DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, gündemi değerlendirdi:
"Batılı siyasetçiler ve devleti yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla, havucuyla baskı altındalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlı bile değil. Onlara göre öldürülenler sadece birer zayiat"- "Hükümet, diplomatik adımların yanı sıra İsrail'e yönelik ekonomik yaptırımlara da öncelik vermelidir"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Batılı siyasetçiler ve devleti yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla, havucuyla baskı altındalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlı bile değil. Onlara göre öldürülenler sadece birer zayiat." dedi.
Babacan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına değindi.
Bu vahşetin sadece Gazze ile sınırlı olmadığını dile getiren Babacan, İsrail'in hapishanelerine doldurduğu Filistinlilere işkence ettiğini, coplarla, tazyikli sularla ve plastik mermilerle işkence yaptığını vurguladı.
Gazze'nin bir açık hava hapishanesine çevrildiğine işaret eden Babacan, "Gazze'de İsrail'in dur durak bilmeyen katliamı devam ediyor. 7 Ekim'den bu yana devam eden saldırılarda can kaybı 16 bini aşmış durumda. Yaralanan insan sayısı 40 binin üzerinde. Gazze'de yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Bu sayıları 340 milyonluk ABD nüfusu ile karşılaştırıp bir orantılayalım: Öyle bir savaş düşünün ki ABD'de 2 milyon 400 bin sivil insan ölmüş olsun, 6 milyon sivil yaralanmış olsun. Kıyasladığımızda ne kadar büyük bir katliam olduğunu daha açık görebiliyoruz." diye konuştu.
Gazze'de 281 sağlık çalışanının ve 73 basın mensubunun öldürüldüğünü; Gazze nüfusunun yüzde 80'inin evsiz durumda olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:
"Biz konuşacağız, konuşmak zorundayız. Çünkü Gazze'dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderiler yasaklanıyor. İnsanlar, Gazze ile ilgili paylaşımları yüzünden işlerinden oluyorlar. Bunlar, Avrupa'da, Amerika'da yaşanıyor. Avrupa'da sokağa çıkan binlerce insan Gazze için ses yükseltmeye çalışsa da asli görevi insanı yaşatmak olan devletler sessiz. Sessizliği bırakın, birçok kurum ve kurul, kendini İsrail hükümetinin yaptıklarını meşrulaştırmaya adamış durumda. Devlet binalarında, muhalif partilerin bürolarında, derneklerde sarkıtılan İsrail bayraklarını görüyoruz. Özellikle Batılı siyasetçiler ve devleti yönetenler, İsrail lobisinin korkusuyla, havucuyla baskı altındalar. Onlara göre Gazzeliler, yasları tutulmaya değer canlı bile değil. Onlara göre öldürülenler sadece birer zayiat."
Filistin'de öldürülen bazı çocukların isimlerini paylaşan Babacan, öldürülenlerin isimlerinin yer aldığı sayfaları basın mensuplarına gösterdi.
Babacan, sadece 7 Ekim ve 26 Ekim arasındaki 20 günde Gazze'de öldürülen insanların isimlerinin yar aldığı listenin 165 sayfa tuttuğunu, şimdiye kadar öldürülenlerin isimlerinin eklenmesi durumunda bu listenin 500 sayfayı bulacağını dile getirdi.
Her geçen gün büyüyen bu insanlık krizini, uluslararası toplumun derhal bir çözüme ulaştırmak zorunda olduğunun altını çizen Babacan, "Öncelikle İsrail hükümetinin ve ordusunun içinde bulundukları cinnet haline son verilmelidir. İsrail'in dinmek bilmeyen bu intikam körlüğüne 'dur' denilmelidir. Saldırılara 5 gün ara vermekle sorun çözülmez. Dertleri, esirleri alıp sonra tekrar bombalamaya devam etmek. İsrail'in güvenliğini böyle sağlayamazsınız. Mazlumlara zulüm edip kendiniz huzur ve güvenlik içinde yaşayamazsınız. Bunu anlayın, 70 yıldır olmadı, 700 yıl geçse de olmayacak. Aksine her geçen gün İsrail hükümeti ve ordusunun insanlık suçları ve savaş suçları daha da kabarmaktadır. Bu suçların failleri er ya da geç uluslararası yargı önünde hesap verecektir." değerlendirmesinde bulundu.
- "İşgal bitmeden güvenlik sağlanamaz"
Bebek katili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesinin, dünyadaki tüm Yahudileri asırlarca sürecek bir utanca maruz bıraktığını dile getiren Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD ve birçok Avrupa ülkesi, anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kiliseleri bombalamanın, sivil altyapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini idrak etmelidir. Pek çok Batı ülkesi, şu ana kadar ortak oldukları suçun ve utancın daha fazla taşınamaz olduğunu görmelidir. Bu ülkeler, İsrail'i gözü kapalı desteklemenin, cesaretlendirmenin, askeri ve mali yardımlara devam etmenin, vahşeti artırma dışında bir sonucunun olmadığını anlamalıdır. Batı ülkeleri şunu anlamalıdır; Filistin halkına karşı onlarca yıldır sürdürülen tecrit, baskı ve zulüm devam ettiği sürece, yerleşkelerin inşası devam ettiği sürece, ilahi dinlerin kutsal mekanları her gün taciz edildiği sürece, İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barış sağlanamaz. Dertleri İsrail'in güvenliği ise zulüm bitmeden, işgal bitmeden, taciz bitmeden güvenlik sağlanmaz, sağlanamaz."
Babacan, İslam ülkelerinin, aralarındaki ihtilafları derhal bir kenara bırakarak İsrail'e karşı diplomatik, siyasi, hukuki ve ekonomik adımları atmada tek vücut olarak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
"Türkiye de hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorunda" diyen Babacan, iktidarın "Gazze'de yaşanan dramı bir iç politika malzemesi haline getirmemesi gerektiğini" belirtti.
Babacan, "Önceliğimiz, kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır. Gereken diplomatik adımlar bir an önce atılmalıdır. Hükümet diplomatik adımların yanı sıra İsrail'e yönelik ekonomik yaptırımlara da öncelik vermelidir." ifadesini kullandı.
Osman Kavala ile ilgili bir soruya ise Babacan, "Osman Kavala meselesi tamamen bir inat meselesidir. Kavala ve benzer durumda olan birçok insanın, bırakın tutuklu yargılanmayı, yargılanmalarını dahi gerektirecek somut sebepler yok." yanıtını verdi.
Kaynak:
Bu haber toplam 98 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.