TBMM (AA) - Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, "Türkiye'nin kademe kademe keyfi bir yönetim anlayışı içerisinde sistemsel ve yapısal bir çöküşe doğru ilerlediğini görüyoruz." dedi.
Uysal, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Meclisin çalışmalarına başladığını anımsatarak, herkesin Türkiye'nin daha demokratikleşmesini istediğini ancak "kuvvetlerin uyumu" diye propagandası yapılan yeni hükümet sisteminde buna uyulmadığını savundu.
Yeni sistemde Meclisin en temel vazifesinin "kendi varlık sebebine sahip çıkmak" olduğunu belirten Uysal, milletin can alıcı meselelerinin Mecliste çözüm bulması için TBMM'nin tüm üyeleri üzerinde büyük mesuliyet olduğunu ifade etti.
"Fabrikasyon üretim yapacak, Kanunların süratle geçirileceği bir yasama öngörülmektedir." diyen Uysal, TBMM'nin daha aktif şekilde hem yasama hem de denetleme faaliyeti yerine getireceği imkanlara kavuşmasını umduklarını bildirdi.
Uysal, şöyle devam etti:
"Ekonomilerin artık en temel girdisinin hukuk ve demokrasi olduğu noktada, bu sistemin her geçen gün sade vatandaştan büyük sermayeye varıncaya kadar ürettiği maliyeti, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber hepimizin fert fert görmesi gerekiyor. Türkiye'nin kademe kademe keyfi bir yönetim anlayışı içerisinde sistemsel ve yapısal bir çöküşe doğru ilerlediğini görüyoruz."
Hükümet sistemini altüst eden anayasa değişikliği ardından son bir yıldır yaşanan buhranın tesadüf değil sonuç olduğunu ileri süren Uysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'nin Kızılcahamam kampında bürokraside yaşanan sıkıntılardan bahsettiğini ve "güç bende, yaptım oldu." anlayışıyla önü sonu düşünülmeden atılan adımların bürokraside neden olduğu malum sorunları zımnen kabul ettiğini belirtti.
Sorumlu siyaset anlayışıyla, milletin gerçek meselelerini TBMM kürsüsünden seslendirmeye devam edeceklerini aktaran Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Milletin tevdi ettiği yetkiyle Meclis sıralarında oturan herkesin hassasiyet göstermesi gereken, bu gazi Meclisin büyük olma vasfını yerli yerine koyabilmektir. Egemenliğin sınırlandırıldığı, siyasi denetimin yapılamadığı, beraberinde adli ve idari medya denetiminin yapılamadığı, kayıt dışı siyaset anlayışıyla Türkiye'nin 15 Temmuz'da nereye geldiğini gördük. Bu tür sınırsız güç anlayışı içerisinde, mutlak gücü denetlemeyi sıfır noktasına indirgeyerek iktidarın da bir şey elde edeceği kanaatinde değilim."