BUÜ'de 2. Sezai Karakoç Edebiyat ve Şiir Günleri başladı
"Vefatının 40. yılı anısına 'Ruh Poyrazı'nda Bir Deha Necip Fazıl Kısakürek'" konulu sempozyumla etkinliğin açılışı yapıldı
Bursa Uludağ Üniversitesi'nde (BUÜ), 2. Sezai Karakoç Edebiyat ve Şiir Günleri, "Vefatının 40. yılı anısına 'Ruh Poyrazı'nda Bir Deha Necip Fazıl Kısakürek'" konulu sempozyumla başladı.
BUÜ Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde, Osmangazi Belediyesinin katkılarıyla Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Bursa Şubesince düzenlenen sempozyum açılış konuşmalarıyla başladı.
TYB Onursal Başkanı Mehmet Doğan konuşmasında, Necip Fazıl Kısakürek'in hayatından örnekler verdi.
Yazar ve şair Kısakürek'in bir fikir adamı oluşunun onu diğerlerinden ayırdığını işaret eden Doğan, "Necip Fazıl 1940'larda çok meşhur bir şair ve sanatkar olarak anılıyor. O zaman bir dergiye verdiği mülakatta, 'Ben artık şiirle, sanatla uğraşacak değilim, bir fikir cereyanı meydana getirmek istiyorum.' diyor. Orada uzun uzun var, yani nasıl bir şey yapmak istediği. Bunun adını Büyük Doğu koydu. 'Doğu' o zamanın lanetli kelimesi, çünkü her yerde batı var, Batı'dan başka bir şey yok." diye konuştu.
Doğan, Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ile oluşturduğu fikir dünyasına da değinerek şunları kaydetti:
"1941 yılında Necip Fazıl'ın böyle bir iddiayla ortaya atması, kendini bir misyon adamı olarak görmesi... Orada 'Sonunda ölüm olsa bile gireceğim.' diyor. Çünkü gerçekten sonu oraya girecek bir hareket başlatmak niyetinde. Necip Fazıl'ın 1943-1944 'Büyük Doğu'ları, çok da cepheden taarruz eden dergiler değil. Aynı zamanda birtakım mutedil şeyler de yapan dergiler ama 1948 sonrası Necip Fazıl, gerçek mücadelesini yürüten bir şahsiyet olarak artık önümüzde duruyor ve bu bir fikir mücadelesiydi. Bu bir fikir mücadelesidir, aynı zamanda politik mesajlar da barındırıyor. Ve aktüel tarafı her zaman ön planda. Necip Fazıl bütün hayatı boyunca dergisinde aynı zamanda aktüel siyasi meselelerle ilgilendi. O zamanın yönetimiyle bunların birçoğuyla zaten ilişkileri vardır veya onlar bunu tanıyorlardı. Demokrat Parti devrinde de sonraki devirlerde de bu şekilde mücadelesini sürdürdü. Ve 1960 yılında darbeden sonra tutuklandı, bir buçuk yıl kadar hapis yattı. Çıkınca da meşhur konferanslar serisine başladı. Yani Necip Fazıl şairdi, sanatkardı, sonra dergi yayıncısı oldu. Fikir öncüsü olarak kendisini takdim etti. Ve 1960'tan sonra da artık konferanslarla gerçek bir aksiyon adamı, hareket adamı olarak önümüze düştü."
BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz da Necip Fazıl Kısakürek'in düşüncelerinden örnekler vererek "Akademik dünyamızdan sair sanatsal alanlarımıza kadar modernliğin insan teki üzerine boca ettiği fenalıkların varoluşsal krizini ruh ızdırabı olarak ilk işitenlerdendir Necip Fazıl Kısakürek." diye konuştu.
TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ve birliğin Bursa Şube Başkanı Mustafa Baki Efe de açılışta konuşma yaptı.
Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan moderatörlüğündeki sempozyumda ise Ali Hazım Günvar, Metin Önal Mengüşoğlu ve Prof. Dr. Nesrin Karaca ile Prof. Dr. Turan Karataş sunumlarını yaptı.
Etkinlikler bugün sempozyum oturumları, şiir dinletileri ve yarın da Seyyid Usul Kültür Merkezi'nde Bursa Şairleri Şiir Kütüphanesi'nin açılışıyla sürecek.
Kaynak:
Bu haber toplam 105 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.