Kök hücre bağışı, lösemili üniversite öğrencisine yaşam umudu oldu
Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören akut lenfoblastik lösemi hastası 21 yaşındaki Zeynep Öztürk:- "TÜRKÖK, bana çok büyük bir umut oldu, bu kadar kısa sürede uygun donör bulunabileceğini beklemiyordum. Üniversite diplomamı almak üzereyken bu hastalığa yakalandım, şu an ilk yapmak istediğim de mezun olmak"- Hematoloji Kliniği ve Kök Hücre Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Altuntaş:- "Gönüllü kök hücre bağışı, hastalar açısından hayati önem taşıyor. 18-50 yaş arasındaki sağlıklı her
BURCU ÇALIK - Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören akut lenfoblastik lösemi (ALL) hastası 21 yaşındaki Zeynep Öztürk, Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezine (TÜRKÖK) kayıtlı gönüllü bir bağışçıdan nakledilen kök hücreyle yeniden yaşama tutundu.
Lösemi, lenfoma, kemik iliği yetmezliği gibi hastalıkları nedeniyle kök hücre nakli bekleyen hastalara en uygun bağışçının bulunabilmesi için Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay tarafından 2014'te hayata geçirilen TÜRKÖK, bugüne kadar binlerce hastanın şifa bulmasına olanak sağladı.
O hastalardan biri de Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeynep Öztürk oldu. Kök hücre nakli için uygun bağışçı aranan genç hastaya, beklediği güzel haber TÜRKÖK'ten geldi.
Bilgileri kayıtlı gönüllü bağışçıyla dokuları tam uyan ve başarılı şekilde kök hücre nakli gerçekleştirilen Zeynep, hastalığı nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldığı üniversite eğitimini tamamlayacağı günü iple çekiyor.
- "TÜRKÖK, bana çok büyük bir umut oldu"
Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Zeynep, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalığıyla birlikte kök hücre bağışının önemini de çok iyi anladığını vurguladı.
Hastalığını öğrendiğinde önce korku ve umutsuzluğa kapıldığını, sonrasında ise doktorlarının verdiği güvenle durumunu kabullendiğini dile getiren Zeynep, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bu hastalıkla birlikte kök hücre naklinin ne kadar önemli olduğunu da gördüm. TÜRKÖK üzerinden uygun bir gönüllü kök hücre bağışçısının bulunması sayesinde eylül ayında nakil oldum. Şu an kendimi hastalığımın ilk günlerine göre çok daha iyi hissediyorum.
TÜRKÖK, bana çok büyük bir umut oldu. Bu kadar kısa sürede uygun bir donör bulunabileceğini beklemiyordum, umutsuzluğa düştüğüm bir süreçteydim. Hastanedeki doktorlarım bana güzel haberi verdiğinde çok mutlu oldum. Sağlığı el veren herkes, hastalar için gönüllü bağışçı olmalı."
- "İlk yapmak istediğim diplomamı almak"
Konya Selçuk Üniversitesi, Gıda Teknikerliği Bölümü son sınıf öğrencisi Zeynep, "Aslında diplomamı almak üzereydim fakat hastalığım nedeniyle eğitimimi tamamlayamadım. İlk yapmak istediğim de diplomamı alıp, geleceğime yön verebilmek. Son 1,5 yılım hastanede geçti, burada bütün doktorlar, hemşireler bizlerle çok yakından ilgilendi. Hepsine çok teşekkür ederim, bütün hastalara da kalıcı şifa dilerim." diye konuştu.
- "Kök hücre bağışı, hayati önem taşıyor"
Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, Hematoloji Kliniği ve Kök Hücre Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fevzi Altuntaş da Zeynep'in de mücadele ettiği ALL'de önce kemoterapilerin uygulandığını ve ilaç tedavisinin ardından hastalığın risk grubunun tanımlandığını anlattı.
Tekrarlama, komplikasyon gelişme riski yüksek olan ALL hastalarında bunu önlemek için kök hücre naklinin değerlendirildiğini belirten Altuntaş, nakil için öncelikle hastanın aile bireylerinde uygun vericinin araştırıldığını, bu bulunamadığında da TÜRKÖK üzerinden gönüllü bağışçıların tarandığını söyledi.
Prof. Dr. Altuntaş, "TÜRKÖK'te 1 milyonunun üzerinde gönüllü bağışçı bulunuyor. Hastamıza doku grubu uyan bir gönüllü bulunduğunda, TÜRKÖK'le irtibata geçerek nakil için gereken planlamalar başlatılıyor. Gönüllü kök hücre bağışı, nakil bekleyen hastalar açısından hayati önem taşıyor. 18-50 yaş arasındaki sağlıklı her birey, Türk Kızılaya başvurarak, verecekleri üç tüp kanla kök hücre bağışçısı olabilir." bilgisini paylaştı.
Kök hücre naklinin ALL, lenfoma, kemik iliği kanseri, immün yetmezlik, Akdeniz anemisi gibi rahatsızlıklarda kullanıldığını aktaran Altuntaş, naklin yüksek risk gruplu hastaların tedavisinde önemli bir seçenek olduğunu ama "her derde deva" gibi de algılanmaması gerektiğini vurguladı.
Altuntaş, nakil olan hastalara da sonrasındaki tedavi ve kontrollerini asla aksatmamaları, ilaçlarını düzenli kullanmaları uyarısında bulundu.
Kaynak:
Bu haber toplam 98 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.