MÜCAHİT TÜRETKEN - Türk basınının önemli isimlerinden, 1960'lardan günümüze kadar birçok gazetede çalışan gazeteci-yazar ve senarist Avni Özgürel, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın teşvikiyle Bulgaristan'taki Türklerin dramını anlatarak senaryo yazmaya başladığını, sonrasında bunu tarihi dizi ve belgesellerle sürdürdüğünü söyledi.
Kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve iş dünyasının duayen isimlerini "Türkiye'nin Çınarları" projesi kapsamında fotoğraflayan Anadolu Ajansı, meslekte 55 yılı geride bırakan gazeteci-yazar ve senarist Avni Özgürel'le gazeteciliği ve hayatının dönüm noktalarını konuştu.
Özgürel, gazetecilikten senaryo yazarlığına geçişini, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve merhum MHP'nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'le olan ilişkisine kadar hayatının önemli kesitlerini aktardı.
Ailesinin, Balkan Savaşlarının ardından Bulgaristan'dan Anadolu'ya göç ettiğini, kendisinin de 1948'de Ankara Altındağ'da dünyaya geldiğini belirten Özgürel, lisedeki edebiyat öğretmeni ve aynı zamanda Nihal Atsız'ın kardeşi olan Nejdet Sançar'ın sürekli kompozisyonlar yazdırıp, yarışmalara sokarak gazeteciliği tercih etmesinde önemli bir figür olduğunu dile getirdi.
Özgürel, UNESCO çerçevesinde düzenlenen uluslararası bir yarışmada üçüncü olduğunu belirterek, "Eğer bu mesleği yapıyor ve elimde kalemle dolaşıyorsam edebiyat öğretmenimin emekleri sayesinde. O dönem gazeteleri dolaşmış, 'Bakın bu öğrencimiz UNESCO'dan derece aldı, Türkçesi, dili güzel.' diye beni taltif edip, 'Ona yazılar yazdırabilirsiniz.' diye öneride bulunmuştu." ifadelerini kullandı.
Ulus gazetesinde mesleğe başladığını, ilk olarak edebiyat, kültür sanat, sergiler üzerine yazı ve haberler hazırladığını anlatan Özgürel, daha sonra Yeni İstanbul gazetesine geçtiğini aktardı.
Sonrasında Dünya gazetesinde mesleğine devam ettiğini dile getiren Özgürel, şöyle konuştu:
"Sonra Abdi İpekçi Milliyet gazetesine çağırdı ve o vesileyle İstanbul'a geldim. Milliyet, o dönem ekonomik olarak zor durumdaydı ama Abdi Bey'in tecrübesinden istifade etmek için geldim. Milliyet'te Abdi Bey'in desteğine rağmen 4-5 ay kalabildim. Gazeteden tek aldığımız öğle yemeğiydi. Abdi Bey'in öldürülmesinin ardından da Milliyet satıldı. Sonra tekrar Ankara'ya döndüm ve Dünya, Adalet, Son Havadis gibi gazetelerde çalıştım. İleriki yıllarda dönüp tekrar bir süre Milliyet'te çalıştım."
- "Türkeş Bey beni teselli etti"
Özgürel, 12 Eylül askeri darbesi olduğunda MHP'yi destekleyen Hergün gazetesinin Ankara temsilcisi olduğunu ifade ederek, darbenin ardından gazetenin kapatıldığını ve kendisinin de gözaltına alınıp sonrasında yargılandığını kaydetti.
Bu dönemde tutuklanan siyasi liderlerden Alparslan Türkeş'in, kendisini tedavi gördüğü Ankara Mevki Askeri Hastanesine görüşmeye çağırdığını dile getiren Özgürel, şunları anlattı:
"Hastaneye gittiğimde acı veren bir tabloyla karşılaştım. Ayağından hastane yatağının sütununa kelepçelenmiş. Ağlamaklı olmuştum. Türkeş Bey beni teselli etti. Bana 'Bizim sesimizi, soluğumuzu kestiler. Bize bir gazete çıkar.' dedi. Ben, 'Bu ortamda bize gazete çıkarma şansı vermezler.' deyince 'Haftalık, ne olursa olsun, isterse teksirle…' dedi. 'Emredersiniz.' deyip çıktım. Gazeteci İlnur Çevik'in babası İlhan Çevik'e gittim. Matbaaları vardı ve Daily News gazetesini çıkarıyorlardı. İlhan Bey, 'Kağıdını getir basayım.' dedi. Eski milliyetçi insanlardan, oradan, buradan toparladığımız paralarla biraz kağıt aldık ve rahmetli Erol Güngör'ün başyazarlığında Yeni Sözcü isminde haftalık gazeteye başladık. Bütün milliyetçi kesimin ağabey dediği Galip Erdem de yazılarıyla dergide yer aldı.
