Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)
"Şehitler sıradan bir ölümü hatırlatmazlar bize. Onları bir eşya gibi görmek, eşya gibi değerlendirmek, 'tane' gibi ifade etmek kadar insanlık ayıbı başka bir şey yoktur"
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şehitler sıradan bir ölümü hatırlatmazlar bize. Onları bir eşya gibi görmek, eşya gibi değerlendirmek, 'tane' gibi ifade etmek kadar insanlık ayıbı başka bir şey yoktur." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ülkenin ateşe atıldığını ve İdlib'in, Türkiye toprağıymışçasına Suriye hükümetinin buradan çekilmesinin istendiğini söyledi.
"Ama sen; 'Ben Suriye'ye gireceğim, Suriye'den çıkmayacağım, İdlib'i de Halep'i de Şam'ı da alacağım, bütün bunları Türkiye Cumhuriyeti Devleti toprağına katacağım' diyorsan tamam, onu çık söyle." diyen Kılıçdaroğlu, o zaman Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahsedilmemesini istedi.
Kılıçdaroğlu, "Senin gözün Suriye toprağında var mı yok mu? Bunu milletin önünde çık söyle." dedi.
Şehitleri onur, gurur olarak kabul ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, onların, Türkiye'nin bekası için hayatlarını verdiğini söyledi.
Şehitlik mertebesinin, sıradan bir mertebe olmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şehitlerden söz ederken, dikkatli bir dil kullanmaya özen gösterdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Menemen'de yaptığı konuşmada, ilk kez Libya'dan şehit geldiğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Şehitler sıradan bir ölümü hatırlatmazlar bize. Onları bir eşya gibi görmek, eşya gibi değerlendirmek, 'tane' gibi ifade etmek kadar insanlık ayıbı başka bir şey yoktur. Hem şehide saygı duyacaksınız, hem şehidi meta olarak göreceksiniz. Daha önceleri aynı Erdoğan, şehitler için 'kelle' ifadesini kullanmıştı.
İktidar medyası 'tane' sözcüğünü özenle çıkarmış. Yani Erdoğan'a sansürü Erdoğan medyası uyguluyor. Buna rağmen dün akşam AK Parti'nin internet sitesine girdim. Acaba orada konuşma metni tam verilmiş mi diye. Orada da çıkarılmış. Çünkü 'tane' sözcüğünün şehitler için kullanılmasının doğru olmadığını AK Partililer de kabul ediyorlar. Beyefendi prompterden, yani camdan konuşmayı kesince ne söylediğini bilmiyor."
Erdoğan'ın, "Şehitler tepesi boş kalmayacak" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Beyefendi, şehitler tepesi boş kalmayacaksa çocukların var. Seni kefenle karşılayan gençler vardı. Onları gönder oraya, niye göndermiyorsun?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Azerbaycan ziyareti öncesi kendisine soru soran Fox TV muhabirini eleştirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın cevap verirken ezberinin bozulduğunu savundu.
Erdoğan'ın, Rusya'nın, Suriye'de rejim güçlerine en üst düzeyde destek verdiğini ve Türkiye'nin bu mücadelenin içinde olmaya mahkum olunduğunu söylediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Niye mahkumsun? Amerikalılar mal varlığını araştırıyorlar diye mi mahkumsun?" dedi.
- Büyükelçi atamaları
Dış politikada görev alanların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ettiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, büyükelçiliğin, namuslu ve şerefli insanların yapması gereken bir görev olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayakkabı kutusunda rüşvet alan adamı büyükelçi tayin edersiniz, namuslu ve şerefli kavramını kirletirsiniz. Bu zat, aynı zamanda Kur'an'la da dalga geçiyordu. Bunların ne kadar samimi olduğu buradan belli. Ayakkabı kutusunda rüşvet alan adam nasıl olur da büyükelçi tayin edilir? Yarın o büyükelçi, daha büyük bir rüşvetle devletin bütün sırlarını satarsa ne diyeceğiz? Devletin kozmik odasını bunlar açmadılar mı? Üzüm üzüme baka baka kararır diye güzel bir sözümüz var.
