Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, TRT 60. Yıl Gala Programında konuştu:
"Şartlar ne olursa olsun, biz bunu çok açık şekilde söylüyoruz ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu net bir şekilde öğreniyoruz, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal alanda değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız"- "Bugün Amerikan üniversitelerinde yaşanan İsrail protestoları Batılı medya tekelleri tarafından görmezden gelinmektedir. TRT gibi kurumlarımız, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin İsrail'in soykırımına karşı ayaklanmasını uluslararası topluma aktarmaya
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Şartlar ne olursa olsun, biz bunu çok açık şekilde söylüyoruz ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu net bir şekilde öğreniyoruz, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal alanda değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız." dedi.
Altun, ATO Congresium'da düzenlenen TRT 60. Yıl Gala Programında, Türkiye'nin modernleşme tarihiyle medya tarihinin iç içe geçtiğini ve kitle iletişim araçlarının gelişimiyle devletin, toplumun, siyasetin serencamı arasında çok ciddi geçişler olduğunu söyledi.
Tanzimat'tan bugüne iletişim tarihi içerisinde 4 önemli dönemden bahsedilebileceğini belirten Altun, "Gazete yayıncılığı, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı ve dijital yayıncılık. Bu tarihi seyir içinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu asli bir rol oynamıştır. TRT 60 yıl önce, 1 Mayıs 1964'te kurulmuş ve 1990'lı yılların başına kadar televizyon ve radyo yayıncılığı yükünü tek başına sırtlamıştır. TRT, alternatifi olmayan bir okul işlevi görmüştür." ifadelerini kullandı.
Özel radyo ve televizyonların kurulduğu ilk yıllarda, ihtiyaç duyduğu insan kaynağını TRT'den karşıladığını anımsatan Altun, yayıncılık faaliyetlerine ek olarak eğitim ve araştırma alanında da TRT'nin önemli katkıları olduğunu ifade etti.
TRT'nin yarım asrı aşan yayınlarıyla Türkiye'nin son 60 yıllık siyasal, toplumsal ve kültürel serencamını da gözler önüne serdiğini belirten Altun, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda, TRT Türkiye'nin sevinçlerine olduğu kadar, darbelere, sıkıyönetim dönemlerine, ulusal ve uluslararası krizlere de şahitlik etmiştir. Şahitlik etmekle kalmamış, çalkantılı süreçlerden en çok etkilenen kurumların başında gelmiştir. TRT, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde büyük bir atılım içerisine giren ülkemizin yeni konumuna uygun olarak milletimizin, gönül coğrafyamızın ve insanlığın yararına önemli adımlar atmıştır. TRT, büyük ve güçlü Türkiye'nin bir kurumu olarak habercilik, belgeselcilik, dizi ve film sektörlerinde güçlü içerikler ve markalar üretmiştir.
TRT bunu yaparken, sadece ulusal alanda ve konvansiyonel medyanın sınırları içinde kalmamış, aynı zamanda yetkin bir uluslararasılaşma ve dijitalleşme sürecini de hayata geçirmiştir. 'Uluslararasılaşma ve dijitalleşme.' Bana göre bu iki kavram TRT'nin son dönemine damgasını vuran iki önemli kavramdır. Bugün TRT, TRT World başta olmak üzere, geçen hafta açılışını yaptığımız TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Afrika, TRT Balkan, TRT Fransızca’nın da aralarında olduğu 41 dil ve lehçede yaptığı yayınlarla küresel bir içerik üreticisidir. Küresel bir medya markasıdır. Şunu çok açık ve net bir biçimde dile getirmeliyiz. Modern dönemde, küresel adaletsizliği besleyen unsurlar içinde medya emperyalizmi en temel sorun alanlarından birini teşkil etmektedir."
- "TRT, sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır"
Dünya kamuoyunun algısını yönetmede belki de en sinsi gücün, medyanın söylem ve anlatı oluşturma gücü olduğunu ifade eden Altun, "Batı dünyası bugün bu güçten kendi emperyal amaçlarını kamufle etmek için faydalanmaktadır. Söz gelimi, 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan haber ajansları, basınla birlikte sömürgeciliğin keşif kolunu oluşturmuşlardır." dedi.
İletişim ve medya alanında Batı tahakkümünün tartışma konusu olmasının ancak 1970'lerle birlikte mümkün olduğunu söyleyen Altun, "Bu yıllarda çok sesli ve çok kültürlü enformasyon akışı talepleri yükselmeye başlamıştır. Türkiye, o dönemde bu taleplere cevap vermeye çalışmış, ne var ki bu gücü ancak 2010'lardan sonra kendisinde bulabilmiş ve TRT World başta olmak üzere uluslararası medya markalarını bünyesinden çıkarmıştır. Buradaki en temel amaç, uluslararası barış, adalet ve hakkaniyet ortamının oluşumuna katkı sunacak sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır." ifadelerini kullandı.
