CHP Grup Başkanvekili Özel:
"Putin maşayı tutmuştur ve üç tane eli kanlı, dünyanın en acımasız terör örgütüyle müzakere, mutabakat ve onların başına jandarmalık görevini Türkiye'ye vermiştir"-"Bir kararnameyle,Türkiye'nin en büyük bankasına el konulabileceği, atama yapılabileceği al
TBMM (AA) - CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Putin maşayı tutmuştur ve üç tane eli kanlı, dünyanın en acımasız terör örgütüyle müzakere, mutabakat ve onların başına jandarmalık görevini Türkiye'ye vermiştir." dedi.
Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında iç ve dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi.
CHP eski milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Eren Erdem'in, yarın yapılacak duruşmasına etkin savunmayla hazırlanırken, tahliye beklenirken, duruşmaya bir gün kala, bu davanın Karşı gazetesiyle ilgili yürütülen başka bir davayla birleştirildiğini anımsatan Özel, yarınki duruşmanın iptal edildiğini söyledi. Özel, 60 ile 90 gün arasında, yeni bir süreç ortaya çıkacağını, hukuki değil siyasi bir süreç yürütüldüğünü savundu.
CHP'nin dün yapılan MYK toplantısında, ülkenin ve Meclisin gündeminde yer tutucağını öngördükleri TBMM İçtüzüğü tartışmalarının ele alındığını anlatan Özel, grup başkanvekilleri olarak hazırladıkları iki raporu MYK üyelerinin bilgisine sunduklarını belirtti.
- "Hibrit sistem getirmeye çalışıyorlar"
İktidar tarafından bazı basın organlarında yer almasına izin verilen, alternatif kanaldan tartışılmaya açılan bir içtüzük değişikliği önerisi bulunduğunu ifade eden Özel, ancak kendilerine henüz resmi bir başvuru yapılmadığını dile getirdi.
CHP Grup Başkanvekili Özel, gerçek bir içtüzük tartışmasının, evrensel demokratik ölçütleri içinde, parlamenter sistemin dünyada geldiği noktayı görerek yapılması gerektiğine dikkati çekti. Özel, bunun da partiler arası, eşit temsile dayalı, daha önce Mecliste denenen, azımsanmayacak yol alan bir yöntemle sürdürülmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi halde kamuoyuyla paylaşılan taslak ve iktidar partisinin yaklaşımını kabul edilebilir bulmadıklarını söyledi.
Bugün AK Parti'nin, bu içtüzük değişikliklerini getirerek, tartıştırarak kendi meşruiyetini, iktidarının meşruiyetini bir kez daha tartışmaya açtığını öne süren Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İktidar partisi önerdiği içtüzük değişiklikleriyle 16 Nisan referandumunda söylediklerinin tersine şeyler istiyor, bu kendileri açısından meşruiyet tartışması yaratmaktadır. Siz 'başkanlık sistemi, katı kuvvetler ayrılığı, bakan yeminden sonra Meclise uğramayacak' dediniz. Bugün getirilen sistem, oy alınan yüzde 51'lik sistem değildir. Hibrit, karma bir sistem getirmeye çalışmaktadırlar. MYK'mızın konuya koyduğu teşhis şudur: 24 Haziranda her yönüyle uygulamaya geçen, bizim tek adam rejimi dediğimiz onların Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi dedikleri sistem, uygulandığı günden itibaren ekonomi ve dış politikada büyük savrulmalar, türbülanslar yaşatmaktadır. Meclis açılacak ve kendi sistemleri, yapmak istedikleri değişiklik ile Türkiye'nin önüne koydukları sistemin, rejimi tüm yönleriyle olduğu gibi yasama yönüyle de sakatladığının itirafıdır.
Hibrit sistemle, 'biz yetkileri alalım, her şeyi yapalım, sakatladığımız yerlere de içtüzük üzerinden bazı düzenlemeler yapalım...' Bunu kabul etmiyoruz. İçtüzüğün 37. maddesi neden değişir? 1 Ekim'den sonra salı günü, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili düzenleme gelecek. AKP dışındaki 4 partiden birinin emeklilikte yaşa takılanlar teklifi gelecek. Bu madde değişirse, emeklilikte yaşa takılanların ümidi rafa kalkar. Kamu yararına gelecek her teklifin önü saray eliyle kesilmeye çalışılmaktadır."
Meclisin toplumsal etkileşiminin ortadan kaldırılmak istendiğini öne süren Özel, bunların hepsini AK Parti'nin yeni sistem dediği bu yaklaşımın, yarattığı yeni bir meşruiyet krizi ve sakat doğumun itirafı olarak gördüklerini savundu.
Özgür Özel, "AK Parti, Meclise, milli iradeye ve parlamenter sisteme kast etmiş ve bir sakat doğum gerçekleştirerek, onun üzerinden bir yaklaşımda bulunuyor. Eğer bu içtüzük değişiklikleri istedikleri gibi olursa Meclis şuna dönecektir: Yok demesinler Meclisi, orada da bir Meclis varmış gibi yapma Meclisi. 600 vatan evladının kendi aralarında yasamacılık oynadığı bir Meclis." diye konuştu.
- "3 milyarlık hediye mi olur?"
Özel, ekonomik kriz varken, ağustosta bütçe geçen yıla göre 8 kat fazla açık vermişken, "Vatandaşa kemer sıkın. Bu milli seferberlik" derken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir şey itiraf ettiğini, "Katar bu uçağı satıyordu. 500 civarındaydı. Uçakla biz de ilgilendik." açıklamasında bulunduğunu söyledi.
