"YSK'nın hukuk cinayetine ortak olmayacağına inanıyoruz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak:- "(İstanbul seçimine yapılan itiraz) Biz, YSK'nın hukuk cinayetine ortak olmayacağına inanıyoruz. YSK'nın bugün vereceği karar artık sadece İstanbul seçimlerini ilgilendirmiyor, bu karar aynı zaman

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, İstanbul seçimine yapılan itiraza ilişkin "Biz, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) hukuk cinayetine ortak olmayacağına inanıyoruz. YSK'nın bugün vereceği karar artık sadece İstanbul seçimlerini ilgilendirmiyor, bu karar aynı zamanda demokrasimiz için bir beka, yani varlık ve yokluk meselesi." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, konuşmasına tüm İslam aleminin mübarek ramazan ayını kutlayarak başladı.

Şırnak'ta, Hakkari'de ve Suriye'nin Azez bölgesinde askerlerin şehit olduğunu, Silopi'de patlayan bomba sonucu biri çocuk iki kardeşin hayatını kaybettiğini hatırlatan Öztrak, şunları kaydetti:

"Kayıplarımız için üzüntümüz çok büyük ama bir elin düğmeye bastığını ve terörün zembereğinin yeniden boşalmaya başladığını da görüyoruz. Milletimiz aklıyla, dirayetiyle, tüm maddi ve manevi gücüyle o zembereği boşaltan ele de o elin yönlendirdiği hainlere de gereken cevabı verecek kuvvete sahiptir. Yeter ki terör üzerinden siyasi rant devşirilmeye çalışılmasın, yeter ki ülkemiz doğru düzgün yönetilsin. Şehitler hepimizindir, terör bu ülkenin her bir yurttaşına karşı yapılmış lanetli bir eylemdir. Terörle mücadele de partiler üstü bir konudur. Ramazan ayının ilk gününde tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin aile ve yakınlarına başsağlığı, milletimize de sabır diliyorum."

Darbe mahkemesinin siyasi bir kararla yaşamlarına son verdiği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı ölümlerinin 47. yılında anan Öztrak, hukuk devletine ve demokrasiye sahip çıkmanın önemine işaret etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün tarihinin en kritik kavşaklarından birinde olduğunu belirten Öztrak, "Yurttaşlarımız bir yanda çok ciddi bir ekonomik krizin yükü altında ezilirken, diğer yandan demokrasimiz şarampole kaymış, uçurumdan yuvarlanmak üzeredir. Bu toprakların 180 yıllık modernleşme tarihinde çizilen rota bellidir ve bu rota bugüne kadar hiç değişmemiştir." diye konuştu.

- "Çağdaş uygarlık düzeyinin standartları bellidir"

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef olarak "çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta onu aşmayı" gösterdiğini hatırlatan Öztrak, şunları ifade etti:

"Bugün çağdaş uygarlık düzeyinin standartları bellidir. Bu standartlardan biri de devlet yönetimine ait demokratik standartlardır. Demokratik standartlar sandıkla gelenin sandıkla gitmesini, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını, yönetimde denge ve denetimi zorunlu kılmaktadır. Bunlar oyunun kurallarıdır. İçinde bulunduğumuz çağın da gerekleridir. Türkiye, çağdaş uygarlığın eşit ve şerefli bir üyesi mi olacaktır, yoksa etrafımızda örneği giderek artan Orta Doğu'nun başarısız devletleri ligine mi düşecektir? Bu ülkenin kurucuları bunun cevabını 1923'te vermişti. Türkiye, çağdaş uygarlık ailesinin şerefli ve eşit bir üyesi olacaktır."

Türkiye'nin 1946'da çok partili demokratik yaşama geçtiğini, o gün bu gündür sandığa atılan oyun namus kabul edilip, buna dokunulmaması için kurallar konulduğunu, kurumlar oluşturulduğunu anlatan Öztrak, "Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin, demokrasi oyununu kuralına göre oynamaya özen göstermiştir. Hiç kimse ve özellikle de iktidarlar 'sandıktan çıkanı beğenmedim, tanımıyorum, milletin verdiği koltuktan kalmıyorum' diyemez. Çeşitli manipülasyonlarla devlet gücünü kullanarak, memurlara hazırlattığı dosyalarla milletin iradesine kumpas kurmaya kalkamaz." dedi.

