Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (3)- "Bir annenin çocuğunu dağdan indirmek için verdiği mücadeleye şu veya bu gerekçeyle (sanatçıların) uzak durması kabul edilebilir bir şey değil"- "Biz Amerikalıların verdiği bilgilerden hareketle sahanın tamamen
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, sanatçıların, bir annenin çocuğunu dağdan indirmek için verdiği mücadeleye şu veya bu gerekçeyle uzak durmasının kabul edilebilir bir şey olmadığını belirtti.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Gazetecilerin, güvenli bölge oluşturulması konusunun Türkiye'nin istediği noktaya gelmemesi durumunda Türkiye'nin bir B planı olup olmadığı ve nasıl bir adım izleneceğine ilişkin sorusuna Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güvenli bölge konusunu Obama döneminde gündeme getirdiğini hatırlattı.
O dönemde bu konuda bir adım atılmadığını anımsatan Kalın, "Neticede hem Suriye fiziki olarak bölündü, terör örgütleri buralara girdi DEAŞ'ından PYD'sine PKK'sına YPG'sine ne kadar hem de milyonlarca insan mülteci konumuna düştü, yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Sayın Cumhurbaşkanımızın daha 2014-2015 yıllarından itibaren dillendirmeye başladığı özellikle 2015-2016'dan itibaren somut bir proje haline getirdiği bu güvenli bölge konusu hayata geçirilseydi sadece milyonlarca insan mülteci olmak durumundan kurtulmayacaktı, muhtemelen on binlerce insanın da hayatı kurtulmuş olacaktı." diye konuştu.
"Açık kapı politikası" sayesinde Türkiye'de bugün 4 milyona yakın Suriyeli mülteci olduğunu anımsatan Kalın, bu mültecilerin ülkelerinden keyfi olarak değil, savaştan kaçıp geldiklerinin altını çizdi.
"Bu insanlara kapıyı açmamak zaten bizim ne tarihimize ne kimliğimize ne inancımıza uygun bir davranış olurdu." diyen Kalın, sadece bu politika sayesinde Türkiye'nin on binlerce insanın hayatını kurtardığını da vurguladı.
Güvenli bölge konusunda prensipte herkes onay verdiği halde siyasi inisiyatif alıp, kararlılık ve liderlik gösterip bu konuda adım atılmadığına işaret eden Kalın, "Biz artık güvenli bölgenin bir an evvel hayata geçirilmesini istiyoruz. Oylama, uzatma taktiklerinden uzak bir şekilde bunun dürüst, açık, şeffaf, kararlı bir şekilde hayata geçirilmesini istiyoruz." dedi.
- "Müşterek devriyelerin yapılması doğru ama bunlar yeterli değil"
Kalın, önlerinde Münbiç yol haritası örneği olduğunu, üzerinde mutabık kalındığını ancak bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hayata geçirilmediğini anlattı.
Dolayısıyla burada daha şüpheci yaklaşmalarının normal olduğuna işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
"Adımlarımızı da biz buna göre atmak zorundayız o yüzden hava ve kara devriyeleri güzel, müşterek devriyelerin yapılması doğru ama bunlar yeterli değil. Daha ileri noktada sahadaki gelişmeleri teyit edebilmek için bizim askerimizin, uzmanlarımızın mutlaka sahada olması ve gelişmeleri bağımsız, bizim kaynaklarımıza dayalı olarak teyit etmesi gerekiyor. Biz Amerikalıların verdiği bilgilerden hareketle sahanın tamamen güvenli hale geldiğini teyit edemeyiz. Bunu kendi kaynaklarımız üzerinden teyit etmek durumundayız. Her bağımsız ülkenin en doğal hakkıdır bu. Üstelik de burada güvenliği söz konusu olan ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla bizim askerimizin kara anlamında oraya girmesi, planlandığı şekilde devriyelerini tamamlayıp orada bir güvenliği sağlayıcı tedbirler alması da beklentilerimiz arasındadır, aynı zamanda üzerinde konuşup, mutabık kaldığımız konuların arasındadır. Burada bir gecikme olursa bir oyalama taktiğine döner, 'güvenli bölge' terör örgütüne, sınırın 10-20-30 kilometre aşağısında yeni bir güvenli bölge oluşturma haline dönüşürse bu konuda en ufak bir şüphemiz olursa tabii ki Türkiye Cumhuriyeti güvenli bölgeyi fiilen oluşturma imkan ve kabiliyetine sahiptir."
- "Türkiye tedbirlerini mutlaka alacaktır"
Kalın, bunu Cerablus ve El Bab arasında gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Bir model olarak buranın yerel halkın kendi imkanları ve yerel yönetim birimleriyle yönetebileceğinin en güzel örneğini teşkil ettiğini anlatan Kalın, "Bu bölgeye Afrin'i de katarak söylüyorum. 390 binden fazla Suriyeli mülteci geri döndü. Orada güvenlik şartları, yaşam alanları, sürdürülebilir bir hayat biçimi oluştuğunda insanlar buraya döneceklerdir ama bunu gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde yapmaları son derece önemli. Dolayısıyla Fırat'ın doğusunda bizim amacımız da bu şartları bu şekilde oluşturup, bu insanların da dönmesini sağlayacak bir güvenli bölgeyi inşa etmek. Bunu eğer şu veya bu gerekçeyle başka amaçlara imale etmeye çalışanlar olursa bununla ilgili de Türkiye tedbirlerini mutlaka alacaktır." ifadesini kullandı.
Kalın, bu konuda ilgili birimlerce planların son derece detaylı bir şekilde çalışıldığını ve hazır olduğunu da kaydetti.
- "Onların onurlu duruşu bütün Türkiye'de karşılık bulmuştur"
Çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır annelerinin oturma eylemine ilişkin bir soru üzerine Kalın, Diyarbakır annelerine selamlarını ileterek, "Onların bu onurlu duruşu bütün Türkiye'de karşılık bulmuştur ve bir derin sosyolojik yaranın ne boyutlara ulaştığını göstermesi açısından da üzerinde ısrarla durulması gereken bir konudur. Tabii bu terör örgütü ile iltisaklı siyasi yapıların, partilerin, bunların sözcülerinin STK adı altında faaliyet gösteren yapıların bu konudaki sessizliği de son derece manidar. Bunlara destek veren, ittifak kuran çeşitli çevrelerin, bu konuda tabiri mazur görün, üç maymunu oynaması da son derece manidar. Bunları sadece biz değil bütün millet not ediyor. Bu tablo son derece açık." diye konuştu.
Son yıllarda terör örgütüne katılım, dağa çıkma sayılarında çok ciddi bir azalma olduğunu ifade eden Kalın, bu konuda İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın çok önemli tedbirler aldığını da anlattı.
Bir yanıyla güvenliği, bir yanıyla insanları, aileyi, bölgeyi coğrafyayı ilgilendiren konuların sadece devletin tedbirleriyle çözülebilecek konular olmadığına dikkati çeken Kalın, "Bunlar aynı zamanda ailelerin çocuklarına sahip çıkması ile ilgilidir. Bunlar aile büyüklerinin, daha geniş manada oradaki yaşam alanlarında bulunan büyüklerin, herkesin bu çocuklara sahip çıkmasıyla da ancak aşılabilecek bir sorundur. Devlet üzerine düşeni yapacaktır, yapmaktadır daha fazlasını da mutlaka yapmak için gerekli tedbirleri alacaktır ama burada bütün toplumun, ailelerin de bu konuda devreye girmesi, talep etmesi çocuklarını bu terör örgütü belasından kurtarması son derece önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Sanatçıların konuya ilişkin tutumlarıyla ilgili olarak da görüşleri sorulan Kalın, Diyarbakır annelerine destek veren birçok sanatçı bulunduğunu, bunun son derece memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.
Kalın, sanatçıların bu tür toplumsal hadiseler karşısında toplumun tamamını kucaklayacak, maşeri vicdanı ifade edecek, sağduyunun sesi olabilecek tavırlar sergilemelerinin önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bir konuyu seçip, bir grubu destekleyip öbürlerine sırt dönmek, her şeyden önce kendilerine saygısızlık, yaptıkları sanatın değerini düşüren bir eylem düşünüyorum ama özellikle böyle bir konuda yani bir annenin çocuğunu bulmak, dağdan indirmek, örgütün elinden almak için verdiği mücadeleye şu veya bu gerekçeyle siyasi gerekçeyle veya güvenlik gerekçesiyle uzak, ilgisiz durması, kayıtsız kalması kabul edilebilir bir şey değil. Umarım bu konuda sanatçılarımız daha girişken olurlar."
Bu konuda Diyarbakır annelerinin de destek çağrısı olduğunu anımsatan Kalın, "Sivil ortamda devam eden bu sürecin daha da güçlenerek, o annelerin feryadını daha da güçlendirip, onlara hem moral motivasyon olacak hem de çocuklarını almalarına sebep olacak bir sürece dönüşmesi bizim temel temennimizdir." dedi.
Kalın, devlet olarak bundan sonra da üzerlerine düşeni yapmaya devam edeceklerini kaydetti.
- "İdlib mutabakatın aynen uygulanmasını bekliyoruz"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bir gazetecinin İdlib mutabakatına ilişkin yeni bir güncellemenin söz konusu olup olmadığı ve 16 Eylül'de yapılacak zirvede Türkiye'nin beklentilerinin ne olacağına ilişkin sorusuna ise geçen yıl İdlib Mutabakatının Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan bir dizi toplantıda temin edildiğini hatırlattı.
İdlib Mutabakatı'nın genel çerçevesi, çatışmasızlık bölgeleri, bunların sınırları, sınırın iç tarafını kimin, dış tarafını kimin koruyacağı, güven gözlem noktalarının nerelerde konuşlandırılacağı konularında zaten çok detaylı bir mutabakatın ellerinde olduğuna işaret eden Kalın, şunları kaydetti:
"Biz bu mutabakatın aynen uygulanmasını bekliyoruz. Bu 16'sında yapacağımız toplantıda da bu mutabakatın sivillerin korunması ve İdlib'in mevcut statüsünün muhafaza edilmesi çerçevesinde tekrar gündeme tabii ki getireceğiz. Burada özellikle rejimin ihlallerine son vermesi büyük önem arz ediyor. Oradaki terör unsurlarını gerekçe, bahane göstererek sivillere yönelik saldırıları kabul etmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu daha önce de ifade ettiğimiz gibi hem siyasi süreci yani İdlip mutabakatını, Astana sürecini zorlayan, ona gölge düşüren bir gelişme olur hem de insani mülteci krizi anlamında da yeni sorunların ortaya çıkmasına sebep olur."
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son olarak Moskova'ya yaptığı ziyarette de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bu konuda detaylı bir görüşmesi olduğunu hatırlatarak, "O görüşmelerden sonra bir nispi iyileşme oldu, biz bunu tabii ki kalıcı hale gelmesini arzu ediyoruz. Pazartesi günü burada yapılacak zirvede de bu konu yine etraflı bir şekilde ele alınacak. Gördüğünüz gibi Türkiye bu konuda da üzerine düşeni yapıyor, yapmaya da devam edecek. Yani aynı anda Türkiye hem İran ile hem Rusya ile bu konuları hem de ABD, Avrupa ülkeleri ve diğer uluslararası koalisyon üyeleri ile konuşabilen tek ülke. Bunu biz bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Burada Türkiye'nin rol kapmak gibi bir niyeti yok. Tam tersine artık herkesin sahiplenmesi gereken bu krizde Türkiye üzerine düşen rolü fazlası ile oynuyor, oynamaya devam edecek ama uluslararası toplumun, uluslararası kurum ve kuruluşların bu konuda gerçekten artık üzerine düşen sorumluluğu da yerine getirmesi gerekiyor."
- "Sayın Başkanın takdiridir"
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ı görevden almasına ilişkin olarak da görüşleri sorulan Kalın, "Sayın Bolton'un görevden alınması hayırlı uğurlu olsun diyelim. Biz Sayın Bolton ile görev süresi boyunca çalıştık. Sayın Başkanın takdiridir, kendisine bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Artık onun halefiyle de herhalde yakında teması kurarız." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 110 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.