Dışişleri Bakanı Fidan, İstanbul'da medya kuruluşlarının temsilcileriyle buluştu: (2)
"Amerika'nın gücünü kullanarak, arkasına saklanarak (Suriye'de) kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri (Fransa) açıkçası dikkate almıyoruz"- "Defaatle söyledik. Böyle bir tehditle (PKK/YPG) yaşama şansımız yok. (Adımı) Ya başkası atacak ya biz atacağız"
İSTANBUL/ Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Amerika'nın gücünü kullanarak, arkasına saklanarak (Suriye'de) kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri (Fransa) açıkçası dikkate almıyoruz." dedi.
Fidan, Türkiye'de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul'da bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi.
Türk savunma sanayisinin Türk dış politikasının önemli bir aracı haline geldiğini belirten Fidan, "Uluslararası kamuoyunun da övgüsüne mazhar olan milli ve yerli teknolojilerimiz sadece ülkemizin güvenliğine değil, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO'yu daha güçlü kılmaktayız. Ülkemiz ittifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesi ile çok önemli bir konuma erişmiştir. 2025'te NATO Dışişleri Bakanlığı gayri resmi toplantısına, 2025'ten sonraki NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olmamız ittifaka verdiğimiz önemin bir göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.
ABD ile ilişkilere de vurgu yapan Fidan, ikili ilişkilerdeki bazı mevcut görüş ayrılıklarına rağmen geçen yıl da "nispeten olumlu bir seyir yakaladıklarını" belirtti.
Fidan, Türkiye ve ABD'nin gerek bölgesel gerek küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu dile getirerek, "Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir işbirliği zemini bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan yönetimiyle bu çerçevede yapıcı ve açık diyalog sürdüreceğiz. Sayın Trump'ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi, Sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
Çin ile ilişkilere dikkati çeken Fidan, 2024'te Çin ile üst düzey ziyaretlerle işbirliğine güçlü ivme kazandırdıklarını ifade etti.
- AB ile ilişkiler
Fidan, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin canlandırılmasına da önem atfettiklerini belirterek, "AB ülkeleri ile ikili düzlemde gerçekten iyi işleyen bir ilişki trafiğimiz var. Fakat Avrupa Birliği kurumlarıyla bu ilişki trafiği aynı şekilde gitmemekte. Geçen sene bu alanda da bir takım mesafeler kat ettik." ifadelerini kullandı.
AB üyeliği konusunun altını çizen Fidan, "Avrupa Birliği üyelik konusunda biliyorsunuz yaklaşık 10 yıl önce çok farklı bir noktaya gelmiştir. Siyasi olarak o konuda bir görüş değişikliği gözlemlemiyoruz. Rasyonel bir şekilde üyeliğin olmadığı, işletilemediği bir noktada aramızdaki diğer açık kalan noktalarda ilişkileri nasıl ileri götürebiliriz?" şeklinde konuştu.
- "Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde üye ülkelerin büyükelçiler düzeyinde daimi temsilcileri olacak"
2024 yılının Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Türk Dünyası ile ilişkileri daha kurumsallaştırma ve ileriye götürme yolunda attıkları adımlara sahne olduğunu kaydeden Fidan, AGİT, NATO ve diğer BM organizasyonlarında olduğu gibi artık Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde de üye ülkelerin büyükelçiler düzeyinde daimi temsilcileri olacağını söyledi.
Karabağ'da işgalin sona ermesiyle bölgede kalıcı barış, istikrar ve refah için tarihi bir fırsat penceresinin açıldığını bu süreçte Azerbaycan ile omuz omuza hareket ettiklerini aktaran Fidan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, verdiği olumlu mesajları önemsediklerini belirtti.
- Türkiye'nin PKK/YPG konusundaki duruşu belli
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, ABD'nin PKK/YPG'ye ilişkin söylemleri ve bu konudaki politika ile açıklamalarına yönelik Türkiye'nin cevabının belli olduğunu dile getirdi.
Terör örgütü PKK/YPG ile bu sürecin şu anki ABD yönetiminden önce başlatıldığını ve bundan kazasız belasız bir sonraki yönetime devredilmeye çalışıldığını kaydeden Fidan, "Müttefiklik ruhunu öldürdüğünü söyledik, her türlü dayanışma ruhuna aykırı olduğunu defaatle ifade ettik. Bu konudaki kendi milli menfaatlerimizi ve milli güvenlik çıkarlarımızı önceleyici adımları atmaktan geri durmayacağımızı zaten biliyorlar. Açıkçası Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman kendilerini hedef almadığımız sürece terörle mücadele konusunda bir sıkıntımız olmadı bugüne kadar. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum." diye konuştu.