- "Demokrasi maskesini çıkarmışlardır"

Hiç kimsenin, soyut ve maddi temelden yoksun iddialarla kanunun tanıdığı bir hakkı suistimal ederek sonuçları geciktirmeye teşebbüs edemeyeceğini vurgulayan Öztrak, şunları kaydetti:

"Ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturanlar, seçim güvenliğinden sorumlu kurulu 'seçimleri yenilersen aklanırsın' diyerek baskı altına alamaz, zan altında bırakamaz. Maalesef 2019 Türkiyesinde bunların hepsi olmuştur. 31 Mart Mahalli İdare Seçimlerinin üzerinden 36 gün geçmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden İstanbulluların kararını beğenmeyen saray ve onun bekçisi türlü türlü oyun ve itirazla sandıkta milletin verdiği kararı masa başında değiştirtmek için uğraşıp durmaktadırlar. Bu çerçevede son bir aydır yaşadıklarımız demokrasi tarihimize birer ibret vesikası olarak geçecektir. Demokrasiyi vakti zamanı geldiğinde inilecek bir tramvay olarak görenler, cici demokrasi maskesini bugün yüzlerinden çıkarıp atmışlardır. Daha 1 Nisan sabahı bazı pelikan mahfillerinde kumpasın düğmesine basılmıştır. 3 Nisan'da Dolmabahçe'de AK Parti Genel Başkanının himayesinde yapılan toplantıda ise demokrasimize kast edecek bir hukuk cinayetinin senaryosu yazılmıştır."

Öztrak, bu senaryo çerçevesinde maddi temelden yoksun, devlet gücü kullanılarak üretilen birtakım dosyalarla seçimi çalma operasyonunun başlatıldığını savunarak, yapılan sayımlar ve itirazların sonucu değiştirmediğini söyledi.

Sandık kurul başkanları ve üyeleri hakkındaki bazı iddialarla seçimin iptalinin istendiğini ifade eden Öztrak, "Tüm bu itirazların gerekçesi, seçimi kaybettiği halde koltuktan kalmak istemeyen mızıkçıların, 'seçimlerde hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu' hissiyatına dayanmaktadır." diye konuştu.

- "Çorbaya atılan sineğe benzedi"

Bugüne kadar yapılan her itirazın maddi temelden yoksun olduğunun anlaşıldığını kaydeden Öztrak, "Sandık sandık olalı böyle işkence görmemiştir. Bu yaşadıklarımız, Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizde bir ilktir. İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'dur, artık bunu herkes içine sindirmelidir. Bu hakkın tesliminin kesinleşmesinin hemen arifesinde seçim çalma kumpasının mimarları, mızıkçılar şimdi son çırpınışlarını yapmaktadırlar." dedi.

Öztrak, dün YSK'yi etkilemeye ve tehdide dönük yeni bir oyun piyasaya sürüldüğünü, gizli olarak yürütülmesi gereken bir soruşturmayla ilgili bilgilerin sızdırıldığını kaydederek, bu kapsamda 43 sandık kurulu üyesinin FETÖ ile irtibatının çıktığını söyledi.

Bunun, FETÖ tehdidiyle YSK'yi etkilemeye dönük açık seçik bir manipülasyon olduğunu ileri süren Öztrak, şöyle konuştu:

"FETÖ meselesi giderek çorbaya atılan sineğe benzemeye başlamıştır. İktidar için de çok kullanışlı bir araç haline gelmiştir. Beyler yemişler, içmişlerdir, tam hesabı ödeme anı gelince çorbaya sineği atıp, hesabı ödemeden kaçmaya çalışmaktadırlar. İktidar için Bank Asya'ya para yatırmak FETÖ'cü olmaya yetiyor ama Bank Asya'da yıllarca çalışılıp yöneticilik yapmak, bürokraside en üst makamlara gelmek için herhangi bir sorun teşkil etmiyor. Bank Asya'ya milyarlar yatıran, FETÖ'nün yayın organlarında hisse sahibi olan iş adamları FETÖ'cü olmuyor, mevcut iktidardan ihale üstüne ihale almaya devam ediyorlar ama Bank Asya'ya kazara para yatıran bir sandık kurulu üyesi seçimlerin yenilenmesi için gerekçe oluyor. Bunlar artık giderek komikleşmeye başladı. Durum vahim."

- "Milletin aklıyla daha fazla alay etmesinler"

Bunun, iktidarın elindeki devlet gücünü kullanarak seçimleri iptal ettirme senaryosunun ulaştığı en son nokta olduğunu savunan Öztrak, "Bu aynı zamanda tek adam parti devleti rejimindeki yeni normalleri de ortaya koyuyor. Yeni normal 'seçimle gitmeyeceksin.' Devleti kullanacaksın, seçimle gitmemek için elinden gelen her şeyi yapacaksın. Yeter artık." dedi.

