Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı
Sözcü İbrahim Kalın: (1)- "Libya'da önceliğimiz çatışmaların bir an önce durması, bir ateşkes olması"- "2019'da yapılan icraatlarla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın 16 Ocak'ta kamuoyuyla paylaşım toplantısı yapması planlanıyor"- "(ABD-İran gerginliği) Bizi
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Libya'da önceliğimiz çatışmaların bir an önce durması, bir ateşkes olması." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2020'nin ilk kabine toplantısındaki takdim konuşmasında 2019'un genel değerlendirmesini yaptığını ve 2020'ye ilişkin öngörülerini paylaştığını belirten Kalın, bu kapsamda Erdoğan'ın ilgili bakanlıklar ve kurumlara, direktifler ve talimatlarının olduğunu söyledi.
2020'nin zorluklarla başladığını, bölgede yaşanan bir takım siyasi krizlerin gündemin merkezine oturduğunu ifade eden Kalın, 2019'da da benzer krizlerle karşı karşıya kalındığını ancak hem güvenlik hem ekonomi hem de genel manada sosyal politikalar alanında alınan tedbirler sayesinde nispeten çevrede yaşanan büyük krizlere rağmen 2019'da çok önemli adımlar da atıldı dile getirdi.
Toplantıda, 2019 icraat programlarıyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın bir takdiminin olduğunu dile getiren Kalın, "2019 yılında yapılan icraatlarla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın 16 Ocak'ta kamuoyuyla paylaşım toplantısı yapması planlanıyor. Burada kendileri 2019 yılının başında hedef olarak koyduğumuz projeleri, faaliyetleri, bunların gerçekleşme oranlarını kamuoyuyla paylaşacaklar. Böylece 2019 yılı içinde ekonomide, ticarette, savunmada, ulaştırmada, sağlıkta, eğitimde ve diğer alanlarda atılan önemli adımları da vatandaşlarımızla paylaşma imkanları olacak." diye konuştu.
- ABD-İran gerilimi
İran-ABD geriliminin toplantının önemli gündem maddelerinden biri olduğunu aktaran Kalın, İranlı komutan Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle başlayan süreci yakından takip ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk saatlerden itibaren yoğun bir diplomasi trafiği başlattığını dile getiren Kalın, Almanya, Fransa, İngiltere, ABD, Katar'ın devlet ve hükümet başkanlarıyla yoğun görüşmeler yaptığını anımsattı.
Erdoğan'ın yarın Türkiye'ye gelecek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de bu konu dahil olmak üzere diğer gündem başlıklarını ele alacağını aktaran Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerilimin bölgenin tamamını etkilemesi kaçınılmaz görülüyor. Biz hadisenin meydana geldiği 3 Ocak'tan itibaren taraflara sükunet ve itidal tavsiyesinde bulunduk. Atılacak yeni provokatif adımlar, saldırılar bölgedeki gerginliği daha da artıracak, kırılganlıkları daha da derinleştirecektir ve bu savaşın kazananı olmayacaktır. Bölgemiz gerçekten savaşlardan, çatışmalardan, özellikle dış müdahalelerden, vekalet savaşlarından yoruldu. Artık bu çatışmaların sona ermesi gerekiyor ama maalesef şu anda tarafların, ABD'nin olsun, İran tarafının olsun pozisyonlarının giderek keskinleştiğini maalesef görüyoruz. Bunu minimize etmek için de itidal ve sükunet çağrımız devam edecek. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyla ilgili temas trafiğini yoğunlaştırarak devam edecekler."
- Suriye konusu
Toplantıda Suriye konusunun da görüşüldüğünü dile getiren İbrahim Kalın, orada da Cenevre ve Astana başlıkları altında yürütülen siyasi bir süreç olduğunu ifade etti.
Özellikle İdlib bölgesindeki kritik durumun masaya yatırıldığına işaret eden Kalın, bu konunun son günlerde tekrar dünya gündeminde olduğunu söyledi.
Rusya destekli rejim saldırılarının yoğun şekilde devam ettiğine dikkati çeken İbrahim Kalın, bunun Astana ve İstanbul mutabakatlarına aykırı bir uygulama olduğunu, İdlib mutabakatı ve İstanbul'da uzlaşılan mutabakatın ihlali anlamına geldiğini belirtti.
İbrahim Kalın, şöyle devam etti:
"Bu konuda biz rejime tekrar bu saldırıları derhal durdurması çağrısında bulunurken, aynı zamanda Rusya tarafına da özellikle rejimi durdurma noktasında gerekli adımları atması çağrısında bulunuyoruz. Çünkü orada açıkçası Rusya Federasyonu'nun hava desteği olmadan rejimin karada ilerleme sağlamasının mümkün olmadığı açık bir gerçek. Orada yaşanacak siyasi kriz, insani kriz, yeni bir mülteci dalgası bütün bölgeyi sıkıntıya sokacaktır. Ülkemize dönük olarak harekete geçmiş 10 binlerce İdlib'li Suriyeli zaten şu anda bizim için öncelikli gündem maddelerinden birisi. Biz, insani yardım ve muamele anlamında gerekli tedbirleri almış olmakla birlikte bu meselenin İdlib'in Türkiye'nin ötesine geçeceği de bir hakikat. Dolayısıyla İdlib meselesi de hem sahada takip ettiğimiz bir konu hem de yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin ile görüşeceği öncelikli konu başlıklarından biri olacak."
