CHP'den İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: (2)- "Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybedip güce teslim olmuşsa yargı adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta budur, yargı adalet dağıtmıyor"- "FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardılar, öyle dediler, baklava
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybedip güce teslim olmuşsa yargı adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta budur, yargı adalet dağıtmıyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ile İşçi Sendikaları, Meslek Kuruluşları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından, Türkiye Barolar Birliği Litai Otel'de düzenlenen "İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı"na katıldı.
Anayasadaki insan haklarından birinin de sağlık hakkı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'de katkı payını ödememek için insanların acil servislere gitmek zorunda kaldığını belirtti.
Aile sigortası olmadan sosyal güvenlik hakkının eksik kalacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, bu yapıldığında, Uluslararası Sosyal Güvenlik Kurumunun belirlediği sosyal güvenliğin asgari normlarının bütün koşullarının Türkiye'de hayata geçirilmiş olacağını söyledi.
Sanatın ve sanatçının korunmasının da bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, insanların sanata ve sanatçıya ihtiyacı olduğunu, bunun toplumsal kaynaşmayı sağlayacağını ifade etti.
Kamu hizmetlerine girme hakkının önemine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, barış bildirisini imzaladığı için binlerce akademiyenin işine son verildiğini, gazeteciler, yazarlar, avukatlar ve milletvekillerinin hapse atıldığını anlattı.
"Çavuşlar hapiste, komutanları dışarda, öğrenciler hapiste, 'dışarı çık' talimatı veren komutanlar dışarıda. Böyle bir çarpık dünyada yaşıyor şu anda Türkiye." diyen Kılıçdaroğlu, kamu hizmetlerine girme hakkının herkese eşit tanınması gerektiğinin altını çizdi.
- "Ben mi isyan edeceğim?"
Kemal Kılıçdaroğlu, şu anda Türkiye'nin en yoksul kesiminin orman köylüsü olduğunu vurgulayarak, Orman Genel Müdürlüğü'nün bu kesimi "işçi" olarak kabul etmediğini, bunların sigorta primlerini ve vergilerini kendilerinin yatırmak zorunda kaldığını aktardı.
Orman köylülerinin sorunlarının kamuoyunda ve TBMM'de yeteri kadar dile getirilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu insanlar soğukta bir yerde ölmüşse, penceresi kırık diye kışın ayazında çocuğu donmuşsa ancak o zaman haberimiz oluyor bu aileden." diye konuştu.
Anayasada "esnaf ve sanatkarların korunmasının" da bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Esnaf ve sanatkar arkadaşlarıma şunu söylemek isterim; size kredi vermesi gereken Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kooperatifi Başkanı'nın kaç lira aylık aldığını merak ediyor musunuz? Gidip bir sorun bakalım. Sen müşteri gelecek mi gelmeyecek mi diye uğraşırken, sana kredi vermesi gereken bir kuruluşun başında olan kişi ayda kaç lira para alıyor? Milletvekili aylığından da fazla. Peki bu çarpık düzene ben mi isyan edeceğim? Bu çarpık düzene önce isyan etmesi gereken esnaf kardeşim değil mi? O zaman bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız."
- "Vergiyi nereye harcıyorsun diye sormalı"
Tüketicilerin korunmasının da bir hak olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa'nın 65'inci maddesinde "ekonomik ve sosyal hakları, devletin mali kaynaklarını gözeterek yerine getiririm" denildiğini hatırlattı.
Siyasal iktidarların bu maddeye sığınarak "para yok" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Aslında para var. Bütçe var ortada, bütçenin kimin için harcandığı da var orada. Her şey kayıtlı, yazılı. Tercih 'parayı kimin için harcayacaksın' da. Bu soru sorulmuyor. Neden? Çünkü vatandaş ödediği vergilerin nerelere harcandığını sorma hakkına sahip ama o hakkını kullanmıyor." dedi.
Vatandaş, hükümete "Benden aldığın vergiyi nereye harcıyorsun" diye sorduğunda, Türkiye'de demokrasinin ana eksenine oturacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, Londra'daki bir avuç tefeciye 159 milyar dolar faiz ödeniyorsa, bu sorunun iktidara sorulması gerektiğine değindi.
İnsanların hakkını yargıda aradığını, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını anlamlı kılanın da bu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Devletin baskıcı gücüne karşı bireyin hakkını savunacak olan bağımsız ve tarafsız yargıdır. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybedip güce teslim olmuşsa yargı adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta budur, yargı adalet dağıtmıyor. Sadece yargı mı, kişinin haklarını savunan dördüncü bir güç daha var, medya. Medyanın özgürlüğü ve bağımsızlığı, vatandaşın sorunlarını dile getirmesinin temel unsurudur. Yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetti, medyanın yüzde 90'ı bir kişinin kontrolünde."
