TBMM (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Filistin bizi kınadı diye haksızlık yapmayalım. İlk defa Filistin Dışişlerinin bir bakanı, bu karara katılmamak için Arap Ligi toplantısına katılmadı." dedi.
Çavuşoğlu, TBMM Genel Kurulunda yerinden söz alarak, Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin siyasi partiler adına yapılan konuşmalardaki eleştirilere cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın siyasi partileri bilgilendirdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Yüce Meclis ne zaman isterse, emrederse gelip bilgilendirme yaparız. Meclisimizden bir talep gelince Bükü'den döner dönmez Meclisimizi bilgilendirdik. Milletvekilliği yapmış bir insan olarak benim de Meclisi bilgilendirme konusunda bir hassasiyetim var." diye konuştu.
Türk diplomasisinin dünyada çok iyi bilindiğini, diplomasiyi her zaman sonuna kadar işletmeye çalıştıklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Diplomasi tek taraflı değildir. Karşılıklı olması gerekir. Karşı tarafta da bu anlayışın olması gerekir. Uzlaşı kültürü bizde var. Diplomaside uzlaşı kültürünün mutlaka olması gerekiyor. Her zaman sizin istediğiniz olmaz, her zaman karşı tarafın istediği de olmaz. Bu süreçte de biz diplomasiyi işlettik." şeklinde konuştu.
- "Ülkenin geleceği ve sınır güvenliği için bu adımı attık"
"Diğer alternatiflerin neden kullanılmadığı" eleştirilerine cevap veren Çavuşoğlu, ABD ile birlikte güvenli bölge için sonuna kadar çaba harcadıklarını vurguladı.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu dönemde 'aldatıldık' kelimesi doğru bir şey değil. ABD'nin tüm oyalamalarını, sadece kozmetik adımlar attığını kamuoyuyla açıkça paylaştık. Cumhurbaşkanımız açıkladı, Dışişleri Bakanı olarak ben de açıkladım. Burada aldanma diye bir şey yok ama diplomasi yolunu denedik. Uyarılarımızı da yaptık. Zaten ABD ile bu yola girmeden önce de bu kararı vermiştik. Sonuçta askerlerimizden gelen raporlar doğrultusunda karar verildi ve bu adımı attık. Bu siyasi bir mesele değildir. Sınırımızın öbür tarafından gelen tehdit var. Roket, havan atışlarını görüyorsunuz. 22 insanımız öldü. Ülkenin geleceği ve sınır güvenliği için bu adımı attık. Kısaca bekamız için yapıyoruz. Bugün bunu yapmazsak belki de ileride bu adımı atmak mümkün olmayacaktır. Siyasi bir kaygıyla bu adımın atıldığını söylemek bizleri üzer. Bu milli bir meseledir. Bu süreçte Afrin harekatından daha fazla bilgilendirmede bulunduk. Diplomasinin diğer ayağını da hiç ihmal etmedik. Bildirimleri nasıl yaptığımızı, uluslararası haklarımızın hepsini açıkladık.
Neden Zeytin Dalı Harekatı'ndan çok daha fazla bir tepki geldi? O zaman da YPG'yi temizledik bölgeden. Burada bir terör devleti kurmak istiyorlardı. Biz bu oyunu bozduk. Hepsi bundan kaynaklanıyor. Birçok dışişleri bakanı ile görüştüm. O bakanların bana söyledikleri iki paragrafın kelimesi kelimesine değil, virgülü virgülüne, noktası noktasına tıpa tıp aynı. İki paragraf yüzde yüz aynı. Nasıl oluyor bu? Bir yerden örgütlendikleri belli. Biz bunu görüyoruz. Avrupa Birliğinde diğer ülkelere ne kadar baskı yapıldığını görüyoruz."
Bakan Çavuşoğlu, Arap Ligi'nin Afrin harekatında da karar aldığını ve Türkiye'nin cevabını verdiğini hatırlatarak, "Ne hükmü var? Ne kadar mülteci aldılar? Onların hassasiyeti ile bizim hassasiyetimiz bir değil." değerlendirmesinde bulundu.
Filistin meselesinde de Türkiye ile Arap Ligi'nin hassasiyetinin aynı olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, Arap Ligi'nin kınama kararına imza atan Filistin yönetimine haksızlık yapılmaması gerektiğini söyledi.
İlk defa bir Filistin Dışişleri Bakanının, bu karara imza atmamak için Arap Ligi toplantısına katılmadığına işaret eden Çavuşoğlu, "Çünkü baskı yapıyorlar. Hatta bazı Arap ülkeleri Filistin meselesinde 'sesinizi yükseltmeyin' diye ABD ve İsrail'in etkisiyle Ürdün ve Filistin yönetimine de baskı yapıyor. Biz bunları görüyoruz. O yüzden Filistin'e haksızlık yapmayalım. 'Filistin gidip orada konuşsaydı' diyebilirsiniz, bu ayrı ama orada bir kınama yok. Bunu söylemek isterim." ifadelerini kullandı.