Katar Şeyhi'nin uçağı Türkiye'ye hibe ettiğini belirten Özel, şöyle devam etti:
"Eğer satın alınsaydı bu durum bir rezaletti. Ama Katar Şeyhi hediye etmiş, bu hediyeyi kabul etmek de bir felakettir. Erdoğan'a, milletin vicdanına soruyoruz. 'Borç alan emir alır' diyordun. Geri vermemek üzere 3 milyarlık hibe alan ne alır? Emirden daha öte neler alır? Bunun karşısında neyi verdin, neyi vereceksin? Katar'da askeri üs kurup da Mehmetçik'i yollamak, Mehmetçik'in canını ortaya koymak bu hesabın içinde midir? Borç alan emir alırsa, 3 milyarlık hibe alan ne almıştır, karşılığında ne vermiştir? Varlık Fonunun önemli bir kısmını Katarlılara verileceğinin söylentilerinin bu işlerde payı var mı? Bayram değil seyran değil Katar Şeyhi bize 3 milyarı neden verdi? 3 milyarlık hediye mi olur?"
- "Atatürk'ün kemiklerini sızlatmak"
Özel, Erdoğan'ın, "AKP'nin, sarayın uçağı konuşulmasın, CHP'nin bankası konuşulsun" diyerek, İş Bankasını tartışmaya açtığını öne sürdü.
İş Bankasını tartışmaya açmanın, "FETÖ'cül bir akıl, Kenan Evren'den miras ve Fetullah Gülen'in uzmanlık alanı" olduğunu öne süren Özel, "Ajandanızın olduğunu biliyoruz, o ajandanın bir yerinde İş Bankası olduğunu biliyoruz, o ajandanın Fetullahçılardan kaldığını da biliyoruz." dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özel, yapılan işin Atatürk'ün kemiklerini sızlatmak olduğunu savunarak, "Apırsanız da köpürseniz de ortanızdan çatlasanız da Atatürk, 'İki büyük eserim var. Biri Türkiye Cumhuriyeti, diğer CHP.' demiş. Bize para pul bırakmamış ama itibar bırakmış. 'Türkiye'nin ilk ve en büyük bankasının yönetiminde benim şahsi hisselerim var, temsilini CHP'ye bırakıyorum.' demiş. Biz bu itibarlı görevi, itibarlı şekilde yapıyoruz. Bir kuruş para almayız, paralar da vasiyete uygun olarak Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarına gidiyor. " değerlendirmesinde bulundu.
Özel, ne CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne damadının ne de oğlunun bankanın yönetiminde yer aldığının altını çizerek, şu açıklamalarda bulundu:
"Ey utanmazlar, vicdansızlar, CHP'nin İş Bankasına liyakat esasına göre atadığı 4 yönetim kurulu üyesine laf edenler, bunun üzerinden algı operasyonu yapanlar dönün bakın hangi kamu bankasında kaç eski AKP milletvekili, saray başdanışmanı çalışıyor? Türkiye'nin en büyük bankasına, dünyanın 122. bankasına dün yaptığı bu saldırılarla, borsada yüzde 6 değer kaybettirdi, yabancı yatırımcılar hisselerini satıp kaçmaya kalktı. Böyle bir dönemde bir kararnameyle,Türkiye'nin en büyük bankasına el konulabileceği, atama yapılabileceği, yönetimin değiştirilebileceği algısı, bu kırılgan dönemde Türkiye ekonomisine yapılmış en büyük suikasttır. İş Bankasına da yapılmış en büyük itibar suikastıdır. Ülkenin başındaki adam, ülkenin en büyük markasına saldırıyor buna karşı da bir hesabı vardır, Yiğit Bulut denilen jölelinin gazına gelip, onu görevlendireceği bir kapı aramaktadır. İş Bankasının kimse genleriyle, geleceğiyle, bugünü, geçmişi, yarınıyla uğraşmasın."
- "Ev ödevi verdi"
Özel, Soçi zirvesine yönelik değerlendirmelerde de bulundu. Özel, 15 Ekim'e kadar müzakere, mutabakat öngörüldüğünü anımsatarak, bu müzakere ve mutabakatın Türkiye'ye yüklediği sorumluluğun ise El Nusra, Heyet Tahrir el-Şam ya da irili ufaklı DEAŞ bağlantılı terör örgütleriyle müzakere yapmak, mutabakata varmak, alanı boşaltmasını, bazı silahları terk etmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in zirvede Erdoğan'a "ev ödevi verdiğini" iddia eden Özel, Putin'in, "Ben şunu şunu yapacağım, Türkiye de Nusra cephesi, Heyet Tahrir el-Şam ve IŞİD'i ikna edecek" dediğini savundu. Özel, sözlerini şöyle tamamladı:
"Putin ağzıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin terör örgütleriyle masaya oturacağının itirafıdır. Bunu yutkunmadan, sıkılmadan dinleyen, o tercüme olduktan sonra gözleri büyümeyen herhalde bir tek Erdoğan vardır. Türkiye'nin terör örgütleriyle temasa zorlanması, ev ödevi olarak, 'sen bunları ikna edersin, bunlar çekilirler' demesi, kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu imkansız görevlileri, bu ağır sorumlulukları almaya iten tablonun öznesi, iktidarın cihatçıları koruma sevdasıdır. AK Parti'nin irili ufaklı cihatçı grupları, ideolojik nedenlerle koruması sevdasıdır. Putin, bu zafiyeti görmüştür. Putin maşayı tutmuştur ve üç tane eli kanlı, dünyanın en acımasız terör örgütüyle müzakere, mutabakat ve onların başına jandarmalık görevini de Türkiye'ye vermiştir. Bu görevi de Erdoğan'ın sırtına yüklemiştir."
Kaynak:
Bu haber toplam 131 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.