Kıkırdak hasarına "enjeksiyon" ile nakil
Türkiye'de, yenileyici tıp uygulamaları kullanılarak, kök hücreden elde edilen kıkırdağın, açık cerrahi yapılmaksızın ve anestezi uygulanmaksızın enjekte edilmesiyle hasarlı bölgenin onarıldığı yeni bir yönteme imza atıldı- Kıkırdak hasarlarında, enjeksiy
UTRECHT (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Türk bilim insanları, yenileyici tıp uygulamalarıyla kök hücreden elde edilen kıkırdağın, hedeflenen bölgeye enjekte edilerek, hasarlı bölgeye tutunup onarmasına imkan veren yeni bir yönteme imza attı.
Mevcut kök hücreden elde edilen kıkırdakta olduğu gibi açık cerrahiye gerek duyulmayan ve anestezi uygulanmayan yöntemle kıkırdak hasarlarında enjeksiyonla nakil imkanı sağlanırken, aynı zamanda mevcut nakil tekniklerine göre çok daha yüksek kalitede ve kişinin mevcut dokusuyla uyumlu kıkırdak elde edildi.
Yöntem, Türkiye'nin yürütücülüğünü yaptığı, İngiltere, Hollanda, Almanya ve İtalya'nın yer aldığı Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında, daha ileri bir seviyeye çıkartılabilmesi için geliştirilecek. Proje kapsamında, hayvan deneylerinden başarılı sonuçlar alınırken, eş zamanlı olarak insanlarda klinik çalışmayla yeni tedavi yöntemi hayata geçirilecek.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kireçlenme, menisküs, romatizmal hastalıklar, burkulma, bağlarda kopma, tendon problemleri, dizde kıkırdak aşınmaları ve kıkırdak erimesi gibi çeşitli nedenlerin, dizlerde şiddetli ağrıya yol açtığını söyledi.
Bu sorunun, kişinin yaşam kalitesini bozduğunu, iş gücü kaybına yol açtığını, profesyonel sporcuların bunlara neden olabilecek bir sakatlanma sonrasında sporu bırakmak zorunda kalabildiğini ifade eden Doğan, kıkırdak hasarının giderilebilmesi için cerrahi uygulamaların yapıldığını ve son yıllarda yenileyici tıp uygulamaları olarak isimlendirilen "rejeneratif tıp" çalışmaları kapsamında, kök hücre ve hücresel tedavilerin yapıldığını söyledi.
Prof. Dr. Doğan, mevcut uygulamalarla hasarlı olan bölgeye kök hücre enjeksiyonu yapılabildiğini, bu alanlarda doğrudan kıkırdağın yenilenerek sorunun ortadan kaldırılabilmesi için çalışmaların başladığını söyledi. Doğan, bu kapsamda, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kas İskelet Sistemi ve Rejeneratif Tıp Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Bozkurt ile Nanotıp Uzmanı Dr. Mehmet Doğan Aşık tarafından, kök hücreden kıkırdak geliştirilmesinde yenilikçi ve hedefe yönelik tedavi için klinik çalışmanın başladığını belirtti.
Projenin ilk olarak Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK desteğiyle geliştirildiğini ve bu aşamada hayvanlar üzerinde yapılan uygulamalardan başarılı sonuçlar elde edildiğini ifade eden Prof. Dr. Doğan, çalışmanın AB projesine dönüştüğünü aktardı.
Hollanda, İtalya, Almanya, İngiltere'nin yer aldığı uluslararası projenin yürütücüsünün Türkiye olduğunu ve klinik çalışmaların, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde yapıldığını dile getiren Doğan, "Beş ülkede, bu alanda uzmanlaşmış bilim insanlarının, daha kapsamlı eğitimleri ve ortak araştırma çalışmaları yürütülmesi amacıyla işbirliği yapıyoruz." dedi.
Bu bilimsel çalışmalardan birinin Utreh'te gerçekleştirildiğini ve yol haritasının belirlendiğini aktaran Doğan, "Gerçekleştirilen eğitim toplantısında, hekimlerin yanı sıra moleküler uzmanları, genetik uzmanları, malzeme bilimi uzmanları, biyologlar gibi çeşitli uzmanlık alanlarından da bilim insanları yer alıyor. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından, eş zamanlı olarak uluslararası insanlarda gerçekleştirilecek klinik çalışmalar başlayacak." diye konuştu.