- "IŞİD ilk Türkiye'ye saldırır"
DEAŞ'ın sorumluluğunun Türkiye tarafından alınmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"IŞİD her şeyden önce bize tehdit. Bizim sorumluluğumuz sadece harekat alanımızla ilgili ya da bizim topraklarımıza gelenlerle ilgilidir. Bunlar serbest bırakılsa ilk kime saldıracak? Geldikleri ülkelere ya da başka ülkelere giderler mi gitmez mi belli değil ama ilk bize saldırırlar. Dolayısıyla onları orada tutarken de yaptıkları terör eylemlerinden sorumlu tutmak da bizim görevimiz. Bunun için Adalet, Savunma, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığımız ile istihbarat teşkilatımızla bir çalışma grubu kurduk, çalışıyoruz. Hangi adımları atacağız? Ülkelerine nasıl gönderebiliriz? Almazlarsa ne yapacağız? Kadın ve çocuklar da var, onları ne yapacağız? Kadınlardan bazıları örgüte katılarak savaşmış. O da terörist, kadın erkek farketmez. Dini, etnik kökeni ne olursa olsun hepsi terörist. Onların ideolojisine kanmış, evlenmiş ama hiçbir terör eylemine katılmamış 15 yaşında gencecik kadınlar da var. Bunları ne yapacağız? Olayın bu boyutu da var."
Mülteci konusuna da değinen Çavuşoğlu, "Suriye'ye dönen mülteciler evine dönecek. Türkiye'de 300 bin Kürt dönmek istiyor mu, istemiyor mu? Bunlarla konuşuyor musunuz? Bunlar dönmek istiyor. Neden dönemiyor? YPG'den, terör örgütünden dolayı dönemiyor. YPG Kürtleri temsil ediyorsa neden dönemiyorlar?" diye konuştu.
Çavuşoğlu, YPG'nin kendisi dışındaki siyasi partileri kapattığını ve üyelerinden kimisini sürgüne gönderdiğini, bazılarını da öldürdüğünü vurguladı.
Avrupa'da yaşayan Suriyeli Kürtlerin de bu olayları kendisine anlattığına işaret eden Çavuşoğlu, "(YPG terör örgütünden dolayı dönemiyoruz) diyorlar. YPG, yıllardır orayı kontrol ediyor. Niye bunlara yardımcı olmuyor? Bir tek kendi ideolojisine bağlı teröristleri orada barındırıyorlar. Kendileri dışındaki herkese zulüm etmişler. Suriyeli Kürt kardeşlerimiz evine döndüklerinde demografi mi değişecek? Böyle bir amacımız olsa bunu yapmayız." dedi.
Bölgedeki nüfusun üçte ikisinin Arap olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Türkmenler, Hristiyanlar ve diğer gruplar da var. Dolayısıyla Kobani ve birkaç yer dışında nüfusun çoğunluğu Kürt değil. Nüfusun yüzde 90'ı Arap. Dolayısıyla 300 bin Kürt nüfusun üçte biri ediyor. Araplar da evine dönecek, herkes geldiği evine dönecek. (HDP'ye yönelik) Sizin derdiniz şu: YPG, buranın demografisini değiştirdi. Nüfusun yaklaşık yüzde 80 veya 90'ı Kürt değildi, toprakların yüzde 30'unu kontrol ediyor. Şimdi demografi tekrar yoluna girecek. Dolayısıyla YPG'nin işine gelmeyecek."
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin insani konularda herkesten daha fazla hassas olduğunu, bu topraklarda Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni ve diğer milletlerden herkesin yaşadığını anlattı.
Barış Pınarı Harekatı'nın Kürt düşmanlığı anlamına gelmediğinin altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"(YPG eşittir Kürt) derseniz, Kürt kardeşlerimize haksızlık edersiniz. Kürt kardeşlerimizin büyük bölümü AK Parti'ye oy veriyor. Şimdi CHP, İYİ Parti, MHP'ye oy verenler var. Bunun için 'Kürt eşittir PKK' demek haksızlıktır, küfürdür. Kürt kardeşlerimize hakaret etmeyin. Bir terör örgütü ile mücadele, Kürt düşmanlığı değil, terör örgütü ile mücadele demektir. Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda en hassas ülke Türkiye Cumhuriyetidir. Tüm toplantı, karar ve açıklamalarımızda buna vurgu yapıyoruz. Dolayısıyla bu bir işgal değil, teröre karşı alınan tedbirdir. Suriye'nin toprak bütünlüğüne herkesten çok bağlıyız. Bu anlayışımızı sürdüreceğiz."
Çavuşoğlu, Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) DEAŞ'a karşı Türkiye ile birlikte mücadele ettiğini anımsatarak "O zaman iyi idi de şimdi YPG'ye karşı mücadele edince mi İŞİD'çi oluyor? SMO dediğiniz, DEAŞ'e karşı bizimle birlikte en çok mücadele veren ve kayıp veren insanlardır. Daha önceki ismi Özgür Suriye Ordusu idi ve herkesin tanıdığı ılımlı muhalefetin de güçleridir." şeklinde konuştu.