TBMM (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "12 Mart 1971'de, 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat 1997'de ve en son 15 Temmuz 2016'da millete kasteden hain girişimlerin ilk halkası olan 27 Mayıs askeri darbesi, muhakkak ki yabancı bir aklın, gayrı milli bir duruşun ve kifayetsiz bir siyasi çizginin eseridir." ifadesini kullandı.
Şentop, 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türkiye siyasi hayatı için vahim ve meşum bir hadise olarak hatırlanan bu darbenin 59'uncu yılı olduğunu belirtti.
Milli iradenin yok ve hükümsüz sayılmasını meşrulaştıran bu hadisenin, hastalıklı bir geleneğin ilk örneği olduğunu kaydeden Şentop, darbenin milletin vicdanında açtığı derin acının, uzun yıllar dinmediğini ifade etti.
27 Mayıs askeri darbesinin, demokrasiye ve sivil siyasete yönelik bir suikast şeklinde gerçekleştiğine işaret eden Şentop, darbenin, milletin özgürleşme iradesine olduğu kadar kalkınma çabasına da engel teşkil eden gerici ve ilkel bir tertip olduğunu vurguladı.
Bu tertibin sonucu, Başbakan Adnan Menderes ile Bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam edildiğini anımsatan Şentop, idamların yalnızca bu üç önemli vatanpervere ve ailelerine değil onları seçen milletin bizatihi kendisine yönelik bir zulüm olduğunu belirtti.
Şentop, sandığa ihtiyaç duymadan ve milli iradeye dayanmadan iktidar olmak isteyen kesimlerin meşrulaştırmaya çalıştığı ve özlemle andığı bu askeri darbenin ruhunun, uzun yıllar milletin ve sivil siyasetin önünü kestiğini kaydetti.
Darbenin Türkiye'nin kalkınmasına yönelik hamlelerin en büyük engeli olduğunu ifade eden Şentop, şu görüşlerini paylaştı:
"12 Mart 1971'de, 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat 1997'de ve en son 15 Temmuz 2016'da millete kasteden hain girişimlerin ilk halkası olan 27 Mayıs askeri darbesi, muhakkak ki yabancı bir aklın, gayrı milli bir duruşun ve kifayetsiz bir siyasi çizginin eseridir. Böyle olduğunun en açık delili, 27 Mayıs askeri darbesinden itibaren belli aralıklarla gerçekleşen bütün anti-demokratik müdahalelerin milletin refahı ve özgürlüğü aleyhine netice vermiş olması; her darbeden sonra Türkiye'nin saldırılara daha açık ve yabancı güçlere daha fazla bağımlı bir hale gelmesidir.
Meşum bir hadise ve hastalıklı bir geleneğin ilk örneği olarak 27 Mayıs darbesinde cisimleşen anlayış, Türkiye'nin ve milletimizin o tarihten itibaren mücadele ederek gerilettiği ve fakat her an kendisine karşı müteyakkız olunması gereken bir paradigmanın ürünüdür. Bu anlayışın belli ölçüde hala mevcudiyetine alan aradığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle, Yüce Meclisimizin dirayetiyle ve aziz milletimizin cesaretiyle alt edilen 15 Temmuz hain darbe girişiminde açık ve uyarıcı bir biçimde görülmüştür. Demokrasimiz, sivil siyaset ve aziz milletimizin hak arama bilinci, 27 Mayıs askeri darbesinden bu yana sevindirici bir düzeyde gelişmiştir. Bugünlere kolay gelinmemiş, bu gelişimin sağlanması için ağır bedeller ödenmiştir."
Milli iradenin tahkimi, demokrasinin ve sivil siyasetin güçlenmesi hususunda başta milli irade şehitleri Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan olmak üzere bedel ödeyen herkesi rahmet, minnet ve şükranla anan Şentop, Allah'ın aziz millete bir daha bu tür vahim hadiseler yaşatmaması dileğinde bulundu.