- "Zorlukla yayın yapan medyanın üzerine gidiliyor"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şimdi de dar alanda, bin bir zorlukla yayın yapan medyanın üzerine gidildiğini, buna en son örneğin Sözcü gazetesi olduğunu savundu.
"Türkiye'nin en büyük ve en çok satan gazetesi" olarak tanımladığı Sözcü'nün onuruyla mücadele edenlerin sözcülüğünü yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, ayrıca bu gazetenin insan haklarının, bağımsız yargının, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin sözcülüğünü yaptığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Şimdi onu, yazarlarını bir terör örgütüyle irtibatlandırmak istiyorlar. 'Efendim bunlar FETÖ'ye destek veriyorlarmış.' Yahu 'Ne istedin de vermedik' diyen Allah aşkına bu yazarlar mı, bu gazete mi? Her şeyi teslim eden sen değil misin. FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardılar, öyle dediler, baklavacı ayağı, sanayici, esnaf ayağı, gazeteci ayağı... Bir şey eksik, FETÖ'nün siyasi ayağı. Defalarca söyledim, bir daha söylüyorum; FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor, bir numaralı aktör o.
Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar, her şeyde veriyorlar. Çünkü götürüp delilleri önüne koyacağız. Oturuyor beyefendi orada. Sen ne istiyorsun Emin Çölaşan'dan, Necati Doğru'dan? Bunlar, Cumhuriyetten, sosyal devletten, kardeşlikten, beraber yaşamaktan, demokrasiden, insan haklarından yanadır. Bunlar açlığa, sefilliğe, yoksulluğa karşı çıkmışlardır, gelir dağılımındaki dengesizliği dile getirmişlerdir. Bunlar özgür kalemler. Bazen bu kalemlerden en sert eleştiri alanlardan birisi de benim ama asla ve asla 'neden bu yazıyı yazdın" diye soramayız."
- "Herkes eşit haklara sahip olmalı"
Yargının içine düştüğü sefaletin kendisi üzdüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, savcının hazırladığı iddianameyi "Zaytung haberine" benzetti.
Savcının iddianamede, "Senin geçmişte FETÖ'yü eleştirmen, FETÖ'cü olmana engel değildir" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bununla, savcının "talimatla aldığını" itiraf ettiğini dile getirdi.
Hangi koşulda olursa olsun, Türkiye'nin yürekli insanlarının haklarını ve hukuklarını savunmak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu işin sağı solunun olmadığının, herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğinin altını çizdi.
Hak mücadelesinin, tarihin en soylu mücadelesi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, zulme boyun eğildiğinde insan kimliğinin yitirilmiş olacağını söyledi.
- "Bir satır olumlu yazı yazmadılar ama..."
Hapse atılan çoğu gazetecinin CHP hakkında bir satır bile olumlu yazı yazmadığını belirten Kılıçdaroğlu, insan hakkı için bu gazetecilerin hakkını da savunduğunu dile getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin özgürce yazamaması ve akademisyenlerin düşüncelerini özgürce ifade edememesi durumunda insan haklarından söz edilemeyeceğini vurguladı.
Toplantının önemli olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, katılımcılara teşekkür etti.
- Diğer konuşmacılar ve oturumlar
Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de hakkını aramak isteyen, sorgulayan herkesin tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu savundu.
"İnsan haklarını konuşmak ve mücadelesini vermek kuşkusuz hiç kolay değil." diyen Gökçen, dünya genelinde sağ popülizm yükselirken, sosyal demokratların bir alternatifi oluşturması gerekliliğine dikkati çekti.
Gökçen, "Dün nasıl adalet için yürüdüysek bugünde insan hakları için mücadelemizi sürdürüyoruz." dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne değinirken, bugün Türkiye'de bu bildirgede yer alan hak ve özgürlüklerden söz edilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Ağbaba, "Cumhurbaşkanının 'AİHM kararlarını tanımıyorum' demesi bile bu alanda nerede olduğumuzun göstergesidir." ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından, "Emeğin Hakları: Sosyo-ekonomik Haklar İnsan Hakları mıdır?", "Ekonomik Krizde Çalışma Hakkı: Sistemin Ötekileştirdikleri" ve "Bir İnsan Hakkı Olarak Sağlık Hakkı: 2002-2018 Döneminde Sağlık Haklarına Erişim" başlıklarının yer aldığı ve gün boyu sürecek oturumlara geçildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Emeğin Hakları: Sosyo-ekonomik Haklar İnsan Hakları mıdır?" oturumu takip etti.
(Bitti)
Kaynak:
Bu haber toplam 124 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.