Bakan Ersoy: "Dünya gastronomi sahnesindeki önemimiz giderek artıyor"
"Seyahat kararlarını bulacakları özgün deneyimler etrafında veren ziyaretçi profili, Michelin seçkisine girmiş restoranlarımızı deneyimleyerek sektörümüz için önemli bir kaynak yaratıyor"- "Hedefimiz 2030 yılına kadar ülkemizde tüm konaklama tesislerini yüzde yüz sürdürülebilir hale getirmek"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, dünyanın prestijli restoran değerlendirme sistemlerinden Michelin Rehberi 2025 İstanbul-İzmir-Muğla seçkisinin, Four Seasons Hotel Istanbul At The Bosphorus'ta düzenlenen ödül törenine katıldı.
Bakan Ersoy, Türk mutfağının küresel gastronomi sahnesinde güçlü bir konumu olduğunu ve dünyaca kabul edilmiş bir başarı hikayesi yazabilecek potansiyel taşıdığını söyledi.
Turizm sektöründe seyahat kararlarının gün geçtikçe daha fazla otantik yeme-içme deneyimleri etrafında şekillendiğinden bahseden Ersoy, şöyle devam etti:
"Türk mutfağının zaten son derece güçlü olan yapısı, bakanlığımızın gastronomi sektörümüzün gelişimine verdiği destekler, Turizm Geliştirme Ajansının (TGA) Türk mutfağı özelinde uyguladığı global tanıtım planı ve tüketici eğilimlerindeki değişimler bir araya geldi ve gastronomi sektörümüz genel turizm stratejimiz içinde hak ettiği kayda değer pozisyonuna yükseldi. Dünyaca ünlü Michelin Rehberi de bu gelişmelere kayıtsız kalmadı ve İstanbul ile başlayan hikayesine ilerleyen yıllarda İzmir ve Bodrum'u da ekleyerek devam etti."
- "Dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz ve önemimiz giderek artıyor"
Ersoy, Türk şeflerinin küresel bir listede ödül almasının gururlandırıcı olduğunu dile getirerek, "2025 yılında İstanbul, İzmir ve Bodrum'un yanı sıra Muğla ilimizin diğer ilçelerine de yayılacak olan Michelin seçkisinin, seçilen tüm restoranlarımıza şimdiden hayırlı olmasını diliyoruz. Bildiğiniz gibi destinasyonlarımızın dünyanın önde gelen gastronomi şehirleri arasına girebilmeleri için hem yerel lezzetlere hem de dünya mutfaklarının başarılı örneklerine ev sahibi olmaları gerekiyor." diye konuştu.
İstanbul, İzmir ve Muğla'nın hem özgün Türk mutfağının geleneksel ve modern yorumlarına imza atan başarılı restoranlara hem de dünya mutfaklarının en başarılı örneklerini sunan sayısız işletmeye sahip olduğuna dikkati çeken Bakan Ersoy, şunları kaydetti:
"Michelin Rehberi'nin Türkiye'ye en büyük faydası bu zenginliğimizi dünyaya tanıtmak, özgün bir gastronomi deneyimi yaşamak isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilerimize şehirlerimizin zengin seçeneklerini tanıtmasıdır. Gastronomi sektörü, bir yandan coğrafyanın getirdiği iklim, tarım ve hayvancılık şartlarından bir yandan da bulunduğu toprakların tarihi ve kültürel mirasından beslenen bir alan. Ne kadar şanslıyız ki kıtaları birleştiren, imparatorluklara başkentlik yapmış kadim geçmişiyle konuklarına benzersiz deneyimler sunan İstanbul'umuz, olağanüstü doğal güzellikleri, köklü tarih ve zengin yemek kültürleriyle öne çıkan İzmir ve Muğla illerimiz, bugün artık yerli ve yabancı ziyaretçilerimizin tercih sıralarında üst sıralarda yer alan gastronomi şehirleri. Bu zenginliği yeni nesil bir birikim ve yaratıcılıkla harmanlayan şeflerimiz ile dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz ve önemimiz giderek artıyor."
- "Yıllık ziyaretçi hedefini de 61 milyon olarak yukarı yönlü revize ettik"
Mehmet Nuri Ersoy, Michelin Rehberi'nin önemine de değinerek, "Seyahat kararlarını bulacakları özgün deneyimler etrafında veren ziyaretçi profili, Michelin seçkisine girmiş restoranlarımızı deneyimleyerek sektörümüz için önemli bir kaynak yaratıyor. Yerel üreticileri destekleyen bu restoranlarımız sayesinde üreticisinden tedarikçisine, hizmet sektöründen bağlantılı diğer iş kollarına hatırı sayılır bir ekosistemin büyümesine olanak sağlıyor." görüşünü paylaştı.
Türk mutfağının binlerce yıllık tarihiyle, Türkiye'nin ve Türk insanının gerçek değerini tanıtmak için tartışmasız bir diplomasi aracı olduğunu vurgulayan Bakan Ersoy, şu bilgileri verdi:
"Gastrodiplomasi diye de adlandırılan bu olgu, geleneklerimizin bize kazandırdığı kadim sürdürülebilirlik anlayışımızı, farklı kültürler arası hoşgörümüzü ve birleştirici karakterimizi tüm dünyaya anlatabilmemiz için bize önemli fırsatlar veriyor. Biz de bu kimliğimizi dünyaya tanıtabilmek için TGA'nın düzenlediği 'Deliciously Türkiye' kampanyalarıyla dünyanın pek çok ülkesinde gastronomi özelinde reklamlar veriyoruz. 200 ülkede yayımlanan ana reklam kampanyalarımız içinde gastronomiye ayrı bir bölüm açıyoruz. Yapılan tüm tanıtım faaliyetleri Türkiye'nin genel turizm sonuçlarına da doğrudan yansıyor. Türkiye, 2024 yılının ilk dokuz ayında 49,2 milyon ziyaretçiyi ağırladı ve 46,9 milyar dolar turizm geliri elde etti. Ülkemizin ziyaretçi sayısındaki yıllık büyümesi yüzde 9, gelirlerindeki yıllık büyümesi ise yüzde 7 oldu. Turizm verilerindeki büyümemiz ve yılın sonuna kadar öngördüğümüz rezervasyon rakamları o kadar kuvvetli oldu ki, yılın başında 60 milyon olarak açıkladığımız yıllık ziyaretçi hedefini de 61 milyon olarak yukarı yönlü revize ettik."
- "Hedefimiz tüm konaklama tesislerini yüzde yüz sürdürülebilir hale getirmek"
Ersoy, mutfakların, dünyayı sürdürülebilir kılma noktasında da kritik bir yere sahip olduğunun altını çizerek, "Kullandığı ürünü ziyan etmemek ve sıfır atık mantığıyla çalışmak Türk mutfağının zaten kültürel kodlarında yer alan olgular. Ancak sürdürülebilirlik bizim için bu geleneklerin çok daha ötesinde bir konu. Dünya üzerinde turizm sektörünün sürdürülebilirlik standartlarını belirleyen ve kontrol eden bir kuruluş var. Kuruluşu bizzat Birleşmiş Milletler kararına bağlı olan ve kısa adıyla GSTC yani Global Sustainable Tourism Council, turizmde sürdürülebilirlik konusunun küresel çatı kuruluşudur. Türkiye, dünyada GSTC ile hükümet düzeyinde imzacı olan ilk devlettir ve GSTC iş birliğinde 2022 yılında başlattığımız Ulusal Sürdürülebilirlik Programımız içeriği itibarıyla dünyadaki ilkler arasında yer alıyor. 2024 yılını kapatmak üzere olduğumuz bugünlerde ülkemizde 19 binden fazla konaklama tesisi, GSTC'nin Sürdürülebilirlik Sertifikasyonu sürecinde. Hedefimiz 2030 yılına kadar ülkemizde tüm konaklama tesislerini yüzde yüz sürdürülebilir hale getirmek." dedi.
Konaklamanın turizm ekosisteminin çok önemli bir bacağı olduğunu belirten Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sektörümüzün bir diğer çok önemli bileşeni de kuşkusuz yeme-içme sektörüdür. Yerel tedarikçi seçiminden, tarladan mutfağa yaklaşımına, geri dönüşümden enerji tüketimine yeme-içme sektörümüzün Türkiye'nin sürdürülebilirlik yolculuğuna kuşkusuz çok katkısı olacaktır. Bu bakış açısıyla GSTC'nin, Türkiye'nin girişimleriyle restoranlara yönelik sürdürülebilirlik sertifikasyonu çalışmalarına başladığını duyurmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kısa bir süre içinde yeme-içme sektörümüzü de Ulusal Sürdürülebilirlik Programımıza davet edeceğiz ve dünyaya gastronomide sürdürülebilirlik konusunda da örnek olacağız."
Ersoy, Michelin Rehberi'ne giren tüm işletmeleri tebrik ederek, "Bölgelerinin en nitelikli ürünlerini 'tarladan sofraya' yaklaşımıyla harmanlayan ve binlerce yıllık mutfak birikimimizi güncel yorumlarıyla tabaklara taşıyan yetenekli şeflerimizi de bu vesileyle kutluyor, yeni şehirlerimizin de gelecek yıllarda rehbere girmelerine yönelik arzumuzu yinelemek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Bu haber toplam 77 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.