Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (1)
"Gazze için atılacak en doğru adım, bir an önce ateşkesin sağlanmasıdır ve önceliğimiz ateşkesle birlikte kalıcı barışı tesis etmek olacak"- "Ateşkes sağlandığı takdirde İsrail'in sebep olduğu yıkımı tazmin etmesi için ne gerekiyorsa yapacağız"- "Bizler Gazze'yi hayatta tutmaya devam edeceğiz. Engellemelere rağmen edeceğiz. Başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünya bu yardımlar için seferber olmalıdır"- "(İsrail için) Üye ülkelerin nükleer güvenlik adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna başvurup bir d
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze için atılacak en doğru adımın bir an önce ateşkesin sağlanması olduğunu belirterek, "Önceliğimiz ateşkesle birlikte kalıcı barışı tesis etmek olacak." dedi.
Erdoğan, Almanya ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un davetine icabetle gittikleri Almanya seyahatini tamamladıklarını dile getiren Erdoğan, ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Şansölye Olaf Scholz'la etraflıca görüşmeler yaptıklarını aktardı.
Heyetlerin de katılımıyla yemekli bir görüşme gerçekleştiğini anlatan Erdoğan, Türkiye-Almanya ilişkilerini çok geniş çerçevede ele aldıklarını söyledi.
Erdoğan, 1960'lı yıllardan bugüne kadar devam eden süreç sonunda Almanya'nın 5 milyona yakın Türk'ün bulunduğu bir ülke haline geldiğini ifade ederek, "Şu anda Almanya ile ikili ticaret hacmimiz 45 milyar doları aşmış durumda. Bu yılsonu itibarıyla 50 milyar dolar hedefini yakalamayı öngörüyoruz. Bu hedefin tutturulmasıyla birlikte, yeni hedefimiz 60 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmak olacak." diye konuştu.
Halihazırda 8 binden fazla Almanya kökenli şirketin Türkiye'de faaliyet gösterdiğine değinen Erdoğan, turizm sektörüne bakıldığında, Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısı bakımından Almanya'nın, Rusya ile adeta bir yarış halinde olduğunu ve ilk sıralarda yer aldığını kaydetti. Geçen yıl 5,6 milyon Alman vatandaşının Türkiye'de ağırlandığına işaret eden Erdoğan, "Halklarımız arasında da güçlü ilişkiler söz konusu. Sayısı 3,5 milyona yaklaşan Türk toplumu Almanya'nın ekonomik, sosyal, kültürel hayatına ciddi katkılar sağlıyor. Ziyaretimiz, köklü ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmak, ikili ve bölgesel işbirliğimizi geleceğe taşımak açısından büyük önem arz ediyor." ifadelerini kullandı.
Görüşmelerde ikili ilişkilerin ekonomik, ticari ve insani boyutlarının yanı sıra güvenlik, savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanı gözden geçirme fırsatı bulduklarını bildiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Terörle mücadele kararlılığımızı ve Almanya'dan güvenlik alanında daha yakın işbirliği beklediğimizi kendilerine anlattık. Muhataplarımızla Avrupa Birliğine üyelik sürecimizin yeniden canlandırılması, vize muafiyeti ve Gümrük Birliğinin güncellenmesi yönünde de olumlu gelişmeler beklediğimizi paylaştık. Fakat Avrupa Birliğinin ülkemize karşı ön yargılı tutumu maalesef sürüyor. Son olarak Avrupa Komisyonunun '2023 Türkiye' raporunda bir kez daha bunu gördük. Diğer taraftan karşılıklı yatırımların teşviki de gündemimizde yer aldı. Yatırımların artması için gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu dile getirdik. İşbirliğimiz açısından gelecek vadeden enerji, çevre, iklim değişikliği, dijital dönüşüm ve yeni teknolojiler gibi alanlara odaklanılması hususunda fikir birliği içerisinde olduğumuzu gördük."