TRT'nin, Batılı medya organlarının üzerini örttüğü veya görmezden geldiği hemen her konuda uluslararası topluma doğru bilgileri, yerinde ve zamanında ulaştırdığını söyleyen Altun, şöyle konuştu:
"Bugün Amerikan üniversitelerinde yaşanan İsrail protestoları Batılı medya tekelleri tarafından görmezden gelinmekte, üstü örtülmeye çalışılmaktadır. TRT bu olayları en başından itibaren yerinde izlemekte ve böylelikle uluslararası alanda bir hakikat mücadelesi vermektedir. TRT gibi kurumlarımız, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin İsrail'in soykırımına karşı ayaklanmasını bütün dünyaya anlatmaya çalışmaktadır. Bu çok değerli bir çabadır, hakikat namına, adalet namına çok değerli bir çabadır. Öyle inanıyorum ki TRT bu çabaya devam edecektir. Şartlar ne olursa olsun, biz bunu çok açık şekilde söylüyoruz ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu net bir şekilde öğreniyoruz, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal alanda değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız.
Günümüzdeki iletişim ekosisteminin bir ayağı uluslararasılaşma ise diğer bir ayağı da dijitalleşmedir. Dijitalleşme öncesi medya ekosisteminde tek yönlü iletişim hakimdi. Gazeteler, televizyonlar, dergiler yayınlarıyla özne durumundaydı, hedef kitlenin ise bunları okumak veya izlemek dışında bir seçeneği yoktu. Günün sonunda dijitalleşme olgusunun hayatımıza girmesiyle birlikte medya kuruluşları, kitleyi pasif bir tüketici değil, aynı zamanda bir özne olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte dijitalleşme yeni meydan okumaları beraberinde getirdi. Dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyon, yalan ve kurgusal içeriklerin hızla yaygınlaşabildiği bir medya eko-sistemi inşa edildi."
- "Dijital medya konusunda öncü bir kuruluş oldu"
Bu yönüyle dijitalleşmenin medya sektöründe hem yeni imkanları beraberinde getirdiğini hem de ciddi risklerin gün yüzüne çıkmasına yol açtığını ifade eden Altun, "TRT bu süreçte, dijitalleşmenin hem imkanlarından yararlanmayı hem de risklerini yönetmeyi tercih etti. TRT gerek habercilik alanında gerekse de dizi ve film yayıncılığı alanında birçok yeni dijital marka üretti. Bu itibarla, TRT, TABİİ başta olmak üzere dijital platformları, çok yönlü ve çeşitli iletişim kanallarıyla dijital medya konusunda öncü bir kuruluş oldu." dedi.
TRT'nin, Türkiye İletişim Modeli'nin en önemli taşıyıcı unsurlarından biri olduğunu söyleyen Altun, "Bu vasfıyla TRT, öyle inanıyorum ki hak ve adalet eksenli iletişim ve medya kültürümüzü en doğru şekilde Türkiye Yüzyılı'nda taşımayı sürdürecektir. Son yıllarda hayata geçirdiği çalışmalarla ve yaptığı atılımlarla TRT, bu kapasiteye, bu birikim ve tecrübeye ziyadesiyle sahiptir. İnanıyorum ki TRT, iletişim ve medya sektörünün mevcut ve muhtemel eğilimlerini belirlemeye devam edecektir." değerlendirmesini yaptı.
Televizyon dizisi ve sinema yapımlarının daha da nitelikli hale getirilmesi, bunların kültürel diplomasinin ve Türkiye'nin yumuşak gücünün etkili birer enstrümanı kılınması gerektiğini vurgulayan Altun, "Haktan, hakikatten, adaletten ve kaliteden taviz vermeden alanında öncü ve yenilikçi çalışmalar ortaya koymalıyız. Küresel medya dilini, imtiyazlı elitlerin dayattığı ezber tanımlardan, kavramlardan ve hakikat nazarında karşılığı olmayan söylemlerden arındırmalıyız. Hakikat kriziyle ve bunun en önemli ayaklarından birisi olan dezenformasyonla mücadele etmeyi sürdürmeliyiz. Bu mücadelede, hızlı ve etkin çözümler sunacak araçlar geliştirmeliyiz." diye konuştu.
Altun, kamuoyunu tüketim toplumu, yayıncılığı ise tüketim metası olarak kayıtlayan çarpık anlayışa karşı, medyanın içeriklerini toplumun kültürel ve entelektüel derinliğini artıracak şekilde üretmeye devam edilmesi gerektiğini vurguladı.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü de kutlayan Altun, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da mesajlarında belirttiği gibi, 'helal rızık peşinde koşan tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizin' bayramını tebrik ediyorum. Nisan ayında Beşiktaş'ta bir gece kulübünün inşaatı esnasında çıkan yangında can veren 29 işçi kardeşimizi de bu vesileyle rahmetle anmak istiyorum. 1 Mayıs İşçi Bayramını vesile kılarak taşkınlık oluşturmak isteyen, provokasyon peşindeki kimi marjinal çevrelerin bu işçi kardeşlerimizi hatırlamamasına elbette şaşırmadık ve şaşırmıyoruz. İdeolojik saplantılar, siyasi aidiyetler hakikatle olan ilişkimizi perdelememeli. Sahici olmalı, hakikat için mücadele etmeliyiz. Bu mücadelenin asli aktörlerinden biri de sizlersiniz, TRT çalışanlarıdır."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, gala öncesi TRT 60. Yıl Özel Sergisinin açılışını yaparak, serginin hayırlı olmasını diledi.
Kaynak:
Bu haber toplam 113 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.