Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (2)- "ABD ve Rusya'nın orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşması 'INF' diye bilinen anlaşmadan çekilmesi bizim için endişe verici bir gelişme"- "(Suriye'de güvenli bölge) Burası güvenli bölge olacaktır. Şu veya bu t
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "ABD ve Rusya'nın orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşması 'INF' diye bilinen anlaşmadan çekilmesi bizim için endişe verici bir gelişme." dedi.
Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Güvenli bölge konusunda ABD ile anlaşmaya varıldığına yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Kalın, basında çıkan haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu konuda müzakerelerin devam ettiğini bildirdi.
Bir oldu bittiyle bu bölgeyi, PYD-YPG terör örgütünü koruyan bir tampon bölge haline getirme yaklaşımlarını reddettiklerinin altını çizen Kalın, "Burası güvenli bölge olacaktır. Şu veya bu terör örgütünü korumak için kurulacak bir tampon bölge olmayacaktır. Türkiye, buna asla müsaade etmez." diye konuştu.
Amerikalı mevkidaşlarıyla yaptıkları müzakerenin özünü bunun oluşturduğunu vurgulayan Kalın, "Sayın Trump'ın '20 mil' olarak açıkladığı güvenli bölge, Türkiye'yi, Türkiye sınırını ve o bölgede yaşayan Suriyelileri korumayı hedeflemektedir. Başka bir düşünceyle birileri bir takım planlar yapıyorsa, Türkiye'nin buna onay vermeyeceğini bilmeleri gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
- "ABD desteği çekildikten sonra Suriye'de böyle bir örgüt olmayacak"
"Bölgeye uluslararası bir güç konuşlansın, Türkler olmasın" gibi bir takım fikirlerin de ortaya atıldığına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"Açıkçası Sayın Trump'ın koyduğu iradeden sonra ilgili birimlerin bu konuyu sürekli bulandırması, bizi de düşündürüyor. Hangi saiklerle, amaçlarla bu açıklamaları yaptıklarını, bu tür planlar üzerinde çalıştıklarını anlamakta zorlanıyoruz. Bu o kadar zor bir konu değil. ABD, Obama döneminde YPG ve PYD'ye bu askeri desteği verene kadar, Suriye'de eli silahlı şu kadar bölgeyi kontrol eden elinin altında bu kadar silahlı askeri olan YPG/PYD diye bir örgüt yoktu. Üç yıl önce bu güce sahip böyle bir örgüt yoktu. Amerikan koruma kalkanı ve desteği çekildikten sonra yine Suriye'de böyle bir örgüt olmayacak. Bundan ne Suriye ne Suriye halkı kaybeder. Suriye Kürtleri de özgürleşir. Suriye'nin Arap'ı da Türkmen'i de Süryani'si de Arami'si de özgürleşir.
Aynı biz Cerablus bölgesinde, Azez, Afrin, İdlib'de yaptığımız gibi yerel halkla ve meşru muhalif unsurlarla bu bölgelere güvenlik ve istikrarı çok rahat bir şekilde getirebiliriz. Hiç kimsenin YPG/PYD gibi bir terör örgütüne ya da onun maşalarına ihtiyacı yok. Dolayısıyla burada böyle bir kaygı içindelerse, 'Bizimle DEAŞ'a karşı savaşan müttefiklerimizi ortada bırakamayız' gibi söylemlerin sıkça Amerikan basınında gündeme getirildiğini görüyoruz. Şunu bilmeleri gerekir ki bir terör örgütüyle, bir başka terör örgütü def edilemez. Bir terör örgütüne destek vererek, bir başka terör örgütü bertaraf edilemez. Bu eninde sonunda bumerang olarak gelir. Sizi de vurur."
- "Amerikalılarla, Ruslarla bu konuyu görüşmeye devam edeceğiz"
Müzakerelerde muhataplarına açıkça "YPG/PYD ile ilgili nihai hedefiniz, planınız nedir?" sorusunu yönelttiğini aktaran Kalın, bu soruya cevap veremediklerini söyledi.