- "Ukrayna'da ne yaptılarsa İsrail'de de aynı şeyleri yapıyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde ağırlıklı olarak Gazze konusunun da yer aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu noktada maalesef Sayın Cumhurbaşkanının da Sayın Şansölyenin de takıldıkları nokta ağırlıklı olarak Hamas'ın durumu. Bu konuda 7 Ekim tarihinde Hamas'ın attığı adımdan dolayı işin failinin Hamas olduğunu düşünüyorlar. 'Siviller öldürüldü, şöyle oldu, böyle oldu' diyorlar. Biz de aksini kendilerine ifade ettik. İsrail'in bir terör devleti olduğunu açık net olarak söyledik. 'Ne yazık ki Filistin'de 13 bin çocuk, kadın, yaşlı, öldürüldü. Bunları görmüyorsunuz. Bunları bir kenara koyuyorsunuz. Ama İsrail tarafındaki 100-200 ölümü, tablonun özeti olarak bize anlatmaya çalışıyorsunuz.' dedik. Maalesef tespitlerinde yanlış bir odaklanma var. Ukrayna politikasını aynen burada da uyguluyorlar. Ukrayna'da ne yaptılarsa İsrail'de de aynı şeyleri yapıyorlar. 'İsrail haklı' deyip, silahsa silah, paraysa para tüm imkanları sınırsız bir şekilde buraya aktardıklarını görüyoruz."
Şansölye'nin basın toplantısında "Bu bizim görevimiz, İsrail'e bu mali destekleri, bu silah desteklerini veriyoruz." dediğini aktaran Erdoğan, "Bunu görüşmemizde de tekrar ederek, 'Bu destekleri vermek durumundayız. İsrail savunma konumunda.' diye konuştu. Neticede İsrail'in yaptığını nefsi müdafaa olarak kabul ediyor, Filistin'in direnişini nefsi müdafaa olarak görmüyorlar. Zaten orada ne kaldı? Gazze halkını kuzeyden güneye sürüklediler. Orada da havadan, denizden, karadan, her taraftan bombalıyorlar. Bölgede Theodor Herzl'den başlayıp hala devam eden, o topraklarda Filistinlileri yok etmek ve sıfırlamak anlayışı hakim." değerlendirmesinde bulundu.
- "Gazze için birçok adım atıyoruz ve bunların başında sağlık alanındaki adımlar geliyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Gazze'den kanser hastalarının tedavi için Ankara'ya getirilmesinin hatırlatılarak "Gazze için atılacak yeni adımların" sorulması üzerine Erdoğan, "Gazze için birçok adım atıyoruz ve bunların başında sağlık alanındaki adımlarımız geliyor. 27 kanser hastasının ülkemize getirilmesi bu işin sadece bir cüzü, yoksa hasta sayısı çok çok fazla. Cerrahi müdahale yapılacak olanlar, zaten yüzlerce ve onları henüz oradan çıkartamıyoruz. Biz diyoruz ki 'Bizim hastanelerimiz müsait. Yeter ki çıkartalım, yeter ki müsaade etsinler. Alalım onları, bizim hastanelerimizde tedavilerini yapıp gönderelim.' Biz ülkelerden bir ülke, diyarlardan bir diyar değiliz. Gönlümüz de gönül coğrafyamız da geniş." ifadelerini kullandı.
