Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda "Türkiye Yüzyılı Anayasası-Sivil Anayasa, Güçlü Türkiye" sempozyumu yapıldı
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel:- "Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Yüzyılı'na, toplumsal uzlaşının sağlandığı ve demokratik usullerle hazırlanmış sivil bir anayasayla girmelidir"- "Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni bir anayasa yapma kudretine sahiptir. Cumhuriyet'in ikinci asrına yakışır, kapsayıcı demokrat ve sivil bir anayasa yapmak Meclisimizin görevi ve bu millete olan borcudur"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, "Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Yüzyılı'na, toplumsal uzlaşının sağlandığı ve demokratik usullerle hazırlanmış sivil bir anayasayla girmelidir." dedi.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda "Türkiye Yüzyılı Anayasası-Sivil Anayasa, Güçlü Türkiye" sempozyumu gerçekleştirildi.
Sempozyumun başkanlığını Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Yavuz Atar yaptı.
Yüksel, buradaki konuşmasında, ülkede yapılan her anayasanın kendi dönemine özgü bir hikayesi olduğunu, 27 Mayıs 1960'tan itibaren anayasaların darbe yönetimleri tarafından şekillendirilerek yürürlüğe girdiğini söyledi.
Askeri vesayetten arınmış sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyacın uzun zamandır dile getirildiğini anlatan Yüksel, yapılan kamuoyu araştırmalarının ise yeni bir anayasaya ihtiyacı gösterdiğini kaydetti.
Yüksel, şöyle devam etti:
"1982 Anayasası'nda kapsamlı değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklere rağmen toplumdaki ve siyasetteki istek ve talepler devam ediyor. Bunun başlıca sebebi anayasayı 12 Eylül rejiminin gölgesinden kurtarmak ve askeri vesayetten arındırılmış demokratik ve sivil bir anayasaya olan ihtiyaç. 1982 Anayasası oldukça fazla değişikliğe uğramasına rağmen vesayetçi ruhunu hala korumakta. 12 Eylül darbesi neticesinde askeri iklimin gölgesinde yapılmış bir anayasa ve bu durum dahi yeni anayasaya olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Dolayısıyla katılımcı, özgürlükçü, demokratik, kapsayıcı ve sivil bir anayasayı yapma zamanının geldiğini vurgulamak istiyorum. 1982 Anayasası'ndan önce yürürlükte olan anayasalarımız da ne yazık ki ya savaş ya da darbe gibi olağanüstü hallerde ortaya çıkan anayasalardır. Anayasalar yeterince tartışılmadan ve demokratik bir müzakere ortamı olmaksızın hazırlanmıştır. Milletimiz, silahların gölgesinde ve demokratik bir ortam olmaksızın bu anayasaları kabul etmek zorunda bırakılmıştır. Bu anayasaların hazırlanmasında siyasi partilerin ve toplumsal kesimin katılmasına izin verilmemiştir."
Anayasaların meşruluğunu, demokratikliğini ve toplum tarafından benimsenmesini sağlayan hususun, içeriğinin özgürlükçü ve demokratik olmasının yanında hazırlanma yönteminin de katılımcı, uzlaşmacı ve demokratik olması olduğunu vurgulayan Yüksel, "Bu itibarla sivil anayasa, anayasanın hem muhtevasına hem de yöntemine ilişkin olmalıdır. Demokratik, özgürlükçü bir anayasanın hazırlanma yöntemi katılım ve müzakereye kapalı olmaması gerekiyor. Zira bu yöntem anayasanın toplumsal kabulünü zorlaştırmakta ve meşruiyetini sorgulanır kılmaktadır. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Yüzyılı'na toplumsal uzlaşının sağlandığı ve demokratik usullerle hazırlanmış sivil bir anayasayla girmelidir. Katılımcı bir yöntemle yürütülecek yeni anayasa yapım süreci paydaşların günlük siyasi tartışmaların ötesinde kalarak toplumsal ve siyasal sorunları meşru ve etkili bir platformda ortaya koymalarıyla mümkün olacaktır." ifadelerini kullandı.