Şimdi Viyana Büyükelçisi atandı. Bir ülkücü kardeşimizin ölümüyle ilgili aranıyordu. Kırmızı bültenle arandı. Vatandaşlıktan çıktı, daha sonra sözde Ermeni soykırımının tanınması için büyük mücadeleler verdi, çaba gösterdi. O da şimdi büyükelçi. Bu büyükelçiyi de Sayın Bahçeli'ye armağan ediyorum. Bir büyükelçimiz daha var, Şaban Dişli. 1 milyon dolar rüşvet alan adam. Belgesini ortaya koyduk. O da şimdi büyükelçi. Ama iki kişi daha var. Bunların da hakkı. Birisi Muammer Güler. Hakkını yememek lazım, o büyük ölçüde malı götürdü. Ona Washington Büyükelçiliği yakışır. Diğeri Zafer Çağlayan. Zafer Çağlayan'a desek ki; Moskova Büyükelçisi, yanlış yapmış oluruz. Çünkü saat merakı var; en iyisi İsviçre Büyükelçisi... Zafer Çağlayan yirmi sekiz seferde 52 milyon dolar, Muammer Güler on seferde 10 milyon dolar, Egemen Bağış üç seferde 1 milyon dolar, Şaban Dişli de 1 milyon dolar rüşvet aldı."
- Saman ithalatı iddiası
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, "Türkiye'nin saman ithal etmediğini, bunu diyenlerin yalan söylediğini" ifade ettiğini belirtti.
Saman ithalatına ait olduğunu ileri sürdüğü gümrük giriş beyannamelerini gösteren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'a sormak isterim: Kim yalan söylüyor? Bu belgeler söylüyorsa bu belgeler benim değil, devletin belgesi. Peki millete niye yalan söylüyorsun? Oturduğun koltuk sana yalan söyleme hakkı veriyor mu? İnsanda biraz utanma sıkılma olmaz mı? Kılıçdaroğlu, bunu araştırır bulur diye hiç düşünmedin mi? Bu Kılıçdaroğlu, belgeye dayanmadan konuşmaz diye düşünmedin mi?" sorularını yöneltti.
- Patates-soğan üretimi
Kılıçdaroğlu, geçen yıl sıkıntı yaşandığı için çiftçinin patates ve soğan ektiğini, bu yıl depoların dolduğunu ancak üreticinin perişan olduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, sarayda oturanların çiftçiyle ilgilenmeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, iktidara gelmeden, 18 yıl önce Türkiye'nin durumunu anlatan bir konuşma yaptığını dile getiren Kılıçdaroğlu, 18 yıl önce söylenen ile bugün yaşanan arasında bir fark olmadığını iddia etti.
Kılıçdaroğlu, 18 yılda çöp konteynerlerinden, pazar atıklarından beslenenlerin sayısının arttığını, işsizliğin can yaktığını ileri sürdü.
AK Parti'nin yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğini söyleyerek iktidara geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluk, AK Partili yöneticilerin kimliği oldu. 'Bu, AK Partili yöneticidir' denildiğinde, malı götüren adam hatırlanıyor. Saraydakiler de öyle, onlar da malı götüren. Yoksulluk deseniz arttı." dedi.
Tank Paleti fabrikası konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ordusuna ait bir silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekenler vatan hainidir. Nokta." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hakimlere, mahkemeye götürdükleri bu konu hakkında, "Sizde vicdan, ahlak, hukukun 'h'si varsa, diğerlerini saymıyorum.... Devlete ait bir fabrikanın bilabedel Katar Ordusu'na peşkeş çekilmesine itiraz edeceksiniz, 'hukuka aykırıdır' diyeceksiniz. Belgeler isteyeceksiniz." diye seslendi.
-"Mahkemeye versin"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendisi için sürekli yalan söylediğini ve "Yalanda onunla baş etmemiz zor" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Vallahi seninle baş etmek asla mümkün değil. Yalan makinesi pozisyonundasın." dedi.
Kılıçdaroğlu, "yalancı" dediği için Erdoğan'ın kendisini mahkemeye vermesini isteyerek, bu yalanların hepsini ispat edeceğini ileri sürdü.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den de talepte bulunan Kılıçdaroğlu, "İstirham ediyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, milliyetçilik duygularınızı biraz kabartın ve şu tank palet işine yeter deyin." diyerek, sözlerini tamamladı.
(Bitti)
Kaynak:
Bu haber toplam 120 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.