Gıda, ilaç, su gibi temel ihtiyaçları karşılamak amacıyla hava ve deniz yoluyla sevkiyatlar neticesinde yüklü bir yardımı bölgeye ulaştırdıklarını vurgulayan Erdoğan, "Siyasi arenada Gazze'ye yönelik destek ve uluslararası toplumda farkındalık oluşturma çabalarımız hız kesmeden devam ediyor. Gazze için atılacak en doğru adım, bir an önce ateşkesin sağlanmasıdır ve önceliğimiz ateşkesle birlikte kalıcı barışı tesis etmek olacak. Ateşkes sağlandığı takdirde İsrail'in sebep olduğu yıkımı tazmin etmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Gazze'deki hasar görmüş altyapıyı yeniden inşa etmek, yıkılan okullar, hastaneler, su ve enerji tesislerinin yeniden yapılması için çaba harcayacağız. Ateşkesin sağlanmasının ardından Gazze halkının yaşam koşullarını iyileştirmek, umutlarını yeşertmek için elimizden geleni yapacağız. Dünya Gazze'ye yüz çevirse de Türkiye olarak mazlumların yanında yer aldık, almaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
- "Refah sınır kapısının açık tutulması son derece önemlidir"
Erdoğan, bir gazetecinin, "İsrail'in tehdidine rağmen yardımların ulaştırılması amacıyla Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nın açık tutulması mümkün olabilir mi? Bu konuda Mısır başta olmak üzere bölge ülkeleri cesaretlendirilebilir mi sizce?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Şu anda Mısır bir yere kadar cesaret gösteriyor. Refah sınır kapısının açık tutulması son derece önemlidir. Gazze'yi hayatta tutan, oradaki sivilleri masumları yaşatan bir hayat damarı haline geldi. Yardımlarımız sınırlı da olsa oradan kardeşlerimize ulaşıyor. İsrail bu yardımları engellemeye, Gazze'yi açlığa, susuzluğa mahkum etmeye çalışıyor ve zaman zaman yardımların geçişini engelliyor. Ancak biz yılmıyoruz, uluslararası yardım kuruluşlarını, Birleşmiş Milletleri devreye sokuyor, yardımlarımızı istediğimiz ölçüde olmasa da ulaştırıyoruz. Bizler Gazze'yi hayatta tutmaya devam edeceğiz. Engellemelere rağmen edeceğiz. Başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünya bu yardımlar için seferber olmalıdır."
Türkiye'nin çabalarıyla, İslam İşbirliği Teşkilatının bildirisine, İsrail yetkililerinin tehdit olarak öne sürdüğü nükleer silahlarının araştırılıp, dünya gündemine getirilmesi maddesinin girdiği anımsatılarak, "Netanyahu da bundan rahatsız oldu, Arap liderlerini 'Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız susun' diye tehdit etti. Siz de grup toplantısında 'Elinde atom bombası var mı yok mu?' diye sordunuz. Cevap verebilir mi bu soruya Netanyahu? Şayet veremezse, Uluslararası Atom Enerji Ajansının iddiaları araştırmasını sağlamak için nasıl bir yol izlenebilir?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu an itibarıyla bini aşkın avukat Uluslararası Ceza Mahkemesine bu savaş suçlarının sorgulanmasına yönelik, soruşturma açılması için başvuru yaptı ve bu başvurular devam ediyor." dedi.
- "İsrail'in nükleer silahları şüpheye yer bırakmayacak biçimde denetlenmelidir"
Erdoğan, diğer taraftan da İsrail'in Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na taraf olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Taraf olmadığı için ilk etapta kurallarına da tabi olmuyor. Ama üye ülkelerin nükleer güvenlik adına Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna başvurup bir denetleme mekanizması isteme durumu var, onu şu anda harekete geçireceğiz. Oradaki kurulu toplayacak, bu talebe dair bir karar verecekler. Bu süreç biraz zaman alacak. Kurul kararını Atom Enerjisi Kurumunun üst organı olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine göndermeleri gerekiyor. Orada Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'in yanında durup bu konuyu veto etmesi mümkün. Ancak bu konunun, o zeminde tartışılır hale gelmesi bile muazzam bir durum. Şu ana kadar İsrail ile ilgili böylesi bir başvuru resmi kayıtlara ilk defa geçiyor. Bunun ilerletilmesi bölgedeki stratejik çıkarları dengeleme açısından çok önemli bir konu. Buradan baskı kurmaya devam edeceğiz. Biz Türkiye olarak bu çağrıyı yapıyoruz. Vakit çok geç olmadan İsrail'in nükleer silahları şüpheye yer bırakmayacak biçimde denetlenmelidir. Biz bunun takipçisi olacağız. Tüm dünya kamuoyuna da bunun peşini bırakmama çağrısı yapıyorum."
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 87 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.