Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Rize'de "Sabah Namazında Dualarda Buluşuyoruz" programına katıldı:
"Ey Müslümanlar; bir olalım, beraber olalım, birlik olalım. İslam'ın mefkuresi etrafında, ilkeleri etrafında dünya Müslümanları toplanalım. Zulme karşı beraber olalım, küfre karşı birlikte olalım"- "Gazze bizim kalbimiz, Filistin bizim kalbimiz, Kudüs bizim kalbimiz. Eğer kalbimize bir zarar gelirse yaşamamız mümkün olur mu? Onun için, 'Orası bizim sınırlarımız içerisinde değildir, bizi İlgilendirmez.' demek bir ihanettir"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Ey Müslümanlar; bir olalım, beraber olalım, birlik olalım. İslam'ın mefkuresi etrafında, ilkeleri etrafında dünya Müslümanları toplanalım. Zulme karşı beraber olalım, küfre karşı birlikte olalım." dedi.
Rize'de Ziraat Camisi'nde Filistin ve Gazze için düzenlenen "Sabah Namazında Dualarda Buluşuyoruz" programına katılan Erbaş, sabah namazı kıldırdı.
Erbaş, Müslümanların İslam'ı anlatmak için on binlerce kilometre uzaklara gittiğini, Allah'ın nurunu yeryüzünde yaymanın mücadelesini verdiklerini belirterek, "Zalimler hep olmuş bugün olduğu gibi. Filistin'de, Gazze'de zalimlerin temsilcisi, çoluk çocuk demeden, masum insan, gün yüzü görmemiş bebekleri dahi katletmekten çekinmeyen zalim İsrail bugün ne yapıyorsa, geçmiş asırlarda nice zalimler gelmiş hep Allah'ın nurunu söndürmeye çalışmışlar ama onlar istemeseler de Allah nurunu tamamlamış ve tamamlamaya devam edecek." diye onuştu.
Zulümlerin yaşandığı dönemlerde Allah'ın zalimlerin karşısına kendisine inanan, Allah yolunda mücadele eden kullarını gönderdiğini anlatan Erbaş, "Tıpkı peygamber efendimizin vefatından beş sene sonra 637 yılında Kudüs'ü adeta kaosun, savaşın, huzursuzluğun yurdu haline getirmiş olan zalimlerden kurtaran Hazreti Ömer gibi. Hazreti Ömer, Kudüs'ü barışın yurdu haline getirdi. Romalılar, onların zulümlerine son veren İslam'dır. Hazreti Ömer, eliyle ve İslam askerleri eliyle 450 sene Kudüs barışın yurdu olarak devam etti." ifadelerini kullandı.
Erbaş, Selahaddin Eyyubi'nin 1187'de Kudüs'ü yeniden zalimlerin elinden kurtardığını, Osmanlı'nın dağılması, Müslümanların darmadağın olmasından sonra Kudüs'ün tekrar barış şehri olmaktan çıkarıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"1948 yılında, bugün bu terör faaliyetlerini işleyen İsrail kurduruldu. Kimler tarafından? Haçlılar tarafından. Haçlılar İslam'ın en büyük düşmanı. Bugün İsrail'e terör faaliyetleri yaptıranlar siyonistler. Siyonizmin kurucusu Haçlılar. Önce siyonist Hristiyanlığı kurdular. Yani bugün siyonist Hristiyanlık, siyonist Yahudilikten daha az tehlikeli değil. Sadece bizim için değil, dünyayı adeta savaşa, gözyaşına, kan ve gözyaşının sürekli artmasına sebep olanlar, işte gözümüzün önünde, dünyanın gözü önünde Kudüs'te işlenen cinayetler."
- "Bizim bir olduğumuz asırlarda her zaman huzur ve barış içerisinde yaşanmıştır"
"Küfür İslam karşısında nasıl birleşiyorsa, Müslümanların da tek ümmet olarak küfür karşısında birleşmesi lazım" ifadesini kullanan Erbaş, şu değerlendirmede bulundu:
"Rabb'imiz ne buyuruyor, 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız, ayrılıp bölünmeyiniz, tefrikaya düşmeyiniz.' Bundan 100 sene önce Mehmet Akif Ersoy, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Müslümanların birleşmesi, küfre karşı, zalimlere karşı birleşmesi için 'Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' mısralarını hangi amaçla kurduysa, bugün de biz aynı şeyi söylüyoruz. Ey Müslümanlar; bir olalım, beraber olalım, birlik olalım. İslam'ın mefkuresi etrafında, ilkeleri etrafında dünya Müslümanları toplanalım. Zulme karşı beraber olalım, küfre karşı birlikte olalım."