Güvenli bölgeye ilişkin çalışmaların sürdüğüne değinen Kalın, bu konuda ilgili bakanlıkların son durumu Kabine'ye sunduklarına dikkati çekti.
Özellikle Barış Pınarı Harekatı çerçevesinde güvenli hale getirilen Rasulayn ve Tel Abyad ile Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarıyla güvenli hale getirilen bölgelerde sükunetin hakim olduğunu ifade eden Kalın, buralara insanların yavaş yavaş dönmeye başladığını, daha önce 360 bin civarında Suriyeli'nin gönüllü olarak bu bölgelere döndüğünü hatırlattı.
İbrahim Kalın, "Ama burada özellikle PYD/YPG terör örgütünün faaliyetlerinin de devam ettiğini ve onların hamisi konumunda olan ABD'nin bu konuda daha fazla çaba göstermesi gerektiğini tekrar ifade etmek istiyorum. Aynı şekilde Rusya'nın kontrolünde olan Kamışlı, Haseke, Kobani ya da Aynularap gibi bölgelerde de Rus tarafının üzerine düşen bir takım sorumluluklar var, bunları da tekrar bu vesileyle hatırlatmak istiyoruz." diye konuştu.
Libya'da da son günlerde Sirte'de yaşanan hadiselerin, dün bir askeri okula yapılan saldırının Türkiye'nin çağrıları ve uyarılarının ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdiğini anlatan İbrahim Kalın, geçen yıl Nisan ayında imzalanan anlaşmayı ihlal eden Darbeci General (Halife) Hafter tarafının saldırılarının pervasız şekilde devam ettiğini söyledi.
Kalın, şunları kaydetti:
"Buna bir dur denilmezse Libya'da siyasi sürecin işletilmesi elbette mümkün olmayacak ve daha fazla kan dökülecektir. Burada özellikle Türkiye'nin Libya hükümetiyle yaptığı anlaşmaya itiraz edenler yahut eleştiri getirenlerin öncelikle saldırgan tarafın kim olduğunu, anlaşmaları kimin ihlal ettiğini, dün askeri okula saldırarak 40'a yakın gencecik askeri öğrenciyi kimin öldürdüğünü açık şekilde ortaya koymaları ve kınamaları gerekir."
Türkiye'nin oradaki çatışmaya denge getiren ve siyasi sürecin önünü açan hamleler yaptığını vurgulayan Kalın, şu değerlendirmede bulundu:
"Ama bazen içeriden, bazen dışarıdan buna yönelik bir takım eleştirilerin, itirazların geldiğini görüyoruz. 'Peki, çözüm nedir? BM şemsiyesi altında sürdürülen faaliyetler sahada nasıl gerçekleşecek' dediğimizde bunun da bir cevabının olmadığını görüyoruz. Yani Hafter'in yaptığı her türlü saldırı, her türlü ihlal adeta yanına kalmakta, uluslararası toplumdan bir kınama dahi çıkmamakta. Ama buna mukabil Türkiye'nin barışçıl girişimleri, diplomasinin ve siyasi sürecin önünü açacak, meşru iki hükümet arasında imzalanmış anlaşmaların sağladığı çerçevede atılacak adımlar eleştiri konusu olabiliyor."
Süreci yakından takip etmeyi sürdüreceklerine değinen Kalın, şöyle devam etti:
"Libya'da bizim önceliğimiz çatışmaların bir an evvel durması, ateşkes ilan edilmesi ve bütün tarafların yani Hafter tarafının nisan ayındaki pozisyonlarına geri dönmesidir. Daha önce Abu Dabi'de yapılmış olan nisan ayı anlaşması da zaten bunu kayıt altına almış idi. Bu anlaşmayı ihlal eden tarafın Hafter olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Taraflar o pozisyondan geri çekildikleri zaman siyasi sürecin de önü açılacak. Berlin'de yapılması planlanan liderler düzeyindeki Libya zirvesi de o zaman netice alma imkan ve ihtimaline kavuşacak. Ama bu süreç devam ettiği müddetçe Libya'daki gerilimin, çatışmaların, saldırıların daha da derinleşeceği ve süreci daha da kırılgan hale getireceği de açıkça ortada bulunmakta."
Rusya Devlet Başkanı Putin'in yarın Türkiye'ye yapacağı ziyaret ile Türk Akımı'nın lansmanı programının gerçekleşeceğini anımsatan Kalın, "Enerji haritalarında çok önemli bir değişime işaret eden Türk Akımı, artık fiilen yarın resmen başlatılmış olacak. Rus gazının Avrupa'ya ulaştırılması noktasında Türkiye'nin transit ülke olarak çok önemli bir konuma sahip olmasını sağlayan bir projedir. Bildiğiniz gibi iki boru hattı var. Bu sadece Avrupa'ya gitmeyecek. Aynı zamanda bizim de bu boru hattından gaz alma imkanımız olacak. Dolayısıyla Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılama noktasında da önemli bir rahatlama getireceğini ifade edebiliriz." diye konuştu.
Türk Akımı münasebetiyle bazı başka ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının da Türkiye'ye geleceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önce Putin ile yarın baş başa ve heyetler arası görüşme yapacağını, ardından Türk Akımı lansman programının gerçekleştirileceğini söyledi.
Kalın, daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, konuk devlet ve hükümet başkanlarına akşam yemeği vereceğini ve burada kendileriyle görüşeceğini sözlerine ekledi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 197 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.