"Milletin aklıyla daha fazla alay etmesinler." ifadesini kullanan Öztark, şöyle konuştu:

"İstanbul seçimlerini çalıp kaçmaları için bu iddiaların maymuncuk olması söz konusu dahi olamaz. İktidar ne yaparsa yapsın, sandığa ne kadar işkence ederse etsin, bu ülkede hukuk, adalet varsa sonuç değişmeyecektir. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıdır. Elini tutmasınlar, artık iş yapmasına izin versinler. Biz, YSK'nın bu hukuk cinayetine ortak olmayacağına inanıyoruz. YSK'nın bugün vereceği karar artık sadece İstanbul seçimlerini ilgilendirmiyor, bu karar aynı zamanda demokrasimiz için bir beka, yani varlık ve yokluk meselesi. İşte beka burada. Türkiye tüm tehdit ve baskılara rağmen bir hukuk devleti mi olacak, yoksa iktidarın zorbalığına boyun eğerek totaliter bir rejime mi dönüşecek? Egemenlik, kayıtsız şartsız milletin olmaya devam mı edecek, yoksa masa başında kumpaslarla millet egemenliğinin çalınabildiği üçüncü dünyanın başarısız devletleri ligine mi düşeceğiz? YSK, bu ülkede güvenle seçim yapılmasını sağlayan bir kurum mu olacak, yoksa kendi itibarını ve varlık sebebini inkar mı edecek? YSK'nın, AK Parti'nin maddi temelden yoksun iddialarına vereceği cevap aynı zamanda tüm bu soruların da cevabı olacaktır."

- "YSK'nın pusulası seçim hukuku ve içtihadıdır"

YSK'nin kararıyla, millet iradesiyle koltuğu hakedenin hakkını elinden almayarak, demokratik meşruiyetin elde kalan son kalesi olan sandığı korumakla kalmayacağını, Türkiye'de hukuka ve demokrasiye inancı da yeniden yeşerteceğini vurglayan Öztrak, "YSK'nın pusulası seçim hukuku ve içtihadıdır. Bu pusula şaşarsa, ekonomimiz, siyasi istikrarımız ve toplumsal barışımız üzerindeki kara bulutlar daha da kararacak, puslu havayı sevenlere fırsat doğacaktır." dedi.

Alınacak kararın ekonomiye de olumsuz etkileri olduğunu anlatan Öztrak, "Bugün dolar 6 lirayı gördü. Evet, dışarıdan gelen etkiler de var ama neden bundan en fazla Türk ekonomisi etkileniyor. Faizler artıyor. İktidar bir an önce ülkenin bu gerçek meselelerine eğilmek zorundadır. 24 Haziran seçimlerinde de bunları çözmek üzere oy istemiştir. Ülkemizin kaybedecek tek dakikaya dahi tahammülü yoktur. Bu nedenle, YSK üyelerinin omuzlarında çok büyük bir tarihi sorumluluk vardır." ifadelerini kullandı.

Öztrak, millet iradesinin kirletilmeyeceğine, hakkın, hak edenin elinden alınmayacağına inandıklarını belirterek, seçim konusunun bir an önce ülkenin gündeminden kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.

- "Partilerini bilmek mümkün değil"

Faik Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Afyonkarahisar'da bir mülteciye işkence yapılarak, zorla 'CHP, Kılıçdaroğlu' dedirtildiği" iddialarının sorulduğu Öztrak, bu işkence yapan kişilerin CHP ile bir ilgisinin olmadığını, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti.

"Dün şehit cenazesinde gözaltına alınan 35 kişinin Kılıçdaroğlu'nu korumakla görevli kişiler oldukları iddia edildi. Bunla ilgili görüşünüz nedir?" sorusu üzerine Öztrak, "Şehit cenazesine katılanların partisini bilmek mümkün değil. O şehidi öldüren kurşun, şehidin partisini soruyor mu? Yapılan tespitlere göre tutuklananlar arasında CHP ile ilişkili olanların sayısı son derece az." dedi.

"Kılıçdaroğlu ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün özel bir görüşme yaptığı" iddialarının da sorulduğu Öztrak, "Allah, akıl fikir versin. Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Genel Başkanımız özel bir yatta, gizli saklı neden görüşsün? Görüşeceklerse açık seçik görüşürler. YSK'nın kararıyla ilgili olarak Sayın Gül'le ne görüşülecek? Bunların hiçbirinin hakikatle en ufak bir ilişkisi yoktur. İbretle izliyoruz bu yaratılmak istenen gündemi." yanıtını verdi.

"TBMM'de araçlar yenilendi. Bununla ilgili bir duruşunuz var mı?" sorusuna karşılık Öztrak, bu değerlendirmeyi grup başkanvekillerinin yapacağını söyledi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri