BM: Afrika kökenliler birçok ülkede kamu işlerine katılımda büyük zorluklar yaşıyor

Birleşmiş Milletler (BM), Afrika kökenli insanların ırkçılık, ötekileştirme ve dışlanma nedeniyle birçok ülkede kamu işlerine katılım konusunda büyük zorluklarla karşılaşmaya devam ettiğini bildirdi.

BM İnsan Hakları Ofisi, Afrika kökenlilerin kamu işlerine alınmada karşılaştığı zorluklara ilişkin rapor yayımladı.

Raporda, Afrikalıların hayatın her alanında ırkçılığın olumsuz etkilerine maruz kaldığı belirtildi.

Afrika kökenlilerin çoğu zaman köleleştirme ve sömürgecilik mirasından kaynaklanan sistematik ırkçılık, ötekileştirme ve dışlanma nedeniyle kamu işlerine alınmaları konusunda büyük zorluklar yaşadığı aktarılan raporda, bu durumun ırksal adalet ve eşitlik konusundaki ilerlemeyi engellediği vurgulandı.

Raporda, "Kolluk kuvvetleriyle etkileşimler sırasında veya sonrasında Afrika kökenli insanların ölümleri devam ediyor. Ailelerin hesap verebilirlik ve etkili tazminat arayışıyla uzun süren mücadelelerine rağmen cezasızlıkla mücadele konusunda çok az ilerleme kaydedildi." ifadeleri yer aldı.

Bazı ülkelerde Afrika kökenli insanların kamu işlerine katılımını kolaylaştırmak için atılan adımlara da yer verilen raporda, bu konuda devam eden zorluklar ve birçok ülkede "Afrika kökenli insanların katılımını güçlendiren güvenli ve kolaylaştırıcı bir ortamın" eksikliğine işaret edildi.

- BM'den "Afrika kökenlilerin kamu işlerine katılmaları" çağrısı

Raporda görüşlerine yer verilen BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, sistemik ırkçılığın üstesinden gelinmesi için ülkelerin Afrika kökenli insanların kamunun her alanına anlamlı, kapsayıcı ve güvenli katılımına yönelik eylemleri hızlandırması gerektiğinin altını çizdi.

Türk, "Ülkeler için kritik bir başlangıç noktası, Afrika kökenli insanların ihtiyaçlarının, deneyimlerinin ve uzmanlığının politika oluşturma, uygulama ve değerlendirmede merkezi olmasını sağlamaktır." ifadelerini kullandı.

Irk ve etnik kökene göre ayrıştırılan verilerin, sistemik ırkçılığa yönelik çabaların kanıtlara dayanmasını sağlamak açısından kritik önem taşıdığını kaydeden Türk, pek çok ülkenin hala bu tür verileri toplamadığına, yayımlamadığına veya kullanmadığına dikkati çekti.