"Dua taneleri"nin genç ustası tespihçiliği yaşatmaya çalışıyor
İlk tespihini küçük yaşta zeytin çekirdeklerinden yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatları Sanatçısı 28 yaşındaki Furkan Odabaşı, İstanbul'da başladığı mesleğini Çanakkale'de sürdürüyor- Tespih ustası Odabaşı:- "Beslediğim kanaryam nasılsa, tespihin her tanesi de öyle. Hatıralar biriktirdiğim, 33 boncuğu olan bir aksesuar. Benim özel anlarıma eşlik eden yarenim, dostum, arkadaşım, sırdaşım"
SEVİ GÖZAY UĞURLU - Çanakkale'de yaşayan tespih ustası Furkan Odabaşı, "dua taneleri"ni sabır ve maneviyatla işliyor.
Aslen Ordulu olan, İstanbul'da doğup büyüyen 28 yaşındaki Odabaşı, Kapalıçarşı'da ticaretle uğraşan babasının dükkanına küçük yaşlarda gittiğinde tespihçilikle tanıştı. Komşu dükkanlarda atölyesi bulunan ustalardan etkilenen Odabaşı, ilk tespihini zeytin çekirdeklerinden yaptı.
Büyüdükçe tespih sanatına ilgisi artan Odabaşı, Çanakkale'ye taşındıktan sonra uzun zamandır uğraştığı antika alışverişine yoğunlaştı, ustalara yaptırdığı tespihleri mezatlarda sattı.
Aynalı Çarşı'da atölyesi bulunan tespih sanatçısı Samet Uzuner'le yolları kesişen Odabaşı, tespih yapımının inceliklerini ondan öğrendi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatları Sanatçısı olan Odabaşı, kurduğu atölyede mesleğini sürdürüyor.
Neyzen de olan tespih ustası Odabaşı, tespih, plak ve neylerin de yer aldığı atölyesini sokak kedisi "Pırtık" ve kanarya "Yavuz" ile paylaşıyor, misafirlerini ağırlıyor.
- "Beni eski bir terzi gibi de düşünebilirsiniz"
Sanatının inceliklerini AA muhabirine anlatan Furkan Odabaşı, tespihin birçok anlamı bünyesinde barındırdığına inandığını söyledi.
"Tespih, en derininde Allahutaala'yı anmak için bir araçtır, aynı zamanda bir aksesuardır. İşin içine koleksiyon girdiğinde yatırım aracına dönüşüyor. Bir ustanın gözünden bakarsak gözünün nurudur." diyen Odabaşı, ustasının tespihlere "ruhundan parçalar üflediğini" dile getirdi.
Ustası için tespihin, evlatları gibi olduğunu kaydeden Odabaşı, "Beslediğim kanaryam nasılsa, tespihin her tanesi de öyle. Hatıralar biriktirdiğim, 33 boncuğu olan bir aksesuar. Benim özel anlarıma eşlik eden yarenim, dostum, arkadaşım, sırdaşım. Birçok şey, tek bir şey değil." ifadesini kullandı.
Odabaşı, geleneksel el sanatlarından olan tespihin klasik versiyonuyla ilgilendiğini, Osmanlı'dan bugüne gelen sanatı klasik üslupla geleceğe taşımaya çalıştığını belirtti.
Sipariş üzerine çalıştığını dile getiren Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birisi benden bir tespih istiyor. Ben ona çeşitli materyaller sunuyorum ya da kendisi bana materyalini gönderiyor. Kişi ile tanıştıktan sonra onun ölçülerini keşfediyorum. Beni eski bir terzi gibi de düşünebilirsiniz. Eskiden terziye gittiğinizde sizinle tanışır, ölçülerinizi alır, bir kumaş seçtirir, onun üzerine bir kıyafet tasarlar. Ben de aslında günümüzde onu yaşatmaya devam ediyorum. Tespih, çok kişisel bir eşya ve aynı insanlar gibi biricik. Bir keresinde baba, oğul, torun için ayrı ayrı tespih yaptım. Ailenin mirası taşıması ve devam ettirmesi bende özel bir iz bıraktı."
Odabaşı, tespih yapımında kullandığı ham maddelerin kaliteli ve nadir olduğunu anlattı.
Bunların ağaç türlerinden fosillere, kabuklardan diş gruplarına kadar çok geniş yelpazeden oluştuğuna değinen Odabaşı, nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerden elde edilen ham maddeleri işlemediğini söyledi.
Tespih yapımının minimum 3 gün sürdüğünü, materyale göre sürenin değiştiğini anlatan Odabaşı, tespih sanatını merak eden herkese yardımcı olmaya çalıştığını ve çırak yetiştirdiğini ifade etti.
Kaynak:
Bu haber toplam 47 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.