Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi: (1)
"Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine Cumhuriyetimizi, ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık"- "Cumhuriyet'i salonlara ve balolara hapsedenlere, millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aparatı haline getirenlere, Cumhuriyet adına bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, velhasıl Cumhuriyet'i tapulu mülkü gibi görenlere bu tarihi yıl dönümünün nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik"- "Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü manasına ve önemine yakışır bir ş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine Cumhuriyetimizi, ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Cumhuriyet'in 100'üncü yaşına ulaşmasının sevincinin yaşandığı bu tarihi günlerde, bütün vatandaşların Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, Cumhuriyet'in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele'nin tüm kahramanlarını, aziz şehitleri, vatan topraklarını kanlarıyla sulayan yiğit gazileri rahmetle yad etti.
Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, güçlenmesi için samimiyetle çalışan herkese teşekkür eden Erdoğan, gerek telefonla arayarak gerekse mesaj göndererek 100'üncü yıl heyecanını paylaşan dost ülkelerin liderlerine şükranlarını sundu.
Erdoğan, yurt dışı temsilciliklerinde düzenlenen 29 Ekim törenlerine katılan misafirlere de teşekkür ederek, şöyle konuştu:
"Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü manasına ve önemine yakışır bir şekilde 85 milyon olarak hep birlikte büyük bir gururla kutladık. Özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan geçit törenimizde, ülkemizin savunma sanayisi alanında ulaştığı seviyeyi yeniden görme fırsatı bulduk. Dünyanın ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimiz tarafından yapılan geçit töreni, bizi hem duygulandırdı hem de kıvanç kaynağımız oldu. Bizlere bu gururu yaşatan donanmamızı, hava kuvvetlerimizi, Solo Türk ve Türk Yıldızları ile kahraman ordumuzun tüm komutanlarını, bütün mensuplarını buradan tekrar kutluyorum. Geçit törenimiz, donanmamızın gücünü göstermesi yanında, çok önemli stratejik mesajlar da içeriyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında bazı gerçekleri tekrar hatırlattık. Vatanımızı canımız pahasına koruyacağımızı, istiklalimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı, mabetlerimizin üzerine namahrem eli değdirmeyeceğimizi, her gün beş defa gök kubbeyi çınlatan ezanlarımızı susturmayacağımızı, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızı indirtmeyeceğimizi, bağımsızlığımıza gölge düşmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha 85 milyon olarak tüm dünyaya ilan ettik."
Bölgenin içinden geçtiği muhataralı dönemde bu mesajların doğru bir şekilde okunacağına inandığını dile getiren Erdoğan, "Bizim hiçbir ülkenin toprağında, denizinde, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yok. Biz sadece 'Hazır ol cenge ister isen sulh-ü salah' diyen ecdadın rehberliğinde vatanımızı korumaya çalışıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıldır kesintisiz mücadele eden, istiklal ve istikbali için sürekli bedel ödeyen bir millet olarak, bunun bir tercih değil mecburiyet olduğunu vurguladı.
- "Gazi Mustafa Kemal'in de muradını yansıtmıştır"
Türkiye'nin hayatta kalabilmek için başta savunma sanayisi olmak üzere her alanda güçlü olmak, sürekli kendini geliştirmek zorunda bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Diğer türlü çekile çekile 780 bin kilometrekareye sıkıştığımız mevcut vatan topraklarını bile bize çok göreceklerini gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğin şuurunda olarak, kimseye husumet beslemeden, hiç kimseye düşmanlık etmeden ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, 100'üncü yıl hitabında, Türkiye'nin son bir asırda kat ettiği mesafeyi somut rakamlarla karşılaştırmalı olarak ortaya koyduklarını anımsatarak, birkaç ana başlıkta özetin özeti mahiyetinde ifade ettikleri rakamların, kimin Cumhuriyet'e hakkıyla sahip çıktığını, kimin bunun istismarını yaptığını açıkça gösterdiğini vurguladı.
100'üncü yıl etkinliklerinin milli bayram kutlamaları açısından bir referans teşkil edeceğine inandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet'i salonlara ve balolara hapsedenlere, millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aparatı haline getirenlere, Cumhuriyet adına bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, velhasıl Cumhuriyet'i tapulu mülkü gibi görenlere bu tarihi yıl dönümünün nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik. Ayrıca günlerdir kutlamalarla ilgili yalan yanlış bilgi yayarak, milletin ensesinde boza pişirenlere de cevabımızı en güzel şekilde verdik. Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine Cumhuriyetimizi, ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık. Davetimize icabet ederek evlerini, araçlarını, iş yerlerini bayraklarımızla süsleyen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum.
Pazar günkü tablo Gazi Mustafa Kemal'in de muradını yansıtmıştır. Gazi'nin yaklaşık bir asır önce yaptığı şu ikaz son derece mühimdir. Çevresindeki kimi şahısları, Gazi Mustafa Kemal bakınız nasıl uyarıyor, 'Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyin.' Evet, Cumhuriyet'i sahiplenmek, Gazi'nin emanetine sahip çıkmak, övgü yarışına girmekle olmaz, ülkenin geleceğine ufuk çizmekle olur. Gazi'nin mirasını gerçek anlamda yaşatanlar, millete efendilik taslayanlar değil, 85 milyonun tamamına hizmetkarlık yapanlardır. Biz, işte bunu sağladık, bunu başardık."
- "Bunların kim olduklarını biliyoruz"
Kendi dönemlerine kadar Türkiye'nin en büyük sorununun, milletin kurduğu Cumhuriyet'i milletin değerleriyle, inancıyla, kültürüyle hesaplaşma aracı haline dönüştüren istismarcılar olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gardırop Atatürkçüleri yıllarca bu ülkeyi ikinci sınıf demokrasiye, ikinci sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur etmişlerdir. Cumhuriyet'e ve kazanımlarına gardırop Atatürkçüleri kadar zarar veren başka bir kesim olmamıştır. Gazi'nin vefatından sonra milleti yıllarca inim inim inletenler işte bunlardır. Milleti mümeyyiz görmeyip, yıllarca sandığı önünden kaçıranlar bunlardır. Rahmetli Menderes'ten merhum Özal'a kadar, Türkiye sevdasıyla çalışanlara hayatı zindan edenler bunlardır. Güya Cumhuriyet'i koruma adına 1960'tan itibaren her 10 yılda bir milli iradeye kastedenler bunlar, Anadolu insanını 'takunyalı, örümcek kafalı, makarnacı, yobaz, göbeğini kaşıyan adam' diyerek aşağılayanlar bunlardır. Kızlarımızı kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarında ağlatanlar bunlardır. Kadınların sadece okuma hakkını değil, kamuda çalışma ve seçilme hakkını da gasbedenler yine bunlardır. 'Cumhuriyet mitingleri' adı altında darbe çığırtkanlığı yapanlar bunlardır. Sırf oy tercihleri sebebiyle depremzedelerimize hakaret edenler yine bunlardır, bu faşist zihniyetin mensuplarıdır.
Milletle ve milli iradeyle barışmak istemeyen bu çevreler, bugün de farklı yöntemlerle içlerindeki nefreti kusmaya devam ediyor. Biz, bunların kim olduklarını ve hangi habis niyetlerle hareket ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyet kutlamalarına bile nefret söylemi bulaştıran bu güruha asla boyun eğmeyeceğiz, hiçbir zaman prim vermeyeceğiz."
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 101 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.