Yönetmen Selim Evci, "Savrulan Zaman" filmini ve sinemaya bakışını anlattı

Evci:- "Bütün hikayede, iyiler, kötüler değil de hepimizin yaşadığı gibi, her şeyi içinde barındıran gri bir tablo çizmek istedim"- "Bütün festivaller iyi ki var. Bütün festivalleri bir dayanışma ruhu içerisinde yüceltmemiz lazım"

ÖZLEM LİMON - Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen "12. Boğaziçi Film Festivali"nde, "Savrulan Zaman" filmi sinemaseverlerle buluştu.

Atlas 1948 Sineması'nda gösterilen film, uzun süreli bir ilişkiden yeni ayrılan Alper'in, iş yerinde beklenmedik bir olayın ardından yaşadığı vicdani sorgulamayı ve bireyin kendisiyle çevresini yeniden tanımlama çabalarını dramatik dille işliyor.

Gösterim öncesi AA muhabirine açıklamada bulunan yönetmen ve başrol oyuncusu Selim Evci, dördüncü uzun metraj filmi olan yapımda, hayattan bir karakteri anlatmaya çalıştığını belirterek, "40'lı yaşlarda, babasını kaybetmiş, uzun bir ilişkiden ayrılmış, arafta yaşıyormuş gibi ruh hali içerisindeki bir karakter. Kentte yaşıyor. İlişkiler üzerinden anlatılan bir çatışma, yalnızlık hikayesi. Kafa karışıklığı evresi gibi yazdığım bir senaryo." dedi.

Evci, 3 yılın sonunda filmin son haline geldiğini dile getirerek, "İstanbul'da karlı sahnelere ihtiyacımız vardı. Önce bakanlıktan destek aldık. Tam yapı kuralım derken yoğun bir kar yağdı. Kar yağınca, hemen çekimlere başladık. İki senede çekimleri yaptık. Geçen sene kar yağmadı. Dolayısıyla kurgu da biraz uzun sürdü." ifadelerini kullandı.

- "Temelde yapmak istediğim şey, hayat çizgisi"

Sinemaya hayatın bir kolajı gibi baktığını aktaran Evci, "Edebiyattan, felsefeden başka şeyleri de içine eklemeye çalışıyoruz. Temelde benim yapmak istediğim şey, hayat çizgisi. Hayat kadar olmasını istedim. Bütün hikayede, iyiler, kötüler değil de hepimizin yaşadığı gibi, her şeyi içinde barındıran gri bir tablo çizmek istedim." şeklinde konuştu.

Selim Evci, başrolü kendisine benzeten seyirciler olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi:

"Karakter kötü mü diye yargılarken, 'Bana benziyor.' diyenler oldu. Bu da benim istediğim, sevdiğim bir şey aslında. Her yönüyle bir karakteri anlamaya çalışma refleksiyle oluşturduğum bir karakter. Ana karakterin filmi. Onun dünyasında, çevresinde her şey şekilleniyor."

Hem oynayıp hem yönetmenin zorlayıcı yanları olduğuna da işaret eden Evci, "Oynayıp sonra tekrar izlemek, bir süre sonra hakikaten zor oluyor. Hem reji anlamında hem de bir karakterin çizgisini aynı anda oluşturmak çok zordu. İyi ki deneyimledim. Bir oyuncuyu anlamak, onun rejiden neler beklediğini, neler beklemediğini deneyimlemek, aslında bunu istedim. Ben sinemanın her alanını seviyorum. Bu sefer de oyunculuk tarafını deneyimledim." değerlendirmesinde bulundu.

- Kurguyu İranlı Mastaneh Mohajer yaptı

Evci, filmin İranlı kurgucusu Mastaneh Mohajer ile Montreal'de tanıştıklarını aktararak, şunları kaydetti:

"Mastaneh Mohajer çok deneyimli bir İranlı kurgucu. Ustalarla yönetmen Abbas Kiyarüstemi'lerle çalışmış, İran'ın da en deneyimli kurgucularından. Benim filmi izlediğini, çok beğendiğini söylemişti. Bu filmin kurgusunda da İstanbul'a geldi. Burada birlikte çalıştık. Uzun bir çalışma sürecimiz oldu. Bu vesileyle İran sineması ile de biraz haşır neşir oldum. Hakikaten çok derin bir sinema kültürü olan bir ülke İran. Geçenlerde de oraya gittik bir usta sınıfı yaptık. İranlı sinemacılar gayet iyi. Hakikaten etkilendim." şeklinde konuştu.

Filmi üçleme olarak düşündüğünü sözlerine ekleyen Evci, şunları kaydetti:

"İlki bu karakterin bekarlık evresi. Kendini evlilik ve bekarlık arasında sıkıştırdığı bir evre. Bazen ilişki istersiniz ama olmaz. Hayat öyledir. Bazen istemezsiniz olur. Bu evreden sonra bir evlilik düşünüyorum. Bu sefer de o evliliğin içindeki meseleleri ele alacak. Aslında ilişkiler üzerinden insanın çıkmazlarını, açmazlarını anlamaya çalışan ya da oraları karıştırmaya çalışan bir film ikilisi olacak. Şu anda diğer parçasıyla ilgili çalışıyorum. Notlarım var. Bunu bir senaryoya dönüştürme aşamasındayım."

- "İran'da, sinemada birleşmeyi başarmışlar"

Yönetmen Evci, festivallerin sinemacılar için yaşam alanı olduğunu belirterek, "Bütün festivaller iyi ki var. Bütün festivalleri bir dayanışma ruhu içerisinde yüceltmemiz lazım. Benim İran'da gözlemlediğim ve keşke bizde de olsun dediğim şey oydu aslında. Sinemada birleşmeyi başarmışlar. Biz biraz daha birbirimizi aşağı çekiyoruz gibi geldi. Daha dün geldim İran'dan. Bazı şeyleri kıskandım. Çok derin bir sinema kültürü. Bir uyum gördüm. Belki bana öyle geldi. Festivaller çok değerli. Sinemada bu alanda tartışılsın, insana ulaşsın, derinleşsin, büyüsün. Biraz bu taraflara kafa yoralım." dedi.

Modern zamanda insanın içsel çatışmalarını ve arayışlarını ilişkiler üzerinden ele alan filmin oyuncu kadrosunda Evci'nin yanı sıra Özge Gürel, Mine Teber, Beste Bereket, Nihan Okutucu, Arın Kuşaksızoğlu, Derya Karadaş ve Erdem Şenocak yer alıyor.

Filmin kurgusu İranlı sinemacı Mastaneh Mohajer imzası taşırken, görüntü yönetmenliğini ise Cevahir Şahin üstlendi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteklediği, 25 Ekim'de sona erecek festivalin tüm programına ve detaylı bilgiye "www.bogazicifilmfestivali.com" adresinden ulaşılabiliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri