Bolu'da FETÖ'nün "çatı yapılanması" davası
Duruşmada, sanık avukatları mütalaaya karşı savunma yaptı
BOLU (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "çatı yapılanması"na ilişkin, 34'ü tutuklu 119 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan belediye nikah salonundaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yakınları ve avukatları katıldı.
Duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen bir askeri personel tanık olarak dinlendi.
Kastamonu'da yaşayan S.G, SEGBİS ile bağlandığı duruşmada, 2008-2012 arasında Bolu'da eğitim gördüğünü belirterek, örgütle ilgili bazı bilgiler verdi.
Asker olmak için yetiştirildiğini ifade eden S.G, "Bu yapıyla üniversite eğitimim döneminde tanıştım. O dönem özel gruplar dışında hücre tipi yapılanma yoktu. Ben de özel grup içinde dahil edildim. O nedenle il imamı da dahil olmak üzere herkesle irtibatım vardı. Bana da zamanla polis koleji ve askeri okullara hazırlanan öğrencilerin takibi görevlerini vermişlerdi. Bu konuda edindiğim bilgileri üst kademedeki örgüt mensuplarına aktarırdım. Üçüncü sınıfa geldiğimde de bu öğrencileri takip edenleri takip eden konumuna getirildim. Bu nedenle bu bilgilere sahip oldum." dedi.
S.G, ilde bulunan "mütevelli üyeleri", "küçük ve büyük bölgeciler" ile yapıda görev alan diğer kişilerin isimlerini ve görevlerini tek tek açıkladıktan sonra, "mütevelli", "ana mütevelli", "büyük ve küçük bölgeciler"in yaptıkları işleri anlattı.
- "Mütevelli para işiyle ilgilenirdi"
Özel gruplarda yer alan öğrencilerden sorumlu olduğu için mütevelli üyeleri ile çok görüşme imkanı olmadığını dile getiren S.G, "Ben bölge illerinden ziyade öğrencilerden sorumlu olduğum için mütevelli ile irtibatım olmadı. Ama mütevelli para işiyle ilgilenirdi. Para vermeyen kişilere dost ya da benzeri bir kelime kullanılırdı. İller mevcut konum ve büyüklüklerine göre küçük ve büyük bölgeye ayrılırdı. Bolu'da 4 büyük bölge vardı. Bunların her birinde de üçer de küçük bölge vardı. Genel mezuncu, mezun olmaya yakın öğrencilerin yanına gelerek yapacakları iş ve evlendirme konusunda yönlendirme yapardı. İlçe imamları, büyük bölgeci pozisyonundaki kişilerdir. Kadın yapılanmasıyla ilgili bilgim yok." şeklinde konuştu.
S.G, kendisinin FETÖ/PDY'yi dini bir cemaat olarak tanıdığını da sözlerine ekleyerek, "Bu yapıyı cemaat olarak bilirdim. Bu yapının darbe yapacağına dair bir bilgiye şahit değildim. Bu tarz konuların konuşulduğuna da şahit olmadım. Birtakım yanlışların yapıldığını mahrem hizmetler içinde olduğum için bilirdim. Soru çalındığını duyup üstlerimize ilettiğimizde bu tarz şeylerin olmadığı söylenirdi. Soru çalındığını sadece buna muhatap olanlar biliyordu. Yapı içindeki insanlar bunu bilmiyordu. Ayrıca ben soruların sadece 90'lı yıllarda verildiğini düşünüyorum. Ama benimle birlikte ifade veren bir başka tanık, soruların 80'li yılların başından beri verildiğini ifade etmişti. Cemaat içinde en çok vurgulanan şey mutlak itaattir. 'Gassal elindeki meyyit gibi olmak' gibi bir tabir vardı. Bu sözü hiç unutmadım. Bize bu şekilde olmamız söylenirdi." ifadesini kullandı.
Cemaat olarak bilinen yapının amacının, kendilerine dini inanca sahip insanların haklarının korunması şeklinde anlatıldığını kaydeden S.G, "Yapı içindeyken, '2010 ile 2020 arasında Türkiye çok farklı olacak. 2020 ile 2030 yılında da dünya çok farklı olacak' şeklinde bir söz duymuştum. Bunu bizzat örgütün elebaşı olan Fetullah Gülen'in söylediği belirtilirdi. Bu sözü o günlerde dini olarak algılamıştım. Ama 15 Temmuz darbe girişiminden sonra düşündüğümde ele geçirmek anlamına gelebileceğini düşünüyorum." dedi.
