Birinci Yaşlılık Şurası
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1) - "Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040 yılında şimdikinin yaklaşık iki katına ulaşması bekleniyor. İşte bunun için katıldığım tüm nikah törenlerinde gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse dah
ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040 yılında şimdikinin yaklaşık iki katına ulaşması bekleniyor. İşte bunun için katıldığım tüm nikah törenlerinde gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse daha fazlasını tavsiye ediyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Birinci Yaşlılık Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada, Şura'nın hayırlı olmasını diledi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Şura'nın gerçekleşmesinde emeği geçen herkesi kutlayan Erdoğan, görüşleri, teklifleri, tartışmalarıyla katkı sağlayacaklara teşekkür etti.
Yaşlılığın hayatın kaçınılmaz bir dönemi olduğuna işaret eden Erdoğan, dünyaya gelince er veya geç, vakti saati geldiğinde dar-ül bekaya göç etmemiş kimsenin olmadığını söyledi.
Tarihte fikirde, sanatta, edebiyatta, felsefede önemli eserler vermiş kişilerin pek çoğunun yaşlılık, yaşlanma üzerine düşündüklerini ve önemli sözler söylediklerini anlatan Erdoğan, Yunus Emre'nin "Geldi geçti ömrüm benim" şirini örnek gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Kemal Tahir'in Yorgun Savaşçı romanında Yüzbaşı Cemil, Teğmen Faruk'a 'Yaşlandık mı dersin' diye sorar. Teğmen Faruk'un bu soruya cevabı 'Bizim yorgunluğumuz, gövdemizden değil, ruhumuzdan olsa gerek.' der. Yaşlılık, gövdelerden önce ruhlara çöker. Bir başka düşünür, 'Gençlik, bilgeliği öğrenme, yaşlılık da uygulama dönemidir' diyor. 'Hepiniz inancınız kadar genç, şüpheniz kadar ihtiyar. Kendinize olan güveniniz kadar genç, korkunuz kadar ihtiyar. Umudunuz kadar genç, yeisiniz kadar ihtiyarsınız' diyen yazara hak vermemek elde mi? Atalarımız 'Akıl yaşta değil, baştadır' der. Ama bunun bir de 'Aklı başa yaş getirir' şeklinde devamı vardır. Yaşlılığı bir dağa tırmanmaya benzeten bir yazar, çıktıkça yorgunluğun arttığını, nefesin daraldığını ama görüş açısının genişlediğini söylüyor. Herkesin uzun yaşamak istediği ama yaşlanmak istemediği bir dünyanın içindeyiz. En önemlisi de hangi yaşta bulunduğumuzdan ziyade, o vakte kadar ne yaptığımız, nasıl yaşadığımızdır. Bugün bulunduğumuz yaşlara kadar gelmiş olmamız, Rabbimizin bizlere bir lütfudur."
- "Önce 40'ı bulmayan ortalama hayat süresi bugün 70'in üzerindedir"
Daha doğarken gözlerini hayata yumandan, her yaşta bu dünyayı terk edene kadar, insana göre zamansız pek çok ölüme şahitlik ettiklerini aktaran Erdoğan, bunun yanında yaşı 70, 80, 90, 100 ve hatta daha fazla olan nice büyüklükleri bildiklerini kaydetti.
Kaçınılmaz olanın yaşlılık için üzülmek yerine, bu dönemi en güzel şekilde değerlendirmeye gayret göstermek gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Dünya nüfusu özellikle gelişmiş ülkelerde hızla yaşlanıyor. Birkaç asır önce 40'ı bulmayan ortalama hayat süresi bugün 70'in üzerindedir, hatta bazı ülkelerde 90'ı zorlamaktadır. Bu durum çözüm bekleyen pek çok meseleyi de beraberinde getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Gelişmiş ülkelerin, hızla yaşlanan nüfusları sebebiyle ciddi bir gelecek endişesi içinde olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Batı ülkelerinde azalan genç nüfusun yerini diğer coğrafyalardan gelen göçmenlerin kapattığını söyledi.
- "Ülkemizde 65 yaş ve üzeri nüfus oranı yüzde 8,8'e kadar ulaşmıştır"
Asya ve Afrika kıtaları ile Güney Amerika'nın ortalamanın çok üzerinde büyüyen nüfuslarıyla dünyanın geleceğine talip olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin durumu, her ne kadar Batı ülkeleri kadar vahim değilse de çok da iç acıcı gözükmüyor. Ülkemizde 65 yaş ve üzeri nüfus oranı yüzde 8,8'e kadar ulaşmıştır. Bu da 7,2 milyon yaşlıya sahip olduğumuz anlamına geliyor. Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040 yılında şimdikinin yaklaşık iki katına ulaşması bekleniyor. İşte bunun için katıldığım tüm nikah törenlerinde gençlerimize en az üç çocuk, mümkünse daha fazlasını tavsiye ediyorum. Bir olur garip olur, 2 olur rakip olur, 3 olur denge olur, 4 olur bereket olur, gerisi Allah kerim diyorum. Mecburuz, çünkü dinamik genç nüfus yapısını sağlam tutalım."
"Bizim gibi ülkeler için nüfus güçtür." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nüfusumuzu en iyi şekilde beslemek, eğitmek, donatmak, istihdam alanları oluşturmak, altyapı hizmetleri vermek şartıyla bu gücü kullanabileceğimizi biliyoruz. Ama ortada yeterli nüfus yoksa, diğer imkanların bir süre sonra kendiliğinden yok olup gitmesi veya el değiştirmesi kaçınılmazdır. Nüfus yapımızdaki bu değişim bize diğer pek çok nüfusun veya birçok hususun yanı sıra yaşlılarımıza götürülecek hizmetlerin artırılması gerektiğine de işaret ediyor. Yaşlı hizmetlerini sadece maddi imkanlarla sınırlı görmek, onlara yapılacak en büyük haksızlıktır. Asıl olan yaşlılarımızın aile bütünlüğü içinde etkinliklerini ve üretkenliklerini koruyarak sosyal çevreleriyle birlikte bu dönemlerini geçirebilmelerini temin etmektir. Yaşlılarla ilgili politikalarımızı işte bu anlayışla belirlemeli ve uygulamaya geçirmeliyiz. Elbette kimsesi kalmayan veya ailesiyle birlikte hayatını sürdürme imkanından mahrum olan yaşlılarımız için huzurevinden, bakım ve rehabilitasyon merkezlerine kadar her türlü altyapıyı oluşturmalıyız. Kendi evinde hayatını sürdürmek isteyenler için de evde temizlik, yemek, sağlık hizmeti desteği gibi imkanları da sunmalıyız. İşte bunları biz yapıyoruz. Bizden önce böyle bir şey yoktu."
Hasta vatandaşların evde tedavilerini yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, doktorların evlere giderek burada müdahaleyi yaptıklarını belirtti.
Asıl olanın yaşlıların aileleriyle birlikte ve sosyal hayatın içinde ömürlerini geçirmelerini sağlamak olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Biz, yaşlılarını 'koca' diyerek en üst makama oturtan, 'ak saçlı, ak sakallı' diyerek en üst toplumsal payeliği veren, bilgeli ve dirliği onlarla simgeleyen bir kültüre sahibiz." diye konuştu.
Erdoğan, "Cennet anaların ayağı altındadır' hadisi şerifini herhalde bilmeyen yoktur. Ben anacığımın ayağının altını öperdim. Anam ayağını çekerdi. Anacığım bana cennet kokusunu çok mu görüyorsun derdim, ağlardı. Tavsiye ediyorum, analarınızın ayaklarının altını öpün. Onlar gibisi yok. Onlar olduğu için biz varız. Onlar olmasa biz yoktuk." dedi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 104 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.