Balon balıklarının insan sağlığına verdiği zararın boyutları ortaya çıktı

Balon balıklarının insan sağlığına verdiği zararın boyutları ortaya çıktı

Doğu Akdeniz'de 2004 ile 2023 arasında balon balıkları nedeniyle tüketimden kaynaklı 27 ölüm, 143 ölümcül olmayan zehirlenme ve 28 fiziksel saldırı vakası yaşandı- Mersea Deniz Koruma Danışmanlığı Kurucusu Dr. Aylin Ulman:- "Ne yazık ki bir kere yerleştikten ve yayılmaya başladıktan sonra burada kalacakları için onlara alışmak zorundayız. Ancak balon balığı ve aslan balığı gibi ciddi ve zararlı etkilere sahip olanların kontrol altına alınması, yerel biyoçeşitliliğimizin korunması için gerekli"

YEŞİM YÜKSEL - Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerden bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre 2004 ile 2023 arasında balon balıkları nedeniyle tüketimden kaynaklı 27 ölüm, 143 ölümcül olmayan zehirlenme ve 28 fiziksel saldırı vakası yaşandı.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine göre Akdeniz, yüzde 20 ila 30'u endemik olmak üzere 17 binden fazla deniz canlısına ev sahipliği yapıyor. Yerli türlerin dışında 1000'den fazla yabancı türü de sınırları içinde barındıran Akdeniz'deki türlerin korunması için 1233 deniz koruma alanı bulunuyor.

Akdeniz'deki istilacı yabancı türlerden biri olan balon balığı hakkında Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Lübnan, Suriye, İsrail, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus'tan bilim insanlarının yaptığı "Doğu Akdeniz'de İstilacı Balon Balıklarının İnsan Sağlığına Etkilerinin (Saldırılar, Zehirlenmeler ve Ölümler) Değerlendirilmesi" adlı çalışma bilim dergisi Biology'de geçen ay yayımlandı.

Çalışmada, Haziran 2004'ten Aralık 2023'e kadar Doğu Akdeniz'deki balon balığı (Lagocephalus sceleratus) ve turuncu benekli balon balığı (Torquigener Hypsolegeneion) kaynaklı meydana gelen fiziksel saldırı, zehirlenme ve ölüm vakaları ilk kez kapsamlı şekilde ele alındı. İnsan sağlığını etkileyen 198 olayın belgelendiği çalışmada, tüketimden kaynaklı 27 ölüm, 143 ölümcül olmayan zehirlenme ve 28 fiziksel saldırı vakası tespit edilerek incelendi. Kaydedilen vakalarda özellikle 2019'dan sonra hızlı bir artış yaşandığı da gözlemlendi.

Balon balıklarıyla ilgili tespit edilen ilk vakalar Lübnan ve Mısır'dan gelirken, en fazla zehirlenme vakası 64 kişi ile Suriye'den bildirildi. Suriye ve Türkiye, balon balıklarıyla ilgili en fazla vaka rapor edilen iki ülke olurken, Lübnan 16 can kaybıyla balon balığı kaynaklı en fazla ölümün meydana geldiği ülke oldu. En fazla can kaybı yaşanan ikinci ülke olan Türkiye'de 4 ölüm, 24 ölümcül olmayan zehirlenme ve 8 fiziksel saldırı vakası kayıtlara geçti.

Dokularında yüksek miktarda nörotoksin tetrodotoksin (TTX) bulunduran balon balıkları, insan sağlığı açısından risk oluşturuyor. Dünyadaki yaklaşık 200 balon balığının yüzde 28'inden fazlası insan tüketimi için güvenli olmayan seviyelerde TTX içeriyor. Balon balıklarında bulunan TTX'in düşük düzeyi ağrı kesici olarak çok etkili olsa da yüksek dozu ölüme neden olabiliyor.