Muhataplarının, terör örgütü ile geçici olarak etkileşimsel bir ilişkileri olduğunu söylediklerini aktaran Kalın, "DEAŞ ile mücadele bağlamında bir ilişki kurduk, bu çerçevede ilişkiyi devam ettireceğiz ve sonlandıracağız." dediklerini anımsattı.
Muhataplarına, DEAŞ ile mücadele sona erdiyse bu ilişkinin neden sürdüğünü sorduklarını dile getiren Kalın, bunun cevabını alamadıklarını belirtti.
Güvenli bölgenin amacının belli olduğunun altını çizen İbrahim Kalın, bu çerçevede gerek Amerikalılarla gerek Ruslarla bu konuyu görüşmeye devam edeceklerini bildirdi.
- "4 temel prensip ittihaz edilmiş durumda"
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın sunumunda bedelli askerlikle ilgili bir bölümün olduğunu açıklayan Kalın, şunları söyledi:
"Bedelli askerliğe şu ana kadar yaklaşık 635 bin kişi başvurdu. Fakat şimdi yeni askerlik modeli üzerinde çalışılıyor. Bedelli ve dövizli askerlik, normal askerlik. Üç başlık olarak zaten gündemimizde var. Bunu daha da çeşitlendiren Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 6-9-12 ay gibi zaman dilimlerine yayılabilecek farklı askerlik türleri üzerinde Milli Savunma Bakanlığımızın bir çalışması var. Burada 4 temel prensip ittihaz edilmiş durumda."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bu dört temel prensibi "öngörülebilirlik", "ihtiyaçlar", "yükümlülerin eğitimi" ve "bu sistemin sürdürülebilir olması" şeklinde açıkladı.
Milli Savunma Bakanlığının, bununla ilgili detaylı bir çalışma yaptığını ve ilk sonuçlarını Kabineye arz ettiklerini bildiren Kalın, çalışmanın tekemmül ettirildiği zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'a arz edileceği bilgisini verdi.
- "Erdoğan ve Bahçeli her zaman görüşebilir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ne zaman görüşeceğine ilişkin bir soru üzerine Kalın, iki ismin her zaman görüşebileceğini, 19 Şubat'tan önce de sonra da olabileceğini dile getirdi.
Erdoğan ve Bahçeli'nin görüşmelerinin önünde bir engel olmadığını ifade eden Kalın, bir randevunun henüz sabitlenmediğine dikkati çekti.
- "Bizim için endişe verici bir gelişme"
İbrahim Kalın, bir soru üzerine, "ABD ve Rusya'nın orta menzilli nükleer kuvvetler anlaşması 'INF' diye bilinen anlaşmadan çekilmesi bizim için endişe verici bir gelişme." değerlendirmesinde bulundu.
Bu anlaşmanın 1987'de bu imzalandığını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, anlaşmanın neticesi olarak dört ay gibi bir sürede 2 bin 500'ye yakın orta menzilli füzenin imha edildiğini anlattı.
Geçen 30 yıllık süre içinde güven ve istikrarı sağladığını belirten Kalın, karşılıklı suçlamalarla bu INF anlaşmasından iki tarafın da çekilmesinin endişe verici olduğunu yineledi.
Kalın, şunları kaydetti:
"Silahsızlanmanın konuşulduğu, dünyanın bütün nükleer, kimyasal ve kitlesel silahlardan arındırılması gereken bir dönemde böyle yeni bir silah yarışına giriliyor, nükleer silahlanmaya doğru gidiliyor şeklindeki bir havanın oluşması, böyle bir ihtimalin ortaya çıkması, elbette hepimiz için endişe vericidir. Beklentimiz ve çağrımız bütün taraflara, bunu diplomatik yollardan tekrar oturup, konuşup, eğer anlaşmanın revize edilmesi ya da güncellenmesi gerekiyorsa bu yönde bir adım atmaları, orta menzilli, uzun menzilli, bize göre bütün bu kitle imha silahlarını ortadan kaldıracak bir plan, güzergah, yaklaşımı benimseyerek, bundan sonra hareket etmeleri olacaktır."
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 135 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.