- Sanık avukatları mütalaaya karşı savunma yaptı
Tanığın dinlenmesinin ardından sanık avukatları, bir önceki duruşmada cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
İlk olarak 3 müvekkili ile ilgili savunma yapmak istediğini belirten avukat Sinan Barut, "Davada sanık olan bazı kişiler, etkin pişmanlıktan yararlanarak başka sanıklar aleyhinde ifade vermişler. Bu kişileri mahkemede dinleyip soru sorma imkanı bulamadık. Onların yeniden dinlenmesini ve soru sormak istiyoruz. Bazı tanıklar sunduk bunlar dinlenmedi. Bu nedenle yargılamanın sağlığından endişe ediyoruz. Biz kimseyi ya da örgütü aklama peşinde değiliz. Maddi gerçeğin, somut gerçeğin ortaya çıkması için çaba harcıyoruz." diye konuştu.
Barut, FETÖ/PDY'nin finans kaynakları arasında gösterilen Bank Asya'ya para yatırmanın kendileri açısından suç teşkil etmediğini ileri sürerek, "Bankaya para yatırmayı suç göremeyiz. Zira banka destek çağrısının yapıldığı yılın sonuna kadar halen birçok işlemine devam etti. Birçok kurum bile bu banka ile çalışmaya devam etti. Sanıkların bu bankanın örgüte ait olduğunu bilme imkanı yoktur. Talimatla para yatıran insanların bile örgüt üyeliğinden değil örgüte yardım etmek suçundan yargılanması gerekir." şeklinde konuştu.
Genel açıklamalarının ardından Barut, 3 müvekkiliyle ilgili savunma yaptı.
Avukat Fikret Çıracı da savunmasında, örgütle ilgili genel açıklamalar yaptıktan sonra tutuksuz yargılanan müvekkili A.O. hakkında savunma yaptı.
Müvekkilinin masum olduğunu ileri süren Çıracı, "Müvekkilimin, babasının bağlantıları nedeniyle burada olduğunu düşünüyoruz. Kendisi hakkında hiçbir delil yoktur. Belki cemaat olarak bilinen yapının, babası dolayısıyla kendisini de yapıya katma girişimi olmuş olabilir. Ancak müvekkilimin bu girişimlere cevap vermediği ortadadır." dedi.
Avukat Ekrem Asma ise yazılı olarak mahkemeye sundukları savunmalarını tekrarlamak istediğini kaydetti.
Yargılamalar başladığından bu yana bir kişinin bu yapı ile ilişkisi olup olmadığının önemi bulunmadığını, 15 Temmuz’dan haberdar olması ve ona destek vermesinin önemli olduğunu ileri sürdüklerini belirten Asma, ByLock iddiasının halen verimli olmadığını savunarak, "ByLock delillerini denetleme imkanımız yoktur. Denetime elverişli delilin hükme esas alınamayacağını düşünüyoruz. ByLock listelerinin de denetime elverişli olmadığı kanaatindeyiz." dedi.
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının savunmalarının ardından duruşmayı 20 Nisan'a erteledi.
- Mütalaa
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanıklardan 4'ünün beraatini talep ederken, 5 sanığın ise terör örgütü yöneticiliği suçunu işlediği gerekçesiyle 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar, 3 sanığın etkin pişmanlık hükümleri doğrultusunda 1 yıl 10 ay 15 günden beşer yıla kadar, 5 sanığın ise örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarını işlediği gerekçesiyle 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapsini istemişti.
Savcı, "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan yargılanan diğer 101 sanığa ise 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını ve tutuklu sanıkların hükümle bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etmişti.
Daha önceki duruşmalarda, firari 25 sanığın dosyasını ayıran mahkeme heyeti, savcı mütalaası öncesinde ise tutuksuz bir sanığın daha dosyasını ayırmış ve 10 tutuklu sanığın da tahliyesine karar vermişti.
- İddianameden
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen, 145 sanığın yer aldığı iddianamede, firari sanıklar Adnan Daylan, Cuma Kartal, Suat Türkoğlu, Mustafa Çaka, Ahmet Çelebi ile tutuklu sanıklar Şevket Kahraman, Ali Osman Çelik ve Emin Sinoplu'nun, "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçlamasıyla 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, 137 sanık hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Kaynak:
Bu haber toplam 98 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.