İran'ın en büyük ikinci arkeoloji müzesi Tebriz'de
Azerbaycan Müzesi, sahip olduğu çok sayıda tarihi eserle ziyaretçilerine "ülkenin batısının tarihine yolculuk" imkanı veriyor- Müzedeki Selçuklu, Safevi, Kaçarlar, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi dönemlere ait eserler bir yönüyle İran'da Türk sanatı ve tarihine şahitlik ediyor
TEBRİZ (AA) - HAYDAR ŞAHİN - İran'ın Tebriz şehrinde bulunan "Azerbaycan Müzesi" sahip olduğu çok sayıda tarihi eserle ülkenin ikinci büyük arkeoloji müzesi konumunda.
Müzenin Tebriz'de olması, burada sadece Doğu Azerbaycan eyaletine ait eserlerin bulunduğu anlamına gelmiyor. Kurulduğu yıllarda ülkenin batısındaki tek müze olması nedeniyle geniş bir eser yelpazesine sahip.
Tarihin farklı dönemlerine ait önemli eserlerin bulunduğu müze, Tahran'ın batısında kalan Elborz, Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Erdebil eyaletlerini kapsayan alanda bulunan eserlere ev sahipliği yapıyor.
Müze, ziyaretçilerine "ülkenin batısının tarihine yolculuk" imkanı veriyor.
Müzedeki Selçuklu, Safevi, Kaçarlar, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi dönemlere ait eserler bir yönüyle de İran'da Türk sanatı ve tarihine şahitlik ediyor.
Tebriz mimarisinden esinlenilerek dış cephesi ateş tuğladan yapılan 3 katlı müzenin her katı 444 metrekare sergi alnına sahip. Yapımı 1962 yılında tamamlanan bina, o günden beri müze olarak hizmet veriyor.
- Müzede bulunan en eski eser 7 bin yıl öncesine ait
AA muhabirine konuşan Azerbaycan Müzesi Müdürü Fatma Serirai, müzenin mimari planının Fransız arkeolog Andre Godard tarafından hazırlandığını söyledi.
Müzede bulunan en eski eserlerin 7 bin yıl öncesine ait olduğunu belirten Serirai, söz konusu eserlerin Elborz eyaletinin Kerec kenti yakınlarındaki İsmailabad ovasında yapılan kazılarda bulunan çömlekler olduğunu dile getirdi.
Müzedeki eserlerin tarihi dönemlere ayrılarak geçmişten günümüze doğru sıralandığını ifade eden Serirai, "Alt katta İslam öncesi döneme ait eserler bulunuyor, bu eserler Sasani döneminde bitiyor. Bir üst katta İslam dönemine ait eserler var. Bu eserler de Kaçarlar dönemine kadarki zamanı kapsıyor." dedi.
Müzenin, kütüphanesi ise 3 bine yakın kitabıyla ilgilisinin iştahını kabartacak derecede bir zenginliğe sahip.
- İslam dönemine ait eserler
İslam dönemine ait eserlerin bulunduğu katta çeşitli zamanlara ait seramik, mücevher, ahşap işçiliği, takılar ve mutfak eşyalarını görmek mümkün.
Her bir eserin üzerine kendi döneminin estetik zevk anlayışını gösteren figürler nakşedilmiş. Kullanılan renkler ve tercih edilen şekiller, dönemler arasındaki farkı da belirgin bir şekilde ortaya koyuyor.
Aynı katta sikke ve mühürlerin sergilendiği ayrı bir bölüm bulunuyor. Zengin koleksiyon içinde herhangi bir döneme ait para ya da mührü görmek mümkün. Mühürler arasında en çok dikkati çeken ise silindir şeklinde tasarlanmış olanlar.
Alçı, mermer ve pişmiş topraktan yapılan, bazısı 5 bin yıllık mühürlerin üstüne bitki ve hayvan resimlerinin yanı sıra geometrik şekiller işlenmiş.
- "Bismillah Taşı" adı verilen kitabe
Serirai, buradaki para ve mühür gibi eserlerin Ahameniş döneminden başlayarak Kaçarlar döneminin sonuna kadar olan zaman dilimine ait olduğunu belirtti.
Müzenin ayrıca çok önemli iki esere de sahiplik yaptığına dikkati çeken Serirai, "Bunlardan ilki 18 ve 25 yaşındaki bir erkek ile bir kadının iskeleti. Bunlar 3200 yıl öncesine ait. Bu aynı zamanda Tebriz'in tarihini gösteriyor." diye konuştu.
Serirai, diğer eserin ise Osmanlı dönemine ait "Bismillah Taşı" olarak bilinen ve yaklaşık 30 yıl önce buraya taşınan yakın tarihli bir kitabe olduğunu belirtti.
Söz konusu mermer kitabenin Mirza Senglah adıyla da bilinen İranlı sanatçı Muhammed Ali Kuçani tarafından yapıldığını belirten Serirai, "İranlı sanatçı Muhammed Ali Kuçani Kahire'de yaptığı bu taşı Hazreti Muhammed'in mezarına asılmak üzere Medine'ye göndermek istiyor. Sultan Abdülaziz ile temasa geçiyor ki taşı Medine'ye gönderebilsin." şeklinde konuştu.
Serirai, Kuçani'nin 8 yıllık çalışma ile kitabeyi tamamladığını ancak Sultan Abdülaziz’in kitabeyi beğenmediğini ve yeterli ilgiyi göstermediğini anlattı.
Bunun üzerine Kuçani'nin kitabeyi İran'a getirmek için İngilizler ile İran hükümetinden yardım aldığını aktaran Serirai, kitabenin zor şartlar altında Tebriz'e ulaştırıldığını dile getirdi.
Serirari, 3 ton ağırlığında 2,70 × 1,30 metre ebatlarındaki mermer kitabenin nestalik hatla Osmanlıca, Arapça ve Farsça hazırlandığını, Sultan Abdülaziz için yazılan kısmın ise sanatçı tarafından silindiğini belirtti.
Çevresi ince işçilikle yapılan nadir işlemelerden oluşan, ortasında besmele yazılı olan kitabenin sağ ve solunda mührü andıran iki dairesel bölüm bulunuyor.
Sağ taraftaki bölümde "Seyidul Kuneyn ve Fahrulalemin, Risalet Penah Aleyhisselam Cenaplarının Haremi Muhteremlerine" şeklinde bir yazı yer alıyor.
Sol taraftaki bölümde yer alan ve daha sonra kazınarak silinen bölümde ise harflerin izinden yapılan çözümlemede "Sultanul Berreyn Hakanul Bahreyn Hadimul Haremeyni Şerifeyn Abdulaziz Hazretlerinin Hediyeleri" yazıldığı görülüyor.
Kitabenin kenarlarında ise Arap şair Busiri'nin Ḳasidetü'l-bürde'sinden Hazreti Muhammed'i anlatan beyitler yer alıyor.
Serirai, kitabenin Tebriz'e getirilmesinden sonra bir türbenin duvarına yerleştirildiğini, Kuçani'nin 110 yaşında vefat ettiğinde buranın karşısına defnedildiğini belirtti.
Kitabenin bazı yerlerinin hasar gördüğüne işaret eden Serirai, yaklaşık 30 yıl önce ise kitabenin bu müzeye taşındığını belirtti.
Kaynak:
Bu haber toplam 81 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.