TBMM (AA) - MUHAMMET EMİN AVUNDUKLUOĞLU - İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu, "Biz, S-400 meselesini kendi güvenliğimiz için yaptığımız bir hamle olarak görüyoruz." dedi.
S-400 hava savunma sisteminin Türkiye'ye getirilmesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ağıralioğlu, iç politikada onca rekabete rağmen Erdoğan'ın iradesini uluslarası alanda bir parti iradesi gibi değil devlet iradesi gibi görünmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin 2. Cumburbaşkanı İsmet İnönü'nün şehit Başbakan Adnan Menderes döneminde söylediği "sınır geçilince ağızlar tutulur" sözünü hatırlatan Ağıralioğlu, "Adnan Menderes rahmetliyle birbirlerini çok sevmediklerini biliyoruz. Fakat Menderes yurt dışına çıktığı zaman İsmet Paşa derdi ki, 'O artık Demokrat Parti'nin genel başkanı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başvekili' dolayısıyla böyle davranmak lazım." ifadelerini kullandı.
"Erdoğan'ın devletin güvenliğiyle alakalı konularda iradesini örselemek Türkiye için bir zafiyet oluşturur." diyen Ağıralioğlu, "İçeride bunun tartışmasını yapabiliriz ama dışarda sadece -S-400 meselesine ilişkin söylemiyorum- genel olarak devleti ilgilendiren, milletimizin tamamının güvenliğini ilgilendiren konularda yek vücut olmak yeğdir, böylesi lazım gelir." açıklamasını yaptı.
S-400 hava savunma sisteminin satın alınmasına Suriye meselesindeki bir güvenlik zafiyetinin sebep olduğuna dikkati çeken Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
"Bizim NATO ile ilişkilerimiz daha önce de inişli çıkışlıydı. Daha önce de NATO'yla problemli bir sürü alanımız oldu. Ama ilk defa bu düzeyde NATO tarafından güvenlik zafiyetiyle baş başa bırakıldık. NATO müttefikimiz ABD tarafından sınırımızın 25 kilometre yakınında sözde bir PKK devletinin kuruluşuna binlerce tır silah verilmesiyle bu süreç başladı. Hem NATO müttefikiyiz, hem bu bölgede NATO'nun en büyük ordusunu besliyoruz, ona rağmen ABD 67 yıllık hukukumuza halel getirecek şekilde bizim düşmanlarımıza bize verilmesi gereken silahları veriyor. Sadece vermekle de kalmıyor o silahlarla bizim evlatlarımız vuruluyor. Bunun tam karşılığı düşmanlıktır. Bu tam olarak 'Biz müttefiklikten çıktık, biz size düşmanız' demektir."
Türk devletinin ABD'nin bu restini görmemesini "zafiyettir." olarak nitelendiren Ağıralioğlu, "Sen NATO hukukundan doğan sorumluluğu taşımayacaksın, üstüne üstlük bizim düşmanlarımızı besleyeceksin, kuvvetlendireceksin, sonra bizde NATO hukukuna istinaden susacağız, olanı biteni seyredeceğiz. Asla böyle bir şey yok. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Biz S-400 meselesini kendi güvenliğimiz için yaptığımız bir hamle olarak görüyoruz. Biz devletiz, egemenlik haklarımızı muhafaza ederiz, milletimiz güvenliğini sağlamak için egemenlik haklarımızı istediğimiz gibi kullanırız." değerlendirmesinde bulundu.
- "NATO'nun ve ABD'nin Türkiye'ye karşı tutumunda sıkıntı var"
Ağıralioğlu, S-400'lerin satın alınma sürecinde NATO'nun ve ABD'nin Türkiye'ye karşı tutumunda sıkıntı olduğunu belirterek, "ABD ve NATO bizi bilerek mi Rusya-İran hattına itmeye çalışıyor, bizi bilerek mi NATO'nun dışına itmeye çalışıyorlar? Bunu bizim hariciyemiz iyi irdelemek zorunda." dedi.
Türkiye'nin yaşadığı bölgede ferasetli davranması gerektiğinin altını çizen Yavuz Ağıralioğlu, bölgede herkesin bir hesabının olduğunu fakat sadece Türkiye'nin insanlık üzerine bir hesap yaptığını dile getirdi.
"Herhalde kalbi bu bölgede atan tek ülke biziz." ifadesini kullanan Ağıralioğlu, "Bedelini çok ağır ödesek de bizim kalbimiz bu bölgede atıyor. Bu bölgede herkes azgın azgın davranıyor ama bu bölgede sadece bizim kalbimiz atıyor. Bunun bedelini de çok ağır ödedik, ödüyoruz. Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, ABD hep bir hesap üzere bu bölgede, ama bizim kalbimiz var bu bölgede. Dolayısıyla bizim dünyaya cevabımız adalettir, nizamdır." diye konuştu.
Türkiye hükümetinin S-400 meselesinde çıkışlarının yerinde olduğunu anlatan Ağıralioğlu, bu olayın Türkiye tarafından da ilk defa tecrübe edilen bir olay olduğuna işaret etti.
Doğu Akdeniz'de son zamanlarda meydana gelen gelişmeleri de değerlendiren İYİ Parti Grup Başkanvekili Ağıralioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doğu Akdeniz'deki haklarımızdan bir santim geriye adım atamamız mümkün değildir. Biz bu anlamda geri adım atarsak, egemenlik haklarımızı çiğnetmiş oluruz. Oradan çıkacak hidrokarbonunda, oradan bize sağlanacak iktisadi faydanın da ötesinde burada egemenlik haklarını muhafaza etmeye çalışan bir devlet görüntüsü vermek zorundayız. Bu kararlılığı gösteremezsek, bizden yarın başka şeyler de isterler.
Ege adaları noktasında zafiyet gösterdik. Yunan askerleri mangal partileri yaptılar oralarda. Oralarda aslında bizi test ettiler. O testlerden Türk diplomasisi vakarı muhafaza ederek çıkamadı. O hataları kapatmak için şimdi çok daha fazla güç uygulamak zorunda kalıyoruz. Diplomasi elindeki güçle tehdidin arasındaki dengeyi sağlama kabiliyetine bağladır. Biz o dengeyi kuramadığımız için sonradan bedeli çok daha ağır olan işleri, çok daha fazla maliyet ödeyerek yapmak zorunda kalıyoruz."
Türkiye'ye karşı Doğu Akdeniz meselesi öncesi de birçok tuzağın kurulduğunu aktaran Ağıralioğlu, Türk Milletinin 15 Temmuz'da egemenliğini korumak için neleri göze alabileceğini açık bir şekilde ortaya koyduğunu vurguladı.
"Yeni Kapı Ruhu" olarak adlandırılan o ruhun kısa sürdüğüne işaret eden Ağıralioğlu, şunları kaydetti:
"Yeni Kapı Ruhu'nu siyaset konsolide edemedi, o süreç çok kısa sürdü. Tayyip Bey'in o süreci çok iyi yönetmesi lazımdı. 'Biz 82 milyon bir orduyuz' diyebilmeliydi. 15 Temmuz Tayyip Bey'e bu imkanı verdi. Hükümetsin, zafiyeti olanlar, hasımlığı olanlar, çekememezliği olanlar olabilir. Maharet zaten bunlara rağmen memleketi bir ve beraber tutup, tek yumruk gibi göstermektir. Orada bu maharet gösterilebilseydi, bugün uluslararası alanda ödediğimiz bedel bu kadar ağır olmazdı. Şimdi ben yine benzer bir ahengin tesis edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu bölge bize bunu mecbur kılıyor."