CUMHURİYET'İN 100. YILI - Cumhuriyet ile yaşıt olan Bitlisli çınarlar, zor şartlarda geçen yılları unutamıyor
Bitlis'te yaşayan Sabiha Demirkol:- "Giysi olmadığından koyunun yününü elbise olarak kullanıyorduk. Babam köyden Bitlis merkeze geldiğinde buzağının derisini çarık olarak ayağına giyiyordu"- 72 torunu olan Güli Güncü:- "Önceden yaylaya koyun sağmaya gidiyordum. Dağdan çalı kesip getiriyordum. Elimden geleni yapıyordum ancak şimdi yaşlıyım, kulaklarım duymuyor, hatırlamakta zorlanıyorum"
DOSYA HABER - ŞENER TOKTAŞ - Cumhuriyet'in ilan edildiği 1923'te dünyaya gelen Bitlisli Sabiha Demirkol, Guli Güncü ve Adil Arıcı, bir asra ulaşan ömürlerinde yaşadıkları zorlu günleri unutamıyor.
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı "Cumhuriyet'in Çınarları" temalı dosya haberinin sekizinci bölümünde Bitlis'te Cumhuriyet ile yaşıt Demirkol, Güncü ve Arıcı'nın hikayesi anlatıldı.
AA ekibi, Sabiha Demirkol'u il merkezinde, Güli Güncü'yü merkeze bağlı Dörtağaç köyünde, Adil Arıcı'yı da Hizan ilçesine bağlı Esenler köyü Otluca mezrasında görüntüledi.
- "Çok zorluk gördük"
İl merkezinde yaşayan, 9 çocuğu, 53 torunu, 123 torununun çocuğu, 11 de torununun torunu bulunan Sabiha Demirkol, 7 yaşında babasıyla çobanlık yapmaya başladığını söyledi.
Kardeşi olmadığı için babasıyla sürekli çalışmak zorunda kaldığını anlatan Demirkol, şöyle konuştu:
"O zaman giysi ve ayakkabı bulmak zordu. 15 yaşında babam beni evlendirdi. Giysi çok bulamadığımız için koyunun yününü elbise olarak kullanıyorduk. Babam köyden merkeze geldiğinde buzağının derisini çarık olarak ayağına giyiyordu. Yoksulluk ve fakirlik vardı. Çok zorluk gördük. Atatürk ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını hatırlayamıyorum. Zamanımızda televizyonumuz ve radyomuz da yoktu."
Merkeze bağlı Dörtağaç köyünde 95 yaşındaki eşiyle oğlunun yanında yaşayan Guli Güncü ise 14 çocuğundan 72 torununun olduğunu söyledi.
Geçmişte çok zorluk yaşadıklarını dile getiren Güncü, "Önceden yaylaya koyun sağmaya gidiyordum. Dağdan çalı kesip getiriyordum. Ektiğimiz tarlaları, buğdayları ve otları biçiyordum. Çobanlık ve ev işlerini yürütüyordum. Elimden geleni yapıyordum ancak şimdi yaşlıyım, kulaklarım duymuyor, hatırlamakta zorlanıyorum." dedi.
Otluca mezrasında yaşayan ve 4 çocuğundan 38 torunu, 22 de torununun torunu bulunan Adil Arıcı, Atatürk'ü ve İsmet İnönü'yü gördüğü anları unutamıyor.
Ankara'da askerlik yaptığını dile getiren Arıcı, "Hem Kemal Paşa'yı hem de İsmet İnönü'yü askerlik yaptığımda gördüm." ifadelerini kullandı.
Kayınpederinin bakımını üstlenen Zahide Arıcı da 3 yıl askerlik yapan kayınpederinin önceden kendilerine askerlik anlarını anlattığını söyledi.
Arıcı, "Bir komutanı kayınpederime 'keşke oğlum olsaydın.' demiş. Orada kalmasını ve kızıyla evlenmesini istemiş ancak kayınpederim bunu kabul etmeyerek dönmüş. Kayınpederim askerdeyken Atatürk ve İsmet İnönü'yü gördüğünü söylüyordu." diye konuştu.
Kaynak:
Bu haber toplam 117 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.