İlk sayısıyla birlikte gazete bir anda tırmandı ve 40 bine kadar çıktı. Millet destek olmak için mektupların içerisinde para gönderiyordu. Vatansever bir insan olan Ankara Sıkıyönetim Komutanı rahmetli Recep Ergun paşanın çabalarına rağmen Milli Güvenlik Kurulu Konseyi'nin baskısıyla gazeteyi 27 hafta çıkarabildim. Hem sahibi hem de sorumlu yazı işleri müdürü olduğum için son 8-10 sayısında sürekli gözaltı, ifadeler, davalarla uğraştım."
- Senaryo yazma serüveni tarih diziler ve belgesellerle devam etti
Gazetenin kapatılmasının ardından iki seneye yakın işsiz kaldığını aktaran Özgürel, Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası'nda görev yaptığı dönemden tanıştığı Turgut Özal'ı başbakanlığı döneminde ziyaret ettiğini söyledi.
Özgürel, Bulgaristan göçmeni bir aileden geldiği için o dönem Türklere yönelik baskıları yakından takip ettiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Hatta daha önce kaçak olarak gidip tutuklanmıştım. Turgut Bey, Bulgaristan'daki Türklere yönelik baskıları senaryo olarak yazmamı istedi. 'Anladığım bir iş değil.' deyince o dönemki TRT Genel Müdürü Tunca Toskay'ı arayarak 'Avni'ye senaryo bilen birisini ve bir yönetmen gönder.' dedi. İki ay zarfında TRT için Bulgaristan'daki Türklerin dramını anlatan 4 bölümlük Belene dizisini yazdım. Belene, Tuna Nehri üzerinde bir ada ve toplama kampı. Türkleri oraya götürüyorlar. Bir toplama kampında yaşanabilecek her türlü eziyet orada var. Dizi nedeniyle Bulgaristan Türkiye'yi protesto etti. Bir süre durdurdular yayını. Sonra Turgut Bey baktı ki oradaki Türklerin üzerindeki baskı artarak devam ediyor, dizinin devamına karar verildi. Hatta dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, TBMM'deki bir konuşmasında 'Yarın TRT bu diziyi yayınlayacak, haberiniz olsun.' dedi. Ertesi gün de dizi yayınlanmaya başladı."
TRT'nin o dönemki ücret standartları nedeniyle bu işten cüzi bir para aldığını anlatan Özgürel, bu duruma üzülen Turgut Özal'ın kendisine yardımcı olmaya çalıştığını kaydetti.
Özgürel, sonrasında şirket kurduklarını ve ilk olarak başrollerinde Mehmet Aslantuğ, Osman Yağmurdereli ve Erol Taş'ın oynadığı "İz Peşinde" dizisini yazdığını söyledi. Özgürel, senaryo yazma serüveninin Kösem Sultan'ı anlatan "Mahpeyker" ve diğer tarih dizileri ile belgesellerle devam ederek bugüne kadar geldiğini anlattı.
Bugün imtiyaz sahibi olduğu Yeni Birlik gazetesinde yazılar yazıp film çalışmalarına devam eden Özgürel, gençlere "Bizim gençlerimiz biraz daha dünyaya ilgili olur ve bakarlarsa kendi ülkelerinin tahmin ettikleri kadar sıkıntı içerisinde olmadığını görürler. Elbette eleştirmek lazım ama Türkiye'yi bir yaşamak, gezip görmek lazım. Doğusu, güneydoğusuyla halkı, insanları gördükçe daha çok gayret sarf etmemiz gerektiğini bileceksiniz." tavsiyesinde bulundu.