Erbaş, Kur'an ve İslam ilkeleri etrafında toplanma çağrısında bulunarak, "Bizim bir olduğumuz asırlarda her zaman huzur ve barış içerisinde yaşanmıştır. Bizler tefrikaya düştüğümüz zaman dünya kaosa, savaşlara sürüklenmiştir. Bu yüzden aziz kardeşlerim, gençlerimize, çocuklarımıza birliğimizin, beraberliğimizin ne kadar önemli olduğunu anlatmamız lazım. Okullarımızda her yerde birliğimizin daim olması için elimizden gelen gayreti göstermemiz lazım. Biz dağıldığımızda zalimler hemen üzerimize saldırıyorlar. Osmanlı Devleti'mizin zayıfladığı sıralarda bütün zalimler nasıl üzerimize saldırdıysa, bugün de azıcık sendelediğimiz de bütün zalimlerin nasıl üzerimize saldırdığını hep birlikte görüyoruz." dedi.
Terör örgütlerinin en büyük silah sağlayıcılarının Haçlılar olduğunu belirten Erbaş, şöyle devam etti:
"Bizim mücadele ettiğimiz, Mehmetçiğimizi şehit eden terör örgütlerine binlerce tır silah gönderiyorlar. Kim veriyor bu silahları onlara? Bugün İsrail'e Filistinli bebekleri öldürsün diye o bombaları kim veriyorsa, bizim askerlerimizi şehit eden terör örgütüne ve terör örgütlerine de aynı mihraklar o silahları veriyor. Bunun için uyanık olmamız lazım, birlik olmamız lazım. Küçücük konulardan dolayı milletimizi eğer tefrikaya düşürürlerse, aramıza fitne tohumları ekip bizi birbirimize düşürürlerse o zaman biz gücümüzü kaybederiz. Cenabıhak, Kur'an-ı Kerim'de buna işaret ediyor, 'Siz eğer birbirinizle uğraşırsanız o zaman gücünüzü kaybedersiniz, devletiniz elden gider.' diyor. Rabb'imiz uyarıyor bizi bunun için."
- "Zalim, Müslüman bile olsa biz ona karşı çıkarız"
Erbaş, Gazze'nin İslam'ın en önemli merkezlerinden olduğunun altını çizerek, "Gazze bizim kalbimiz, Filistin bizim kalbimiz, Kudüs bizim kalbimiz. Eğer kalbimize bir zarar gelirse yaşamamız mümkün olur mu? Onun için 'Orası bizim sınırlarımız içerisinde değildir, bizi ilgilendirmez.' demek bir ihanettir. Bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım." diye konuştu.
Filistin için herkesin mücadele etmesini isteyen Erbaş, şunları kaydetti:
"Bugün ne yapabilirsek onu yapalım. Filistin'deki insanlar açlıktan ölüyor. Hiç olmazsa yardımlarımızı gönderelim, zekatlarımızı gönderelim, sadakalarımızı gönderelim. Elimizle bugün bunu yapabiliyor muyuz? Daha ilerisini yapmamız gerekiyorsa daha ilerisini de yaparız. Şehitlik bizim için en büyük mertebe. Bizim annelerimiz çocuklarını askere uğurlarken, 'Ya şehit ya da gazi olabilirsin.' sıcaklığıyla gönderiyor. Biz çocuklarımızı o cesaretle yetiştiriyoruz. Böyle de yetiştirmeye devam edeceğiz. Şehitlik bizim için en büyük peygamberlikten sonraki mertebe. Onun için de hazırız ve dilimizle söylemeye devam edeceğiz, kalbimizde kötülüğe karşı durmaya devam edeceğiz. İnşallah dualarımızla da mazlumların yanında olacağız."
Erbaş, mazlumun da zalimin de inancına bakılmaması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:
"Zalim, Müslüman bile olsa biz ona karşı çıkarız. Mazlum, gayrimüslim olsa dahi mazlumun yanında yer almamız lazım. Bizim inancımız bunu gerektiriyor. Zalim Müslüman, mazlum gayrimüslim olsa bizim mazlumun yanında yer almamamız lazım. İnancına bakmayacağız, ırkına bakmayacağız, rengine bakmayacağız. Yoksa İslam'ın adaleti nasıl gerçekleşecek? Tarihe bakın, tarih bunun örnekleri ile doludur. Bizim yükseldiğimiz, yüceldiğimiz asırda adaletle yücelmişizdir. Mazlumun yanında yer almakla yücelmişizdir."
Erbaş, konuşmasının ardından dua etti.
Kaynak:
Bu haber toplam 85 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.