Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son zamanlarda iyilik davranışı üstünde çok fazla bilimsel araştırma yapıldığını belirterek, "İnsan kendisine iyilik yaptığı zaman da başkasına iyilik yaptığı zaman da mutluluk hissediyor. Başkasına yapılan iyilikler iki tarafta da sürdürülebilir mutluluğu ortaya çıkarıyor. Onun için iyilik bilimini okullarımızda öğretmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi açıklamasına göre, iyilik kavramı üzerinde son yıllarda çok fazla bilimsel çalışma yapılıyor. Oxford Üniversitesi de konuyla ilgili araştırmaları yürütmek üzere "Kind Lab" adıyla bir iyilik laboratuvarı kurdu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Tarhan, iyiliğin evrensel bir kavram olduğunu aktararak, "İnsanlık şu anda yaşıyorsa bunu iyilik kavramına borçludur. İnsanı mutlu eden iyilik ancak karşılıksız iyilikler, koşulsuz, bir şey beklemeden yapılan iyilikler olabiliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, mutlulukta iç ve dış nedenler olduğunu fakat çağın benmerkezciliği yücelttiği için bunu "kendine iyilik yapma" şekline çevirdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Tarhan, "İnsanda iyi, güzel şeyler yapma duygusu var. Ancak günümüzde iyilik nesnesi egosu oldu. Böyle olunca bencil iyilik oluyor. Mesela sevdiği birine iyilik yapıyor, şartlı iyilik yapıyor. Ona itaat ederse iyilik yapıyor, etmezse yapmıyor gibi izafi oluyor." açıklamasını yaptı.
İnsanın kendine de başkasına da iyilik yaptığı zaman mutluluk hissettiğini, başkasına yapılan iyiliklerin iki tarafta da sürdürülebilir mutluluğu ortaya çıkardığını anlatarak Tarhan, bu nedenle gençlere "iyilik bilimi"nin okullarda öğretilmesi gerektiğine işaret etti.
Tarhan, "Şu anda benmerkezciliği, konforculuğu, çıkarcılığı hedefe ulaşmak için başkasına çelme takmanın bile caiz olduğunu öğreten bir popüler kültür oluştu. Bu değişmezse dünya kötüye doğru gider. Toplumsal fayda açısından bu çok önemli bir konu." yorumunda bulundu.
Kültürümüzde mutluluğun sonlu olmadığını ve sürdürülebilir mutluluğun "huzur" olarak tanımlandığını belirten Tarhan, bunu yakalamayı başarabilmek için iyilik yapmak gerektiğini, ciddi bir anlam, yüksek değer için iyilik yapmanın insanın kendisiyle barışık olmasını sağladığını bildirdi.
Tarhan, "İnsan kendi mutluluk ayarını kendi belirliyor. Bu ayarlamasını iyi yaparsa devamlı sürdürülebilir mutluluğu başarabiliyor. Zenginlik ve kariyer başarısı gibi başarılar da mutluluktur. Ama karşılıksız iyilik davranışı, insanları mutlu edip, sevindirmek hayatın sanki alış-veriş değil de veriş-alış olduğunu gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Rastgele iyilikler hiç ummadığınız anlarda karşınıza çıkıyor"
Prof. Dr. Tarhan, "Rastgele iyilikler hiç ummadığınız anlarda karşınıza çıkıyor. Karşılıksız iyiliklerde gizli psikoloji yasası var. İnsanlara yardım yardım ettiğinizde bu size görünmez bir iyilik olarak geri dönüyor. Halk arasında 'Denize at, balık bilmezse halik bilir' deniyor. Aslında bunu doğruluyor. Bu çağ bilimsel sağlamlık çağı. Bilim desteklediği için iyilik yapma konusunu da hem kendini hem başkalarını mutlu etme konusunu da daha çok konuşacağız." görüşünü kaydetti.
Mutluluk ve iyilik bilimlerinin beraber anıldığına işaret eden Tarhan, iyilik halinin sadece kişinin kendini iyi hissetmesi değil, başkalarını da iyi hissettirerek kendinin iyi olması şeklinde tanımlandığını bildirdi.
Tarhan, iyilik bilimindeki önemli basamaklardan birisinin de anlamlı bağlantılar kurarak sürdürülebilir mutluluk elde etmek olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kişi geçmişte bir iyilik yapmış. Böyle durumlarda diyoruz ki 'Sana geçmişte iyilik yapan birisini düşün, onu bulup bir hediye al. Sen bana geçmişte şu iyiliği yapmıştın, sana teşekkür ediyorum' deyip hediyeyi götürürseniz onunla yeniden mutluluk ayarını değiştiriyorsunuz ve o karşılıksız iyilik ve minnettarlık eylemi kişide mutluluk ve sağlığa hizmet ediyor. Nezaket de bir iyilik davranışıdır. Nezakette, korkudan değil, sevgiden saygı duymak vardır. İyilik biliminde hedef belirlemek, geleceği planlamak çok önemli.
Rüzgarlar, amaçsız yaşayan bir insanı limandan çıkmış nereye gideceğini bilmeyen bir gemi gibi sürükler durur. Nereye gideceği belli olan gemiye ise rüzgarlar yardım eder. Anlamlı, ulaşılabilir hedefleri olan kişilere de böyle durumlarda hayat yardım ediyor. Bu kişi, hayat yolculuğunda yaralanmış birini görüp yardım ettiği zaman, bir şekilde o kişi hem kendi iç huzurunu yaşıyor hem de toplumsal barışa katkı sağlamış oluyor. Böyle durumlarda belki ona geri dönüşü yok gibi gözüküyor ama bu tarz karşılıksız davranışlar, hedefe giderken insanın kolay ulaşmasını da sağlıyor."
Anadolu'da kadim kültürde iyilik yapmanın alışkanlık haline getirildiğini belirten Tarhan, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu kadar sene toplumsal barışı sağlayıp yaşamasının tesadüf olmadığını, rastgele iyilik alışkanlığının bunda büyük rolü bulunduğunu bildirdi.