerektiğini belirten Bahçeli, "Vatan müdafaasını emanet ettiğimiz kahramanlarımızdan haklarını esirgemek devletimizin ve milletimizin vakarıyla da bağdaşmayacaktır." dedi.
MHP'nin malul gazi sayılmayan kardeşlerinin yanında olduğunu belirten Bahçeli, "Vefa göstermemiz gereken kahramanların hak mahrumiyeti yaşamaları kabul edilemez bir durumdur." diye konuştu.
Bahçeli, milli birliğin, milli güvenliğin, milli bekanın muhafazası için gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında cesaretle mücadele edip vücudunun herhangi bir yerinden küçük veya büyük yara alan her gazinin baş tacı, bağımsızlığın kemer taşı olduğunu ifade etti.
Gaziliğin bir adım sonrasının şehadet olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "Gazilik düşmana meydan okuyan, korkuya savaş açan inanmış bir yüreğin simgesidir. 'Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim' diyen bir milletin kahraman neferlerini daha fazla sukutu hayale uğratmamak lazımdır. Elbette ve gönül huzuruyla gazilerimizi her zaman, her şart altında destekleyeceğiz. Aziz şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkacağız." dedi.
Bahçeli, şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere huzurlu ve sağlıklı bir ömür diledi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 61 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.