Almanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020'de ırkçı terörist Tobias Rathjen tarafından şehir merkezindeki iki kafeye düzenlenen saldırı sonucu 4'ü Türk 9 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan ırkçı saldırıda hayatını kaybedenler için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından anma etkinliği düzenlendi.
YTB Genel Merkezi'nde düzenlenen anma etkinliğine, YTB Başkanı Abdullah Eren, AK Parti Osmaniye Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık, Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Henning Simon, AK Parti Dış İlişkiler Başkanı Zafer Sırakaya, ırkçı saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınları ile çok sayıda davetli katıldı.
YTB Başkanı Eren, burada yaptığı konuşmada, 19 Şubat 2020'deki saldırının ardından 4 yıl geçtiğini ve bu menfur eylemi kınadığını ifade ederek, terör kurbanlarının yakınlarına başsağlığı diledi.
- "2023'te 350'nin üzerinde vatandaşımıza saldırı düzenlendiğini görüyoruz"
Batı ülkelerinde Türklere, Müslümanlara ve azınlık gruplara yönelen saldırıların 1980’li yıllardan bu yana artan bir ivmeyle devam ettiğini hatırlatan Eren, "Irkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve göçmen karşıtlığı bilhassa Avrupa’da alan kazanmaya devam ediyor." dedi.
Eren, Federal Alman Hükümeti’nin Ocak 2023'te açıkladığı rapora göre, ülkede her yıl yaklaşık 22 bin aşırı sağcı saldırı gerçekleştiğini ve her 24 dakikada bir "aşırı sağcı suç" işlendiğini söyledi.
"Başkanlığımızca hazırlanan Yurt Dışındaki Türk Varlığını Hedef Alan Saldırılar Raporuna göre, yurt dışındaki vatandaşlarımıza 2018'de 174, 2019'da 253, 2020'de 389, 2021'de 316, 2022'de 274 ve 2023'te 350'nin üzerinde saldırı düzenlendiğini görüyoruz." diyen Eren, bu artan saldırılarda aşırı sağın gizliden gizliye büyüyen ırkçı teşkilatlanmalarının önemli bir payı bulunduğunu aktardı.
Eren, Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı güncel problemlerin kaynağı olarak göçmenleri ve azınlık grupları işaret eden art niyetli anlayışın, maalesef ısrarla varlığını sürdürmeye devam ettiğini vurguladı.
Son dönemde Müslümanların, yaşadıkları ülkelerde adeta potansiyel tehdit unsuru olarak algılanmaya başladığına dikkati çeken Eren, bu durumun bir an evvel son bulmasını temenni ettiklerini aktardı.
Eren, şöyle devam etti:
"Birbirini anlayan, farklılıklara saygı gösteren, çeşitliliğin zenginlik olduğunu idrak eden, ayrıştırmayı ve ötekileştirmeyi reddeden bir Avrupa görmeyi hepimiz istiyoruz. Bu noktada dikkatle altını çizmek isterim ki, bu karamsar tabloyu elbette ki Avrupa toplumunun tamamına da teşmil etmiyoruz. Barış içinde bir arada yaşama kültürünü savunan ve buna her şartta sahip çıkan Avrupalıların çoğunlukta olduğunu biliyor ve onlara teşekkür ediyoruz.
Almanya'ya 60 yılı aşkındır her alanda önemli değerler katan, Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin başat aktörü olan Türk Diasporasının da her zaman yanında olduk ve olacağız."
Irkçı saldırı sonucu 29 yaşında hayatını kaybeden Sedat Gürbüz'ün annesi Emiş Gürbüz, olayın yaşandığı günden bu güne kadar geçen 4 yılda her günü tek tek saydığını söyledi.
Gürbüz, saldırının Almanya için kapkara bir leke olduğunu, "Bu ırkçılık neden 40 yıldır devam ediyor? Neden durmuyor? Neden biz anne babalar, evlatlarımızı, kardeşlerimizi bu şekilde kaybediyoruz? Artık yeter, dursun. Kimse ağlamasın. Anne baba, evladını bu şekilde kaybetmesin." diye konuştu.
AK Parti Osmaniye Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yanık, İslam'ın masum bir insanın öldürülmesini bütün bir insanlığın ölümü olarak gördüğünü hatırlatarak, kötülüğün ve iyiliğin bulaşıcı olduğunu, kötülükle mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Yanık, 5-6 milyona yakın Türk vatandaşının Avrupa'da bulunduğunu belirterek, 2022'de Almanya'ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini ve orada Türk vatandaşlarıyla bir araya gelip, oradaki vatandaşların problemlerine ilişkin çözüm üretmek üzere görüşmeler yaptığını söyledi.
Almanya'da yaşayan Türk toplumunun ülkeye ekonomik, sosyal ve kültürel katkıda bulunduğunu vurgulayan Yanık, "Türk toplumuna yönelik böylesi ırkçı saldırının hala devam ediyor olması; bizim açımızdan, Türk vatandaşları açısından, Türkiye açısından bir sorun ama Almanya açısından daha büyük sorun." diye konuştu.
Hanau saldırısında olay yerine giden ilk gazetecilerden İsmail Erel ise olay anına ilişkin hatıralarını paylaştı.
Erel, 30 dakika içerisinde olay yerine ulaştığını belirterek, "Olayla ilgili çok fazla dezenformasyon vardı. Olayın Rus çete tarafından işlendiğine, PKK'nın terör saldırısı olduğuna dair bilgi kirliliği vardı. Polis ilk andan itibaren düzgün bilgi verseydi bu dezenformasyon oluşmazdı. Polis çok ketum davrandı." dedi.
- "Hanau, her türlü radikalizm ve ırkçılığa karşı birlikte hareket edilmesi gerektiğini hatırlatmakta"
Simon, Ankara'daki Alman Büyükelçiliği Müsteşarı olarak Hanau'daki korkunç saldırının dördüncü yılı nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu aktararak, "Bugün, derin bir şekilde hafızlarımıza kazındı ve bizlere o günü birlikte anmamız ve ortak hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor." ifadelerini kullandı.
Hanau'daki saldırının münferit bir olay olmadığını, nefret suçlarındaki endişe verici gelişmelerin bir parçası olduğunu vurgulayan Simon, failin içine nefret ve ötekileştirme duygularının işlendiğini vurguladı.
Simon, "Hanau'da hayatını kaybedenler her türlü radikalizm ve ırkçılığa karşı birlikte hareket edilmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Kökeni veya dini ne olursa olsun tüm insanların barış ve güvenlik içinde yaşayabileceği açık ve kapsayıcı bir toplum için mücadele etmemiz büyük önem taşımaktadır." dedi.