Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (2)
"Devletin en mahrem, en önemli, en hassas birimlerine FETÖ'nün elemanlarını yerleştirenlere FETÖ'nün siyasi ayağı diyoruz"- "15 Temmuz'da şehit, gazi olanlar, bu ülkeyi sevenler adına soruyorum; FETÖ'nün siyasi ayağı kim? Ben biliyorum neler söyleyeceğini
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, devletin en mahrem, en önemli, en hassas birimlerine FETÖ'nün elemanlarını yerleştirenlere FETÖ'nün siyasi ayağı dediklerini belirterek, "FETÖ'nün siyasi ayağı kim? Ben biliyorum neler söyleyeceğini. Nasıl bağıracağını da biliyorum. Çok bağırdığında benim geri adım atacağımı sanıyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "20 soru ve 20 cevap ile FETÖ'nün siyasi ayağını" açıklayacağını söyledi.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun 2018 faaliyet raporunda, FETÖ için "Devletin tüm kılcal damarlarına sızdılar. Devletin tüm kamu kurumlarını, sonra da devleti ele geçirmeye çalıştılar." ifadesinin bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığına bağlı bir birimin raporunda bu ibarenin yer aldığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "FETÖ elemanlarını, devletin tüm kılcal damarlarına kim, nasıl yerleştirdi?" diye sorarak, devletin en mahrem, en önemli, en hassas birimlerine FETÖ'nün elemanlarını yerleştirenlere "FETÖ'nün siyasi ayağı" dediklerini anlattı.
Bir yere eleman alma, kişi atama yetkisinin herkesin elinde olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu yetkiyi ancak belli kişi ve kurumların kullanabildiğine dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, bu nedenle devletin kılcal damarlarına FETÖ'nün elemanlarını yerleştiren kişiye siyasi ayak dediklerini ifade etti.
Bir esnafın devlete FETÖ'nün valisini, bir çiftçinin FETÖ'nün müsteşarını, bir sanayicinin FETÖ'nün hakimini tayin ettiremeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devletin içine FETÖ'nün elemanlarını parlamentodaki muhalefet partileri, CHP, İYİ Parti, HDP, MHP, Saadet Partisi yerleştirebilir mi? Bu partilerin de böyle bir yetkisi yok." diye konuştu
Kılıçdaroğlu, anayasa ve yasalara göre bu atamalarda tek yetkilinin iktidardaki parti olduğunu belirterek, "İktidardaki parti, terör örgütü elemanlarını devletin kılcal damarlarına yerleştirirken 'Ben bunların dürüst olduğunu sanıyordum, devlete ihanet etmeyeceklerini düşünüyordum, bundan bilgim yoktu' diyebilir mi? Önemli bir sorudur." dedi.
- "Eskiden beri izleniyordu"
Sağlıklı işleyen bir devlette bütün terör örgütlerini devletin istihbarat örgütlerinin izlediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin, "Benim haberim yoktu." diyemeyeceğini kaydetti.
Devletin baki, siyasi iktidarın geçici olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, devletin süresinin bulunmadığını ancak iktidarın 5 yıl görev yaptığını anımsattı.
Devleti baki kılanın devletteki liyakat sistemi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Devletin bürokrasisi devletin hafızasıdır. Her türlü istihbarat bilgisi, devletin arşivinde vardır. FETÖ'nün faaliyetleri devlet tarafından izleniyor muydu? Devlette liyakat varsa izlenmesi lazım. Evet izleniyordu. Eskiden beri izleniyordu." ifadelerini kullandı.
- "MGK 'terör örgütü' tespiti yaptı"
MİT'in 3 Nisan 1991 tarihli raporunda, Fetullah Gülen hareketinin CIA ile bağlantısı yazılarak, dönemin iktidarına sunulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece 1991'de mi MİT rapor düzenliyor? Hayır. FETÖ'yü düzenli izlemiştir. Bir MİT Müsteşarı, Şenkal Atasagun 1 Ekim 1999'da bir gazeteciye yaptığı açıklamada, 'Milli Eğitim ile gençliği, İçişleri ile devlet içinde kadrolaşmayı, Adalet ile kendilerine yönelik bir durum olursa bunu önlemeyi, sanayide de parayı kontrol etmeyi hedefliyorlar. Bütün bunların sonunda devletin pek çok kademesinde yer almışlardır.' diyor.
FETÖ ile ilgili istihbaratı sadece MİT mi topluyordu? Devletin diğer istihbarat birimleri toplamıyor muydu? Emniyet, jandarma, MİT, FETÖ ile ilgili istihbaratı düzenli topluyordu. MGK, 'FETÖ ile mücadele edilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır' diye bir karar aldı mı? FETÖ'nün bir terör örgütü olduğuna dair tespit yapıldı mı? Evet, yapıldı. 25 Ağustos 2004 tarihinde. 481 sayılı karar. O kararın Başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu karar, 'FETÖ devletin bütün kılcal damarlarına sızıyor, önlem alın' diyen bir karar. FETÖ'nün yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş, bu konuda tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiştir.
MGK kararına karşı dönemin hükümeti ne yaptı? Gerekli önlemi aldı mı? Dönemin hükümetinin başında Erdoğan var. MGK kararı geldi, kendisi de orada altına imzayı basmış, 'her türlü önlemi alacağız' diye. Ne yaptı? O dönemin Başbakanlık Müsteşarının yazdığı kitaptan okuyorum: 'MGK'nin tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza, yani Erdoğan'a açtım, gelen yazıyı dosyasına kaldırmaya karar verdik. Bu karar metni, Bakanlar Kurulunda imzaya açılmadı ve hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Konudan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı. Onları endişeye sevk edecek bir sonucun doğmamasına özen gösterildi. Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakan üstlendi."
- "İmzasını inkar ediyor"
Kemal Kılıçdaroğlu, vicdanı olanlar, 15 Temmuz'da şehit ve gazi olanlar, bu ülkeyi sevenler adına sorduğunu dile getirerek, "FETÖ'nün siyasi ayağı kim? Ben biliyorum neler söyleyeceğini. Nasıl bağıracağını da biliyorum. Çok bağırdığında benim geri adım atacağımı sanıyor. İstediğin kadar bağır, istiyorsan borazan da al. Bu millete doğruları sonuna kadar söyleyeceğim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Ağustos 2016'da, "Bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının, bambaşka niyetlerin, sinsi planların örtüsü olduğunu görmedik, göremedik." dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Millete yalan söylüyor. 2004'te sana söylediler, altına imzayı bastın. Bir başbakan düşünün, imzasını inkar ediyor, MGK kararını inkar ediyor. Bu, bu milletin bekası için çalışacak. Bu kişi, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıdır. Bu kişinin Türkiye'nin bekası diye bir sorunu yoktur. 12 yıl önce önüne MGK kararı konulur, 'önlem alın' diye karar alırsınız, sonra hiçbir şey yapmazsınız." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, MGK'nin bu kararına rağmen İçişleri Bakanlığına, orduya, maliyeye, Sayıştaya, MİT'e, YÖK'e, ÖSYM'ye, devletin en kritik, hassas kurumlarına FETÖ'nün elemanlarının yerleştirilmeye devam edildiğini söyledi.
- "Bu kanunu Meclise getiren kim?"
"FETÖ'nün, yürütme organının yetkilerini aşan talepleri nasıl yerine getirildi?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, TBMM'nin, FETÖ'nün taleplerini yerine getirmek için araç olarak kullanıldığını, yasa ile teker teker değil, kitleler halinde FETÖ unsurlarının, devletin kılcal damarlarına yerleştirilmesine imkan sağlandığını öne sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, 6110 sayılı Kanunla Yargıtaya 160, Danıştaya 51 FETÖ'cünün tayin edildiğini, bunların çoğunun şimdi cezaevinde, bir kısmının da kaçak olduğunu ifade etti.
Danıştay ve Yargıtay başkanlıkları için 8 yıllık sürenin 4 yıla indirildiğini, Danıştay Başkanvekili ve Daire Başkanlığı için 6 yıllık sürenin 3 yıla indirildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, kitle atamasıyla yargının tümüyle FETÖ'nün kontrolüne geçtiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "Bunu yapan kim, bu kanunu Meclise getiren kim, hangi başbakanın imzası var? Erdoğan'a ve AK Parti'ye destek veren partinin liderine de sormak isterim; bunları ben görüyorum da sen mi görmüyorsun? Bir insanın en temel özelliği ülkesine koşulsuz bağlı olmasıdır. Ülkeye bağlılığı başka bir partinin üzerinden yapıyorsunuz. Sizin milliyetçiliğiniz her ortamda tartışılır. Bu kavgaların tamamını biz verdik. Bu yasalar çıkarken biz bu kavgaların tamamını verdik." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, toplu FETÖ'cü yerleştirmenin sadece Yargıtay ve Danıştayda değil, orduda da olduğunu ve bunun 17-25 Aralık'tan sonra görüldüğünü belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianameden bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, "Son olarak kendisine müzahir elemanların az bulunduğu 1988 ve daha önceki yıllarda mezun olan subayları TSK'den tasfiye etmek için 3 devreyi birden toplu olarak emekli edecek ve hizmet süresini 28 yıla indirecek kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir." ifadesinin yer aldığına dikkati çekti.
Kılıçdaroğlu, "O siyasi otorite, işte FETÖ'nün siyasi ayağıdır. Onun başındaki kişi de FETÖ'nün siyasi ayağıdır." dedi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 132 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.