Yüksel, 1982 Anayasası'nın demokrasi ile temel hak ve hürriyetler açısından bakıldığında yapılan reformların gerisinde kaldığını kaydederek, "Ülkemizin askeri darbenin ürünü olan bir anayasa ile Cumhuriyet'in yeni yüzyılında yoluna devam etmesi beklenemez. Yeni bir anayasaya olan ihtiyaca ilişkin siyasetteki ve toplumdaki ortak anlayış önemli bir fırsattır. Milletimiz de yine doğan bu imkanı en iyi şekilde değerlendirmek adına, toplumun tüm kesimlerini kapsayan titiz bir çalışma yürütülmesi gerekir ki bunun yapılacağı en iyi yer kuşkusuz ki milli iradenin tecelligahı olan Gazi Meclisimizdir." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın anahtarının yeni anayasa olacağını belirten yüksel, "Gazi Meclisimiz nasıl ki daha önce yapılamaz, değiştirilemez, hayal bile edilemez denilen düzenlemeleri hayata geçirdiyse, milletçe iftihar edeceğimiz sivil bir anayasayı da büyük bir uzlaşı içerisinde oluşturma iradesine ve yetkisine haizdir. Türkiye'ye yakışan, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, milletimizi geleceğe taşıyacak sivil ve meşruiyet tartışması olmayacak yeni bir anayasa inşallah bu yeni dönemde hazırlanacaktır." şeklinde konuştu.
Yüksel, Meclisi tarihi bir görev beklediğini, milletin sahipleneceği ve milletin katılımının olduğu sivil bir anayasanın zorunluluk olduğunu kaydederek, "Demokrasi ve Özgürlükler Ada'sında bütün siyasi partilere buradan seslenmek istiyorum. Bu şerefli vazifeyi gelin hep birlikte gerçekleştirelim ve bu ülkenin önünü gelin hep birlikte açalım." diye çağrıda bulundu.
- "Demokrat ve sivil bir anayasa yapmak Meclisimizin görevi ve bu millete olan borcudur"
Yeni anayasa konusunda Meclisin yeni bir anayasa yapıp yapmama hususunda yetkisi olup olmadığı yönünde teorik tartışmalarla yeni anayasanın baştan itibaren önünün kesilmek istendiğini söyleyen Yüksel, "Kurucu iktidar kavramına somut bir organ veya kurum olarak değil bir işlev ve yetki olarak bakılması gerekmektedir. Konuya bu anlayışla bakıldığında rahatça yasama organının, Meclisimizin yeni bir anayasa yapabileceği sonucuna ulaşabilmekteyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Yüksel, anayasanın bir toplum sözleşmesi olduğunu kaydederek, "Hukuk yoluyla, halkın siyasal birliğini tesis eden toplum sözleşmesi niteliğindeki anayasa, yine toplumun kendi iradesi doğrultusunda baştan ya da kısmi şekilde yapılandırılabilir. Zira anayasalar milletin sözünün pozitif hukukta vücut bulmuş halidir. Dolayısıyla bütün bu bilgiler ışığı altında söyleyebiliriz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni bir anayasa yapma kudretine sahiptir. Cumhuriyetin ikinci asrına yakışır, kapsayıcı demokrat ve sivil bir anayasa yapmak meclisimizin görevi ve bu millete olan borcudur." ifadelerini kullandı.
Son seçimlerde verilen oyların yüzde 95'inin mecliste temsil edildiğini, dolayısıyla meclisin ne denli bir temsil gücüne sahip olduğu ve yapacağı anayasanın da ne denli meşru olacağının ortada olduğunu belirten Yüksel, "Biz siyasilere düşen milletimizin bu isteğini yerine getirmek ve hakkını kendisine vermek olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
- "Anayasanın bir bütünlük arz etmesi açısından da bir an önce değişmesi çok önemli"
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1982 Anayasası'nda 19 kez 184 konulu alanda değişiklik yapıldığını söyledi.
Yapılan tüm değişikliklere rağmen halen eksiklikler olduğunu vurgulayan Beyazıt, "Bunun nedeni darbe anayasasıyla yapılmış ve o günkü bazı erklerin kendi değerleriyle yapılmış bir anayasadır. Onun için bu anayasanın bir bütünlük arz etmesi açısından da bir an önce değişmesi çok önemli." dedi.
Sempozyumun kapanış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Yavuz Atar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son yıllarda vesayet sisteminin ortadan kaldırıldığını söyledi.
Atar, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin geleceği için demokratik, hukukun üstünlüğünü bütün kurum ve kurallarıyla içeren insan hakları alanındaki yeni gelişmeleri de dikkate alarak, koruma mekanizmalarına yer veren, sosyal devletle ilgili varsa eksiklikler bunları da gideren bir anayasa gerçekten bu dönemde yapılabilir. Çünkü artık siyaset dışında yani halkın dışında bu anayasaya kimse müdahale edemez, engel olamaz. Böyle bir şansımız var."
Kaynak:
Bu haber toplam 153 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.