Bir dönemin ünlü şarkıcı ikizleri Meral ve Zühal kardeşler Moda'da 150 kediye bakıyor
Meral Ozan:- "1990'dan bu yana hiç tatil yapmadık. Bizim elimize bakan 150 kediyi başkalarına emanet edip gidemiyoruz. Bütün vaktim kedilerle geçiyor"- Zuhal Kandemir:- "Sabah kalkar kalmaz kedilerin bakımını yapıyor ve karınlarını doyuruyorum. Bir kedim yaşlılıktan idrarını tutamıyor. O yüzden sürekli paspas elimde geziyorum"
SEMRA ORKAN - "Param Yok Pulum Yok" şarkısı ile hafızalara yerleşen 1970'li yılların ünlü ikizleri Meral ve Zuhal kardeşler, Kadıköy Moda sokaklarında 150 kediye bakıyor.
Türk müzik tarihinin önemli isimlerinden biri olan Fecri Ebcioğlu tarafından keşfedilen Meral ve Zuhal kardeşler, 1970'li yıllarda müzik dünyasına adım attı.
İkizlerin, seslerini duyurduğu "Param Yok Pulum Yok" adlı şarkısı 1974 yapımı Kadir İnanır ve Müjdat Gezen'in başrolündeki "Uyanık Kardeşler" filminin müziği olarak dönemin klasiği haline geldi.
Bir zamanların şaşaalı hayatının ardından bugün Moda'da sakin bir yaşam sürdüren ikizler, evdekilerin yanı sıra sokakta da 150 kedinin bakımını yapıyor.
Meral ve Zuhal kardeşler, "17 Şubat Dünya Kediler Günü"nde hayvanlarla olan bağlarını AA muhabirine anlattı.
- "Kar da yağmur da yağsa her sabah kedilerimi besliyorum"
İkizlerden Meral Ozan, yaşamını sürdürdüğü Moda'da 1990'dan bu yana kedilere baktığını söyledi.
Bir komşusunun o yıllarda yeni çıkan kuru mamayı kedilere verdiğini görünce kendisinin de çantasında mama taşımaya başladığını dile getiren Ozan, "O günden sonra çantama mama alıp sokakta rastladığım kedilere vermeye başladım. Daha sonra hayvanlara mama verme işini sisteme koydum. Kapının önüne belirli aralıklarla mama koymaya başladım. Bu da binada oturanlarda rahatsızlık yarattı. 'Burada kedi besleme, etraf kedi doldu.' gibi şikayetler aldım. Bu şikayetler karşısında o kadar üzülüyordum ki eve gidip ağlıyordum." diye konuştu.
Hatta bu şikayetler yüzünden kedilere bakamadığı için tansiyon ve şeker hastalığının nüksettiğini vurgulayan Ozan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kedi baktığım için bana bağıran çağıran insanlara da hayvan sevgisi versin, diye Allah'a çok içten dua ettim. Duam kabul olmuş olacak ki bir baktım bana bağıran, çağıran insanlar kedi, köpek almaya başladı. Şimdi Moda'da kediden köpekten geçilmiyor. Herkesin bir kedisi ya da köpeği var. Kar da yağmur da yağsa her sabah kalkıp, kedilerimi besliyorum. Şimdi böbreğimde taş çıktı ağrım da oluyor ama ona rağmen sürüklene sürüklene sokağa çıkıp, kedilerimi besliyorum."
- "Kedilere nankör denmesini hiç anlamıyorum"
Ozan, kedilere bakmanın çok ağır bir sorumluluk olduğunu dile getirerek, "1990'dan bu yana hiç tatil yapmadık. Hatta Bodrum'da bir yazlığımız vardı, kedileri bırakıp gidemiyoruz diye onu da sattık. Bizim elimize bakan 150 kediyi başkalarına emanet edip gidemiyoruz. Bütün vaktim kedilerle geçiyor." dedi.
Sadece mama vermediğini, hastalandıklarında da kedileri veterinere götürdüğünü anlatan Ozan, "Kısırlaştırma yaptırıyorum. Çok vaktimi alıyor gerçekten çok yoruluyorum. Her gün 150 kediye bakmak yorucu olabiliyor." ifadelerini kullandı.
Hayvan beslemenin verdiği huzuru hiç bir şeyde bulamadığının altını çizen Ozan, "Hayvan beslemenin çok faydasını gördüm. Vücudunuzda neresi hasta ise kedi orayı anlar ve gelip o bölgenize yatar. Size bir arkadaş olur, huzur verir. Kedilere nankör denmesini hiç anlamıyorum." diye konuştu.
- "Kışın, 15'e kadar çıkıyor evdeki kedi sayısı"
Zühal Şener Kandemir ise 1985'li yıllardan itibaren kedi beslediğini belirterek, "Evdeki artan yemekleri kedilere vermeye başladım. Her gün iki kez 4 kat aşağı inip kedileri besliyordum. Fakat beslediğim kediler tek tek arabanın altında kalıp ölünce psikolojim bozuldu. Bir süre ara verip, kedi bakım işini kardeşim Meral'e bıraktım." dedi.
Kandemir, hayvan sevgisinin annelerinin kendilerine aldığı bir kedi ile başladığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Kedimizin adı Minnoş'tu, bir sokak kedisiydi. Babamın işi nedeniyle Zonguldak'tan Denizli'ye taşınınca onu yanımızda götürememek bizi çok üzmüştü. Denizli'deki komşumuzun kedisinin yavruları olunca birini aldık. Ondan sonra içimizdeki kedi sevgisi hiç bitmeden büyüdü. Hiç kedisiz evimiz olmadı. Şu an 10 kedim var evde. Havalar soğuduğunda sokaktaki kedileri de eve alıyoruz. Eşim de çok hayvansever ve merhametli bir insan. 'Evde çok kedi var almayalım.' desem de o alıyor. Kışın, 15'e kadar çıkıyor evdeki kedi sayısı."
- "Veteriner ve mama ücretleri çok yüksek"
Kandemir, kedilere bakmanın çok yorucu olduğunu belirterek, "Sabah kalkar kalmaz kedilerin bakımını yapıyor ve karınlarını doyuruyorum. Bir kedim yaşlılıktan idrarını tutamıyor. O yüzden sürekli paspas elimde geziyorum. Bütün günüm onlara bakmakla geçiyor. Benim de Meral'in de emekli maaşı kedilerin bakımına gidiyor. Veteriner ve mama ücretleri çok yüksek." ifadelerini kullandı.
Kedi beslemenin insan psikolojisi üzerinde çok olumlu bir etki yarattığını aktaran Kandemir, kedilerin uğur ve şans getirdiğine inandığını söyledi. Kandemir, bir hevesle hayvan alıp, sonra sokağa bırakılmasının sorumsuzluk ve vicdansızlık olduğunu dile getirdi.
Kaynak:
Bu haber toplam 75 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.