Çanakkaleli işçi emeklisi antika tutkusunu mesleğe dönüştürdü
Biga ilçesinde yaşayan antikacı Günay Uygun, köylerden kentsel dönüşüme giren ya da miras kalan evlerden yıllardır topladığı tarihi nitelikteki eşyalarla dükkanında kültür hizmeti veriyor- 59 yaşındaki Uygun:- "Bugünlerde herkes teknolojiye yönelmişken, el işçiliğiyle yapılan şeylere bakmak insanı rahatlatıyor, huzur veriyor. Geçmişimizi yad ediyoruz"
Çanakkale'nin Biga ilçesinde yaşayan Günay Uygun, antika tutkusunu emeklilik sonrası mesleğe dönüştürerek açtığı dükkanında, yaşanmışlıkların izlerini taşıyan eşyaları keşfetmek isteyenlere nostaljik yolculuk sunuyor.
Biga'da yaşamını sürdüren 59 yaşındaki Uygun, bir taraftan ilçedeki fabrikada işçi olarak çalışıp diğer taraftan Biga ve köylerinden dokuma tezgahı, bakır ve çini eşyalar, el dokuması halı gibi çok sayıda etnografik eşya topladı.
Hobi amaçlı topladığı bu antika eşyaları evinde biriktiren Uygun, emekli olduktan sonra kendisine en uygun işin antikacılık olduğuna karar verdi.
Kendisine ek gelir sağlamak amacıyla elindeki antika eşyaların satışını yapmaya başlayan Uygun, topladığı eşyaların evine sığmaması üzerine 4 yıl önce dükkan açtı.
Eski tarım aleti yabadan dokuma tezgahına, Fransız çini sobasından Osmanlı döneminden kalma soda şişelerine, gelin aynasından rengarenk Murano camlara kadar birçok tarihi eşyanın yer aldığı dükkan, sayısı bugün 3 bine ulaşan objeyle meraklılarına kültür hizmeti de veriyor.
Dükkanda en eski parça olarak 1850'li yıllardan kalma para kasası, 1930'lardan soba, 1860'lardan aynalar ve dönemin el işçiliğini yansıtan pek çok ürün sergileniyor.
- "Bazı malların maddi değeri sıfır ama tarihi değeri, geçmişi var"
Günay Uygun, AA muhabirine, eşyaların değerinin maddi değil, taşıdıkları hikayelerle ölçüldüğünü söyledi.
Kentsel dönüşümden, yıkılacak evlerden çıkan eşyaları değerlendirdiğini anlatan Uygun, "Kimileri, miras olarak düşen evlerin içlerini boşaltmak istiyor. Daireyi ya da evi satıp, parayı alıp gitmek istiyor. Geçmişini düşünen yok, ben onları topluyorum. Burada değerlendirmiş oluyorum çünkü bazı malların maddi değeri sıfır ama tarihi değeri, geçmişi var; 50, 100, 150 senelik." diye konuştu.
Uygun, bunları alıp ilgilendikçe ne işe yaradığını, ne zaman kullanıldığını, ne amaçla yapıldığını öğrendiğini dile getirerek, "Satarken de insanlara aktarıyorum. Aynı zamanda ilgisi olan ama biriktirmek için yeri olmayan konu komşu da dükkana gelip bakabiliyor." dedi.
Dükkandaki tarihi eşyaların ziyaretçiler için müze niteliği taşıdığını da ifade eden Uygun, "eski" ile "antika" arasındaki farkı, "Nadir bulunan ve el işçiliği yüksek ürünler, antika olarak değerlendirilir." diye anlattı.
Antikaların kendisine huzur verdiğini anlatan Uygun, "Eski traktör oturağı elime geçiyor. Ne zaman yapılmış, kim yapmış, nasıl yapılmış? Bunları düşünmek beni gençleştiriyor. Bugünlerde herkes teknolojiye yönelmişken, el işçiliğiyle yapılan şeylere bakmak insanı rahatlatıyor, huzur veriyor. Geçmişimizi yad ediyoruz." diye konuştu.
Eşyaların bir kısmının koleksiyonerler, müze açmak isteyenler ya da dekor meraklıları tarafından satın alındığını aktaran Uygun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Genelde evrak, belge, kitap, kullanılmış öküz arabası, kağnı tekerleği, kılıç, kama, tüfek... Farklı farklı ürünler var. Bu işi yaparken ürün yelpazesi de genişliyor. Bugün biri getiriyor, bakıyorum, ya hiç görmediğim ürün oluyor ya da ben diyorum, 'Bunu satabilir miyim?' Bazı ürünleri alıyorum. bir şekilde de birikiyor. Aldığım ürünlerin 5'inden 2'sini satıyorum, 3'ü kalıyor. Aldığım bir eşyaya satılır, satılmaz diye de bakmıyorum. Nadirse elimde bulunsun istiyorum. Gelen müşteri ya da ziyaretçi baksın istiyorum. O amaçla da alıyorum. Bu sefer de ayrım yapmıyorum, kim ne getirirse alıyorum."
Kaynak:
Bu haber toplam 46 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.