Fidan, DEAŞ'li mahkumların şartlarının devam ettirilmesi için alternatif tedbirler olduğuna işaret ederek, bu meselelerin artık yeni yönetimin konusu olacağını, eski yönetimin bu konuda çok fazla söz sahibi olmadığını belirtti.
- "Amerika'nın arkasına saklanarak söz söyleyen ülkeleri dikkate almıyoruz"
ABD ve Fransa'nın PKK/YPG'ye dair yaklaşımlarına ilişkin Fidan, terörle mücadele, Suriye'nin milli birliği ve bütünlüğü konusunda Türkiye'nin duruşunun net olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeyle ilgili geliştirdikleri politikaların ne kendilerine ne de bölgeye açıkçası katkı yaptığını düşünmüyorum. Amerika'nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip, operasyon ve askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika'nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri, açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuyoruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa'nın yapacağı bir şey varsa, anayasayla kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip, kendi hapishanesine koyup, kendi mahkemesinde yargılamasıdır. YPG'ye, hapishane hizmetleri verdirip, daha sonra 'ben onu destekleyeceğim' demesi değildir. O zaman kendi tutuklularımı alayım, bütün PKK'lıları Fransa'da bir adaya veya Fransa'da herhangi bir ile koyayım. Orada da başka bir unsuru toplayayım, onları orada getirmeden muhafaza edeyim. Böyle bir dünya olabilir mi? Dünya bunu anlamak zorunda. Sen, kendi DEAŞ tutuklularını kabul etmiyorsun. Onu hapiste tutan başka bir örgütü de desteklemeyi başka bir politikayla ifade ediyorsun. Bunun gerçeklerle, ciddiyetle alakası yok."
- Suriye'deki yeni yönetimin PKK/YPG'nin işgali ve terörüne karşı ajandası mevcut
PKK/YPG'ye verilen ültimatoma ve olası zaman çizelgesine ilişkin Fidan, 8 Aralık'tan itibaren Türkiye'nin politikasında yeni bir perspektif oluştuğuna işaret ederek, Şam'da artık halkın sahiplendiği, Suriye'nin tamamını kucaklayan, halkın çektiği sıkıntılara ve zulme son verecek bir yönetimin olacağını söyledi.
Fidan, bu yönetimin, milli bütünlüğü, birliği, beraberliği, siyasal ve toprak bütünlüğünü sağlama yolunda atacağı adımlarda, PKK/YPG'nin bölgede oluşturduğu işgali ve terörü sona erdirecek bir ajandası olduğunu, bunu hayata geçirmeleri için kendilerine fırsat verilmesi gerektiğini belirtti.
Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin soruya şu şekilde yanıt verdi:
"Yeni gerçeklik dışında biz de oradaki varlığımızın modalitesini tabii ki yeniden gözden geçirmek, düşünmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye, Suriye ile olan ilişkilerinin çerçevesini, tabiatını ve içeriğini yeniden gözden geçiriyor. Suriye'de sadece muhaliflerin kontrolü altında yaşayan bölgelerdeki 5 milyon yaklaşık Suriyeli kardeşimizin hayatı idame etmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi, güvenliğini sağlıyorduk, onun dışında temel hizmetlerinin sağlanmasına katkıda bulunuyorduk. Şimdi bu Suriye'nin tamamı için bir sorumluluk haline geldi. Sadece bizim değil, o bölge devletleri için. Bu konuda ortaklaşa ne türden adımlar atabiliriz onun toplantıları yapılıyor. Gerçekten çok yeni bir süreçteyiz daha bir ay oldu. Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek, her şey yolunda giderse."
- "PKK/YPG'ye karşı ya başkası ya Türkiye adım atacak"
Suriye'deki yeni yönetimin ya da Türkiye'nin terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik olası adımlara ilişkin de Fidan, "Bunu defaatle söyledik. Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya başkası atacak ya biz atacağız." dedi.
Fidan, PKK/YPG'nin farklı aktörle ilişkilerine ve silah bırakmama ihtimallerine ilişkin şöyle konuştu:
"Örgütün malumunuz birçok ülkeyle ve istihbarat servisiyle operasyonel ilişkisi var. Birçok ülkenin askeri yapısıyla ilişkileri var. Bu kadar sızılmış, manipüle edilmiş bir örgütün kendi liderliğinden gelecek talimatla ilgili ne derece güçlü refleksi olabilir, tabii o başka bir sorun alanı. Biz bu konuyu geçmişte de açıkçası tecrübe ettik. Geçmişte de bu yönde örgüt liderliği talimat verdi, 'silahları bırakın ve çıkın' diye. Bu yönde bir çıkış başladı ama daha sonra Suriye meselesi bahane edilerek, bunu durdurdular. Başka bir mecraya girdiler."
