BM'de Türkiye-Pakistan ev sahipliğinde "Nefret Söylemiyle Mücadele" etkinliği
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2) - "Türkiye olarak yükselen İslam düşmanlığı ve ırkçılık, nefret söylemi ile etkin mücadele yönündeki çabalara öncülük etmeye devam edeceğiz"- "Barış dini olan İslam'ı terörle bir araya getirmek, çok büyük bi
NEW YORK (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak yükselen İslam düşmanlığı ve ırkçılık, nefret söylemi ile etkin mücadele yönündeki çabalara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) 74'üncü Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere New York'ta bulunan Erdoğan, BM Genel Merkezi'nde Türkiye ve Pakistan ortak ev sahipliğinde düzenlenen "Nefret Söylemiyle Mücadele" temalı yüksek düzeyli yan etkinliğe iştirak etti.
Hem devletler arası hem de bölgesel ve küresel nitelikli uluslararası örgütler nezdinde gerçekleştirilen somut girişimlerin daha etkin hale getirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, "İşte sayın direktör burada... Biz medeniyetler ittifakını bu yanlışları ortadan kaldırmak için kurduk ve medeniyetler çatışmasına karşı direndik. 'Medeniyetler ittifakında başarılı olursak bunların önünü alırız, keseriz' dedik." ifadesini kullandı.
Gelinen noktanın Keşmir'deki gelişmelerle pek hayra alamet olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Özellikle Birleşmiş Milletler Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşların çatıları altında girişimlerimizi somutlaştırmalı ve sonuç odaklı bir yaklaşım benimsemeliyiz." diye konuştu.
- "Nefret söylemine ilişkin bir veri tabanı oluşturulması"
Medeniyetler İttifakı tarafından hazırlanan dini mekanların korunmasına yönelik eylem planının açıklandığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler'de nefret söylemine ilişkin bir veri tabanı oluşturulması fikrini destekliyoruz. Bununla yetinmiyor, Birleşmiş Milletler bünyesinde nefret söylemine maruz kalanların şikayetlerini süratle iletebilecekleri ve takibinin yapılacağı bir platform oluşturulmasını önemsiyoruz. Türkiye olarak yükselen İslam düşmanlığı ve ırkçılık, nefret söylemi ile etkin mücadele yönündeki çabalara öncülük etmeye devam edeceğiz. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem başkanlığımız süresince bu konularda işbirliği yapılması için önemli çalışmalar yürüttük. Az önce İmran kardeşimin ifade ettiği gibi sürekli olarak Batı, sevgili Peygamberimize birçok hakaretler yapmıştır. Bunları yazılı yapmıştır, görsel yapmıştır. Biz bütün bunlara karşı hep sabırla göğüs gerdik. Ama biz hiçbir zaman ne Hazreti İsa aleyhisselatu vesselam ne Hazreti Musa aleyhisselatu vesselam ne Hazreti Davud aleyhisselatu vesselam, hiç birine asla bir ters kelam etmedik. Peygamberimiz gibi onlar da bizim için saygındır, kutsaldır ve o saygınlığı devamlı koruduk ve onlara da yapılacak herhangi bir hakaretin karşısında olduk. Çünkü bizim için bütün peygamberler bu saygınlığın içerisinde yerlerini korumuşlardır. Şimdi biz dünyada da bunu bekliyoruz."
- "Böyle bir şey kabul edilemez"
"Bizim dinimize kimse 'İslamcı terör', 'İslami terör' böyle bir yakıştırmayı yapamaz." diyen Erdoğan, "Arapçada İslam kelimesi, 'silm' kelimesinden gelmektedir. 'Silm', barış anlamına gelir. Dolayısıyla İslam bir barış dinidir. Barış dini olan İslam'ı terörle bir araya getirmek, çok çok büyük bir iftiradır, ahlaksızlıktır. Böyle bir şey kabul edilemez, olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Her inanç mensubunun teröristleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Biz kalkıp da bunun için mensubu oldukları dini lekeleyebilir miyiz? O başka bir şey, terörist başka bir şey. Bunun mücadelesini de aynı şekilde veriyoruz, vereceğiz." dedi.
Yeni Zelanda'daki terör saldırısı sonrasında İİT ve BM'de önemli girişimler gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sorunun kökünü kazımak için devletler, uluslararası kuruluşlar, teknoloji şirketleri, eğitim kurumları, medya, sivil toplum kuruluşları olarak el ele verip gerekli adımları atmak zorundayız. Onun için de şu anda bizim bütün kararlılığımız Cammu Keşmir'deki bu adımları bir an önce yerli yerine oturtmak, orada yaşayan Müslümanların haklarını da sonuna kadar korumak ve onların giriş çıkışlarının serbest hale getirilmesini sağlamaktır.
Ben bunu neye benzetiyorum, biliyor musunuz? Aynen şu anda Filistin'de olanlara benzetebiliyorum. Filistin'de olanlar çıkabiliyor mu Filistin'den? Hayır. Onlar da yine oradaki İsrail devletinin iznine tabi. Son bir örnek vereyim, sözlerimi bitireyim. Ben Başbakan olarak İsrail'e gittim. İsrail'den Filistin tarafına geçerken eşimle beraber arabada yarım saat sınırda bekletildim. Niye bekletildiğimi anlayamadım. Resmi bir ziyaret için o zaman Telaviv'deyim. Telaviv'den oraya geçerken başıma bu olay geldi. Bunu her zaman anlattım, anlatıyorum ve anlatacağım. İşte İsrail'in devlet liderlerine, devlet başkanlarına, başbakanlarına yaklaşımı budur. Kimi beğeniyorlarsa onun için kapılar açıktır ama beğenmiyorlarsa o zaman kapılar kapalıdır. Lafa geldiği zaman bütün özgürlükleri savunurlar. O havada gözükürler ama hiçbir zaman samimi değildirler."
Erdoğan, etkinliği düzenleyenlere teşekkür etti.
(Bitti)
Kaynak:
Bu haber toplam 76 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.