Metin Külünk: 17 Aralık için generaller bulunabilseydi...
Metin Külünk: 17 Aralık darbe girişimi için generaller bulunabilseydi...
Metin Külünk geçtiğimiz günlerde yaptığı ‘günah işleme özgürlüğü’ çıkışı çok tartışıldı. Külünk, kullandığı bu cümle ile neyi kast ettiğini 24 TV’de ‘Söz Bitmeden’ programında anlattı. Elif Çakır’ın sorularına cevap verdi…
Metin Külünk, "17 Aralık darbe girşimi için generaller bulunabilseydi onlar üzerinden yapılacaktı" dedi. TSK, demokratikleşme bağlamında bulundukları noktayı demokrasi yolunda konumlandırdıkları için generalleri kullanmanın mümkün olmadığını söyledi.
Toplumsal meselelerde insanların iradeleriyle suç işleme hakkının olduğundan bahsetmediğini söyleyen Külünk insanların özgür iradelerinden bahsetmek istediğini açıkladı.
Benim kast ettiğim şu: son bir haftadır bir milyon yüz bin dinlemeden bahsediyoruz. Yasa dışı ya da zoraki yasalaştırılmak istenen bir dinlemeden söz ediliyor. Dolayısıyla kast ettiğim şey şu; insanların mahremlerine girerek yasadışı yollarla insanların özgürlük alanlarını yok sayarak sadist bir ruhla insanların ayıplarını, günahlarını araştırarak daha sonra o günahları insanı ve Türkiye’de devleti teslim almak için bir şantaj aracına, bir tehdit aracına dönüştürülmesine itiraz ediyorum. Bu insanların bireysel özgürlüklerini yok saymaktır. Bu bir sadist ruh halidir. Siz kendi örgütsel yapınız içerisinde bütün günahlara yol vereceksiniz, 28 Şubat’ta insanların başlarını açmalarının mümkün olabilecek fetvasını vereceksiniz, hatta içki içebilir fetvasını vereceksiniz. Ama sizinle ilişkisi olmayan her kimse, onları yasadışı yollarla özgürlük alanlarına müdahale edeceksiniz, dinleyeceksiniz, zaafları üzerinden bir güç inşa etmeye çalışacaksınız.
GÜLEN HAREKETİ STALİNİST BİR YAPI İLE TÜRKİYE’Yİ TESLİM ALMAK İSTEDİ
Metin Külünk, AK Parti’nin cemaate karşı iyi niyetle yaklaştığını, Gülen Hareketinin ise bu iyi niyete karşılık Stalinist bir yapı ile karşılık verdiğini aktardı.
Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürleşme sürecinde ve bu sürece katkı sağlamak isteyen herkesle bu yolu birlikte yürüdük. Biz yürüdüğümüz yoldan vazgeçmiş değiliz. Ancak bir şey fark edildi ki; bu iyi niyet alanında ve Yeni Türkiye inşa etme yolunda yürürken birileri bu iyi niyet alanını ciddi anlamda istismar ederek Stalinist bir yapı inşa etme sürecini ortaya koymuşlar. Yani AK Parti hareketi bir yandan Türkiye’yi dönüştürürken, Türkiye’nin önünü açarken bu Stalinist yapı Türkiye’yi teslim almak için bir örgüt anlayışıyla sahada var olmuş. O nedenle AK Parti hareketi bu anlamda bu ülkede yaşayan herkesle itimadı vardır.
AK PARTİ, KİM KATKI SAĞLAMAK İSTEMİŞSE BERABER OLDU
‘Neden cemaatle bunca yıldır beraber oldunuz?’ sorusuna Külünk, AK Parti ötekileştiren bir hareket olmadığı için Türkiye demokrasisinin ilerlemesi yolunda çaba gösteren herkesle beraber olduklarını söyledi.
AK Parti hareketinin ortaya koyduğu vizyonda kendisiyle birlikte olan herkesle birlikte yol almıştır. AK Parti hareketi ötekileştiren, ayrıştıran bir hareket değildir ki. Dolayısıyla AK Parti’nin ortaya koyduğu Türkiye’ye kim katkı sağlamak istemişse beraber olmuş. Burada ihanete uğrayan Türkiye’dir. İhanete uğrayan Sayın Başbakan’dır. Biz insanların niyet okuyuculuğunu yapmadık ki. Ama birileri AK Parti hareketinin ve Türkiye’nin çetelesini tutmaya, yasadışı yollarla ellerine geçirdikleri güç üzerinden arşivleme yapmış. Ama beri taraftan da kendileri içinde inanılmaz özgürlük alanları açmışlar.
GÜLEN ÖRGÜTÜ OBEZİTE OLDU
Gülen Hareketinin aşırı güç ile obezite olduğunu belirten Külünk, bu özgüvenle her birimin kendi kontrolüne geçmesini istediğini açıkladı.
17 Aralık aslında bir patlama noktasıydı. Çünkü bu örgüt obezite oldu. Aşırı yüksek özgüveni oldu. İnanılmaz bir güç zehirlenmesi içerisine girdi. Ölçü şuydu; ya bendensin, ya bana biat edeceksin, değilse dışarıdansın. “Devletin bütün kaynaklarını ele geçireceğim” dedi. MİT benim olacak, MEB benim olacak, yargı benim olacak, polis benim olacak dediler. Başka; ‘Türkiye’nin iktisadi hayatının reflekslerini ben kontrol edeceğim’ dediler.
DARBE İÇİN GENERALLER BULUNSAYDI…
Külünk, sokakta Gezi üzerinden başarılamayan 17 Aralık’ta sahaya sürülmek istendiğini söyledi. “17 Aralık darbe girişimi için generaller bulunabilseydi onların tercih edilecekti” dedi.
Bu yapının aklını iyi tahlil etmek zorundayız. Sahada emek veren, alın teri döken, bugün kapı kapı dolaştırılan abiler, ablalar masum. Onların ben bu anlamda zaman içerisinde bugünü anlayacaklarından endişem yok. Eğer 17 Aralık darbe girişimini Türkiye’de gerçekleştirecek generaller bulunabilseydi onlara yaptırılacaktı. Ama TSK Türkiye’nin yeni konseptini, demokrasiyi içselleştirdiği Yeni Türkiye’yi, o büyük Türkiye idealinde kendini konumlandırdığı yeri belirlediği için ve demokratikleşme bağlamında kendilerinin bulundukları noktayı konumlandırdıkları için, bulunamayan askerin yerine ya da sokakta Gezi ile başarılamayanı aslında 17 Aralık darbe girişiminin Stalinist yapısına ciro ettiler. Ve bu tehdit örgütüne açık perdeyi indirerek dediler ki; 2014’te AK Parti yok. Yerini belirle. 28 Şubat’ta da denmişti. Doğal olarak da yerini belirlediler. 17 Aralık öncesinde de bu yapıya ‘yerini belirle’ dediler. O da; “Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı değil” dedi. Recep Erdoğan’ın yanında, safında olmak demek; ayakların İstanbul’a basması demek. Bursa’ya basması demek. Konya’ya basması demek. Sivas’a, Kayseri’ye, Ankara’ya basması demek. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan milli duruşun adıdır. Milli refleksin adıdır.
yirmidorthaber.com
Bu haber toplam 1114 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.