Yaklaşık 10-11 yıl sonra yine aynı senaryoyla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Fidan, örgütün böyle bir çağrıyı dinleyip dinlemeyeceğinin kendi tercihi olduğunu ifade etti.
Fidan, Türkiye'nin devlet ve siyaset olarak hesabının ve kitabının bu türden varsayımsal konular üzerinden değil, rasyonel ve gerçekçi hesaplamalar üzerinden olması gerektiğini belirtti.
- "Tehdit ya kendini düşmanlıktan çıkaracak ya da başka boyuta evrilip ortadan kaybolacak"
Törer örgütü PKK/YPG'ye ilişkin tehdit analizini profesyonel şekilde yaptıklarını aktaran Fidan, şunları kaydetti:
"Bu tehdit analizini yaptıktan sonra tehdidi ortadan kaldırmak için ne türden diplomatik, askeri ve istihbarat araçlara ihtiyaç var, bunları tespit edip, yolumuza devam ediyoruz. Bunu yaparken uluslararası hukuka azami riayet ediyoruz. Müttefiklik hukukumuzda hiçbir şekilde halel getirmiyoruz. Sınırımızın öbür yanındaki ülkelerin toprağında bir gözümüz yok. Amacımız bizim düşmanımız olan bir tehdidi ortadan kaldırmak. Tehdit ya kendini bize düşman etmekten çıkartacak ve biz bunu doğrulayabileceğiz. Ya başka boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz."
Fidan, zaman zaman PKK/YPG'nin "Kürtlerle aynileştirildiğini" ve bu türden kelimelerin Batı'da kullanılmasının kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak, "Nasıl ki 'DEAŞ' dendiği zaman 'Arap' denmiyor, DEAŞ'e karşı mücadeleyi Araplara karşı mücadele olarak sınıflandırmıyorsak, PKK/YPG'ye karşı olan mücadeleyi de Kürtlere karşı mücadele diye kullanmak doğru bir terminoloji değil. Suriye'deki Kürtler, Irak'taki Kürtler aziz kardeşlerimizdir. Bunların terör örgütleriyle aynileştirilmesi ve Batı'da bu dilin kullanması, biz YPG'ye karşı mücadele ettiğimiz zaman 'Kürtlerle savaşıyor' denmesi yanlış ve maksatlı bir çarpıtma." diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın AB, ABD ve herkes tarafından terör örgütü olarak listelendiğinin altını çizen Fidan, "Amerika, bu örgütün liderlerinin başına para koymuştur ama bu örgüt liderlerinin yönettiği başka bir alt şirketi, örgütü 100 bin tane kelime oyunuyla bunun dışındaymış gibi gösterip, başka bir şekilde hareket etmesi de tabii başka." ifadelerini kullandı.
Fidan, bunun ABD'nin yaptığı ne ilk ne de son tutarsızlık olduğunu kaydederek, ABD'nin bu tutarsızlıkları bölgede herkesin gözünün içine baka baka yapabildiğini, "güçlüyüm, yaparım" tavrını ortaya koyduğunu söyledi.
Bakan Fidan, bunun dünya için ahlaki değerler açısından iyi bir örnek olmadığını dile getirdi.
- "DEAŞ için PKK/YPG kullanılırken Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit umursanmıyor"
Fidan, Fransa ile uzun yıllardır hapishanelerdeki Fransız asıllı DEAŞ mensuplarının akıbetiyle ilgili görüştüklerini aktararak, Fransa'dan alınan cevapların hep aynı olduğunu dile getirdi.
Bakan Fidan, Fransa gibi bazı devletlerin kendi topraklarına ve hapishanelerine DEAŞ tutuklularını getirmek istemediğini kaydederek, "Bunu yaparken bizim milli güvenliğimizi tehdit etmeyi umursamıyorlar. Biz bu çarpıklığı ortaya koymaya çalışıyoruz ve daha anlayışlı bir politika koyuyoruz. Tamam, sen bu vatandaşını kendi toprağında görmek isteyebilirsin ama hem senin amacına hizmet edecek hem benim tehdidimi ortadan kaldıracak çözümler de mevcut. Burada buluşalım bizim teklifimiz bu." diye konuştu.
Türkiye'yi hassaslaştıran noktanın her zaman bu ülkelerin kendi taleplerini ortaya koyup, Türkiye'nin endişeleriyle ilgili hiçbir somut adım atmamaları olduğu vurgulayan Fidan, "Biz atmalarını da beklemiyoruz. Kendi endişelerimizle ilgili somut adımlarımızı kendimiz atıyoruz. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın bu konuda meşhur bir sözü var, 'Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek' diye. Türkçemizden gelen güzel bir deyim." ifadelerine yer verdi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 33 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.