Doğan, kök hücreden geliştirilen kıkırdakla hasarlı bölgenin yenilenmesine olanak sağlayacak yöntemin, mevcut uygulamalara göre önemli avantajlar sağlayacağını aktararak, "Türk bilim insanlarınca geliştirilen teknolojinin uygulandığı hayvan deneyleri gösteriyor ki sonuçlar, mevcut tüm teknolojilere göre daha iyi ve umut verici. Bu sonuçlar, şimdi insan çalışmalarıyla tekrarlanacak." bilgisini verdi.
- Prof. Dr. Bozkurt: "İlk etapta kıkırdak hasarı belli seviyedeki genç hastalar yararlanacak"
Proje Sorumlusu Prof. Dr. Bozkurt da projenin klinik çalışmaların tamamlanmasının ardından, kas ve iskelet sisteminde hasar gören dokuların, kişilerin kendi hücrelerinden elde edilen yenileyici kapasiteli hücrelerle fonksiyonel hale getirilebileceğini belirtti.
Uygulamadan yararlanılabilmesi için kıkırdak hasarının belli bir seviyede olması, hücre yenileyici özelliği daha fazla olduğundan kişinin 20-45 yaş aralığında bulunması gerektiğini ifade eden Bozkurt, zamanla daha ileri yaşlarda da uygulamanın yapılabileceğini söyledi.
- "Enjeksiyon tekniğiyle gerçekleştirilecek"
Prof. Dr. Bozkurt, söz konusu uygulamanın başlaması halinde, açık cerrahi uygulanmadığından hasta ve hekime büyük konfor sağlayacağını belirterek, "En önemlisi kıkırdak hasarına bağlı sorunlar, protez takılması aşamasına gelmeden çözümlenebilecek. Kök hücreden elde edilerek yapılan mevcut nakillerde, cerrahiyle yapılamayacak olan bölgelerde enjeksiyon yöntemi rahatlıkla kullanılabilecek." diye konuştu.
Bozkurt, uygulamaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kişinin kendisinin yağ ya da derisinden bir doku alınıyor ve alınan dokudan kök hücre elde ediliyor. Kök hücrenin içinden kıkırdak üretecek hücre elde ediliyor. Kıkırdak üretebilen hücreler belli bir biyo-malzemeyle kaplanıyor ve kıkırdakta hasar tespit edilen yere hiçbir kesi yapılmaksızın lokal anestezi altında enjekte ediliyor. Enjekte edilen hücre, bölgede hasarlı olan yeri buluyor ve oraya yapışıyor. Bu aşamadan sonra orada yeni bir kıkırdak oluşmaya başlıyor. Hasta 2-3 gün ayağını sabit tuttuktan sonra normal yaşamına geri dönebiliyor.
Açık cerrahi sonrası görülebilecek enfeksiyon ya da yara iyileşmesi söz konusu olmayacak. Operasyon sonrası uzun süre fizik tedavi gerekmeyecek. Hepsinden önemlisi, mevcut uygulamalara göre çok daha kaliteli kıkırdak yapısı olacak."
- Creemers: "Ortak bir çalışma halinde devam edecek"
Hollanda Utrecht Üniversitesi Medikal Tıp Merkezi Kıdemli Araştırmacı Laura Creemers ise işbirliği içinde ortak araştırma projeleri yapılabilmesi için bir araya geldiklerini belirterek, "Ortak çalışmalarla araştırmaları daha ileri noktaya taşıyacağımıza inanıyorum." dedi.
Bristol Universitesinden Doç. Dr. Wael Kafienah, Türkiye ile çalışmaktan memnun olduklarını ifade ederek, "Türkiye, bazı konularda da projede liderlik yapıyor. Türkiye, çok önemli bir partner. Ankara'da başlayan proje, ilerleyerek ortak bir çalışma halinde devam edecek." diye konuştu.
Heidelberg Üniversitesi'nden Dr. Jennifer Fischer de Türkiye'yi çok sevdiğini belirterek, "Türk araştırmacılarla birlikte ortak bir çalışma yapmaktan çok memnunum. İlerleyen dönemde de Türkiye ile yapacağımız işbirliğinin daha da fazla olacağına inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Bu haber toplam 254 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.