Zehirlenme semptomları genellikle TTX'in vücuda girişinden yaklaşık 10 dakika ila 6 saat arasında ortaya çıkabiliyor. Sinir ve sindirim sisteminde başlayarak 4 aşamada ilerleyen semptomlar, uzuvlarda uyuşma ve felç, kalp ve solunum sistemlerinde anormallikler ve son olarak meydana gelen bilinç kaybı ile genellikle 6 ila 24 saat içinde ölümle sonuçlanıyor. Hastalar genellikle 24 saat içinde solunum yetmezliğine bağlı olarak hayatını kaybetmezse, vücutta kalıcı bir hasar olmadan iyileşebiliyor.

- Akdeniz'de 13 tür balon balığı bulunuyor

Araştırmada yer alan bilim insanlarından Dr. Aylin Ulman, balon balıklarının insan sağlığına, ekonomiye ve biyoçeşitliliğe zarar verdiği için yüksek düzeyde istilacı tür olarak nitelendirildiğini belirtti.

Akdeniz'de bilinen 13 tür balon balığı bulunduğunu aktaran Ulman, "Kaydedilen türlerden 6'sı Hint-Pasifik kökenli ve bunların 3'ü en yüksek zehir seviyelerine sahip. Hint-Pasifik kökenli Kızıldeniz türleri, Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz'e ulaşıyor. Zehir seviyesi en yüksek ve ne yazık ki sularımıza da gelmiş olan 3 balon balığı türünün bilimsel isimleri Lagocephalus sceleratus, Lagocephalus suezensis, Torquigener hypselogeneion'dur." dedi.

Türkiye sularında ilk kez 2002'de görülen balon balığının ilerleyen günlerde Akdeniz'in diğer noktalarına da yayılmaya başladığını ifade eden Ulman, Cebelitarık Boğazı ile Karadeniz'de de balon balığına rastlanabildiğini anlattı.

Ulman, keskin dişlere sahip balon balıklarının biyoçeşitlilik üzerindeki etkisi hakkında şu bilgileri verdi:

"Çok keskin dişleri iki plakaya kaynaşmış olması nedeniyle midye ve yengeç gibi omurgasız hayvanların sert kabuklarını kırabilir, hem de su kolonunda ve dipte yaşayan balıkları yakalayıp yiyebilirler. Bu yüzden, farklı habitatlarda yaşayan geniş bir canlı çeşitliliği üzerinden beslenebilirler. Esas olarak, ahtapot ve kalamar türlerini tercih ediyor gibi görünse de bulabildikleri tüm canlıları yiyorlar, hatta etrafta besin bulamadıklarında yamyamlığa da başvurduklarını düşünüyoruz."

- "İnsanlar balon balıklarını asla yememeli"

Balon balığındaki zehrin, balığın eti başta olmak üzere tüm organlarında bulunduğu ve kesip çıkarılamadığı bilgisini paylaşan Ulman, "Son yıllarda denizde bulunan, yüzen insanlara da saldırmaya başladılar ancak bu tip saldırılar şimdilik nadir görülen bir durum. İnsanlar balon balıklarını asla yememeli. Kazayla balon balığı yediklerinde ilk yardım tedavisi için vakit geçirmeden tıbbi yardım almalı. Şu ana kadar balon balığı zehrinin bilinen bir panzehiri yok ancak acil tıbbi müdahale gereklidir." diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün zehirli balon balığının avlanmasını teşvik etmek için balık başına 25 lira ödül koyduğunu hatırlatan Ulman, kendilerinin de bu fikirden yola çıkarak zehirli balon balığının derisini, doğaya dost yöntemlerle egzotik ürünlere dönüştüren ticari bir girişim başlattıklarını bildirdi.

Türkiye denizlerinde şu anda 500'den fazla yabancı tür olduğuna dikkati çeken Ulman sözlerini "Ne yazık ki bir kere yerleştikten ve yayılmaya başladıktan sonra burada kalacakları için onlara alışmak zorundayız. Ancak balon balığı ve aslan balığı gibi ciddi ve zararlı etkilere sahip olanların kontrol altına alınması, yerel biyoçeşitliliğimizin korunması için gerekli." diyerek tamamladı.

Kaynak:Haber Kaynağı

Bu haber toplam 95 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler