Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, "81 ilimizin 77'si birbirine bölünmüş yollarla bağlı. 2002 yılında 1714 kilometre olan otoyol ağımızı son 22 yılda yaptığımız 2 bin 82 kilometre ile birlikte 3 bin 796 kilometreye yükselttik." dedi.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneğinin (UTİKAD) düzenlediği Türkiye Lojistik Zirvesi (Türkiye Logistics Summit), İstanbul'da başladı.
Zirvede konuşan Ünüvar, lojistik kavramının bir ülkenin kalkınması için kritik rol oynayan, stratejik bir unsur olduğunu söyledi.
Küreselleşen dünyada lojistiğin yalnızca mal ve hizmetlerin taşınması değil, aynı zamanda da ekonomik büyümenin ve ticaretin, refahın temel taşı olduğunu belirten Ünüvar, Türkiye Yüzyılı hedefiyle yaptıkları çalışmaları bakanlık politikaları, lojistik, mobilite ve dijitalleşme başlıkları altında şekillendirdiklerini söyledi.
Ünüvar, "Türkiye jeopolitik konumu itibarıyla büyük bir potansiyele sahip ve bizler de bunu, bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizi bir lojistik merkezi haline getirmek için çalışmaktayız." dedi.
Dünyadaki gelişmelerin Türkiye'nin kilit noktasını teşkil ettiği orta koridorun stratejik önemini bir kez daha ortaya koyduğunu aktaran Ünüvar, şunları kaydetti:
"Altyapı yatırımlarımız Türkiye'yi bölgesinde stratejik bir lojistik merkez haline getirme hedefimize katkı sağlamakta. Ülkemiz Orta Koridor'un geliştirilmesi kapsamında 2017'de faaliyete geçen Bakü Tiflis Kars Demiryolu, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi mega projeleri hayata geçirmiş ve yenilerini de devam ettirmektedir.
Kalkınma Yolu Projesi ile Irak'taki havalimanından Londra'ya kadar kara ve demir yoluyla Avrupa'nın her ülkesine kesintisiz ulaşım sağlanacak. 2030'da tamamlanması planlanan proje, yaklaşık 1200 kilometrelik çift yönlü otoyol ve demir yolu inşasını içeriyor. Ülkemizde Kalkınma Yolu Koridor'u ile ilişkili Ovaköy'den Edirne'ye kadar uzanan 2 bin 94 kilometrelik güzergahta demir yolu ve 1923 kilometrelik güzergahta kara yolu altyapısını geliştirmekteyiz."
Ünüvar, Kalkınma Yolu Projesi'nin en önemli güzergahlarından biri olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden geçecek demir yolu projesinin 2025'in ilk aylarında yapım sürecine başlanması hususunda somut adımlar atacaklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Ülkemizi hava yolundan deniz yollarına, kara yollarından demir yollarına çok modlu taşımacılık altyapısı sunan uluslararası bir lojistik merkeze dönüştürüyoruz. Bugün toplam 68 bin 494 kilometrelik kara yolu ağımızın 29 bin 590 kilometresi bölünmüş yol ağından oluşuyor. 81 ilimizin 77'si birbirine bölünmüş yollarla bağlı. 2002 yılında 1714 kilometre olan otoyol ağımızı son 22 yılda yaptığımız 2 bin 82 kilometre ile birlikte 3 bin 796 kilometreye yükselttik. Bölünmüş yollarımızda seyahat eden vatandaşlarımız yıllık 739 milyon saat/zaman, yaklaşık 2 milyar 437 milyon litre akaryakıt tasarrufu sağlamakta. Seyahat süresindeki kısıtlamalardan yaklaşık 113 milyar 870 milyon lira iş gücü tasarrufu, akaryakıttan ise 83 milyar 622 milyon lira olmak üzere yıllık 197 milyar 492 milyon lira ekonomik fayda sağlıyoruz."
Ünüvar, son 22 yılda yapılan yatırımlarla trafik kazalarında 100 milyon taşıt-kilometre başına hayatını kaybeden kişi sayısında da yüzde 77'lik bir azalma olduğunu gördüklerini dile getirdi.
Tüm bu faydaların yanında kara yolu sektörünün ulaştırmadan kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 94,8'inden sorumlu olduğunu bildiklerini vurgulayan Ünüvar, "Bu yönüyle değerlendirdiğimizde kara yolu taşımacılığı iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yapılacak dönüşümlerin merkezinde yer alacak. Kara yolundaki emisyon payını azaltmak için kara yolu yük taşımacılık payını daha sürdürülebilir ulaşım modlarını aktarmak için de çalışmalarımız devam etmekte." diye konuştu.
Ünüvar, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da gözeten bir anlayışla Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerini söyledi.
Ulaştırma ve lojistik ana planları doğrultusunda kara yolu, yolcu ve yük taşımacılığı payını yüzde 72'den yüzde 57'ye düşürürken, demir yolu yük taşımacılığının payını da yüzde 5'ten yüzde 22'ye çıkaracaklarını aktaran Ünüvar, "Bu doğrultuda 2023'te 13 bin bin 919 kilometre olan demir yolu ağımızı 2028'de 17 bin 287 kilometreye, 2053'te ise 28 bin 600 kilometreye çıkarmayı hedefledik." dedi.
Ünüvar, "Ayrıca yıllık demir yolu yolcu sayısını 25 milyondan 270 milyona, yük taşımacılığını ise 32 milyon tondan 448 milyon tona çıkarmayı planlıyoruz. Kara yolunda taşınan yükü demir yoluna aktarabilmek için demir yolu ağımızın ulaşılabilirliğini arttırmamız lazım." görüşlerini kaydetti.
Limanlar, sanayi bölgeleri ve lojistik merkezlerle bağlantılı iltisak haklarını arttırmak için önemli yatırımlar planlandığını belirten Ünüvar, "Özellikle intermodel taşımacılığın geliştirilmesi için altyapı yatırımlarımızla devam etmekte. Burada oluşturulan sistematik hem orta vadeli planda hem de kalkınma planlarında da yer aldı." ifadelerini kullandı.
- "Globalleşmenin hız kazanmasıyla dünya ticareti büyük bir değişimden geçti"
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe de globalleşmenin hız kazanmasıyla dünya ticaretinin büyük bir değişim ve dönüşümden geçtiğini belirtti.
Bu oluşum içinde lojistiğin, en az üretmek ve satmak kadar önemli hale geldiğini dile getiren Gültepe, lojistik sistemlerinde yaşanan gelişimin, ülkelerin ihracat performanslarını doğrudan etkilediğini kaydetti.
Küresel ticaretin merkezinde yer alan Türkiye'nin de lojistik altyapısını mutlaka güçlendirmesi gerektiğini ifade eden Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin dış ticaret hacmi son 10 yılda önemli bir artış kaydetti. 2013 yılında 422 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz yüzde 46 artışla 2023'te 617 milyar doları aştı. Ortalama ihracat mesafemiz 3 bin kilometreyi buldu. Geçen yıl yaklaşık 150 milyon ton ürün ihraç ettik. Son 10 yılda ihracat yükümüz yüzde 51'in üzerinde arttı. Yükselen bu hacimlerle gümrük ve lojistik altyapımız önemli bir sınav verdi.
Halen yükümüzün yüzde 74'ünü deniz yoluyla, yüzde 21'ini kara yoluyla ve yüzde 1'e yakın bir kısmını da demir yoluyla gerçekleştiriyoruz. Dünya ticaret pastasından daha büyük pay alabilmemiz için, mutlaka yeni gelişmelere de hızla uyum sağlamamız gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi intermodal taşımacılık, ihracatçının rekabet gücünü artırıyor. Maliyetleri düşüren ve süreçleri hızlandıran çözümleriyle dikkat çekiyor. Kara, demir, deniz ve hava yolu gibi farklı taşıma modlarını bir arada kullanarak, lojistik süreçleri optimize ediyor."
Gültepe, "Maliyet avantajı, hız ve güvenlik, esneklik ve alternatif rotalar, gümrük ve liman işlemlerinde kolaylık ile çevre dostu çözümler sunuyor. Günümüzde sürdürülebilirlik, küresel ticaretin olmazsa olmazlarından biri haline geldi. Daha az karbon salınımı yapan intermodal taşımacılığın, çevre dostu çözümleriyle bir adım öne çıktığını görüyoruz. Özellikle demir yolu ve deniz yolu kullanımı, çevreye olumsuz etkileri minimize ediyor. İşletmelere ise yeşil lojistik uygulamaları konusunda avantaj sağlıyor." diye konuştu.
Güçlü lojistik sistemlerinin, ihracatçıların da elini güçlendirdiğini, firmaların dünya pazarında sürdürülebilir büyüme elde etmesine katkı sağladığını dile getiren Gültepe, araştırmalara göre, teslimatta bir günlük gecikmenin, o ülkenin zamana dayalı ürün ihracatında yüzde 7 düşüşe neden olduğunu, öte yandan gelişmiş ülkelerde lojistik maliyetlerinin nihai ürün içindeki payının ortalama yüzde 10-15 seviyesinde olduğunu, gelişmekte olan ülkelerdeyse verimsizlik nedeniyle bu oranın yüzde 15-25 civarında gerçekleştiğini söyledi.
Gültepe, ihracatçılar olarak maliyet baskısıyla mücadele ettikleri bu dönemde, bu farkı daha net bir şekilde hissettiklerini aktardı.
Bu sebeplerle lojistik sektörünün gelişimine büyük önem verdiklerini belirten Gültepe, sözlerini, "TİM olarak, Türkiye'nin Küresel Lojistik Endeksi&nde üst sıralara çıkmasını destekliyoruz. Geçen yıl bu endekste 38. sıraya yükseldik. Hedefimiz dünya ihracat sıralamasında olduğu gibi burada da ilk 10 ülke arasında yer almak." diye tamamladı.