FLORANSA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa'da son dönemde popülizm ve milliyetçiliğin yükselişine ilişkin, "Popülizm ve milliyetçiliğin geri dönüşünü ele aldığımızda, bunlar hareketlerini besleyecek ve diğerlerinden uzaklaşmayı savunacak malzeme bulabiliyorlar. Bu akımlar ekonomik kriz gibi durumlarda ortaya çıkıyor ve diğer üyelerle aradaki ayrılığı artırıyor." dedi.
İtalya’nın Floransa kentinde Avrupa Üniversite Enstitüsü tarafından Vecchio Sarayı'nda düzenlenen "Birlik Ülkeleri: Avrupa’da Dayanışma" konferansında konuşan Juncker, Avrupa projesinin çıkış noktasının dayanışma olduğunu belirtti.
Son dönemde olduğu gibi Avrupa’yı vuran krizler yaşandığında, dayanışmanın yavaş yavaş kaybolduğuna işaret eden Juncker, bunun göçmen kriziyle tecrübe edildiğini, aşıldığı sanılan problemlerin tekrar gün yüzüne çıktığını anlattı.
Juncker, "Popülizm ve milliyetçiliğin geri dönüşünü ele aldığımızda, bunlar hareketlerini besleyecek ve diğerlerinden uzaklaşmayı savunacak malzeme bulabiliyorlar. Bu akımlar ekonomik kriz gibi durumlarda ortaya çıkıyor ve diğer üyelerle aradaki ayrılığı artırıyor." ifadelerini kullandı.
Öte yandan Batı Balkanlar'ın "acilen bir Avrupa perspektifine ihtiyacı olduğunu" söyleyen Juncker, aksi takdirde geçmişte tecrübe edilen sorun ve trajedilerin tekrarlanabileceği uyarısında bulundu.
- "Göç krizi dayanışma konusunda çatlaklar oluşturdu"
Henüz aşılamayan göçmen krizi konusunda dayanışmanın kayboluşuna şahit olduklarını aktaran Juncker, "Göçmen krizinin dayanışmamız üzerinde oluşturduğu çatlaklardan ötürü çok şaşkınım. Çok kalabalık değiliz evet. Ama İtalya ve Yunanistan'ın bu konuda yaptıklarının kıymetini biliyor ve kabul ediyoruz. Çok net bir şekilde daha fazla dayanışma çağrısında bulunuyorlar çünkü ülkeler sadece coğrafi konumları yüzünden yalnız bırakılamaz. İtalya ve Yunanistan bu konuda sürekli çağrıda bulunuyor ama maalesef ki ya hiç ya da zamanında karşılık verilmiyor." ifadelerini kullandı.
Bazı AB ülkelerinin "yarı zamanlı üye" gibi davrandığına dikkati çeken Juncker, bütün AB üyelerinin "tam zamanlı" şekilde Avrupa yanlısı olması gerektiğini söyledi.
Göç politikaları konusunda daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Juncker, yeni bir sığınmacı sisteminin kurulması ve çalışmayan Dublin Sözleşmesi sisteminin yenilenmesi gerektiğini belirtti.
AB bütçesinde Avrupa düzeyindeki yatırımların da yetersiz olduğunu ve artırılması gerektiğini ifade eden Juncker, ayrıca yapısal reformlar için de bir fon oluşturulması gerektiğini bildirdi.
Juncker, üye ülkelerin AB değerlerini uygulamak için kurumlar tarafından zorlanmaması ve bunu kendiliğinden yapmaları gerektiğini kaydetti.
Bir diğer sorunun da ortak güvenlik dış politikası konusunda yaşandığına dikkati çeken Juncker, oy birliğiyle karar verme zorunluluğunun dış politikada söz sahibi olmayı zorlaştırmasına ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Oy birliği, fikir birliğinden farklı bir şey. Eğer oy birliğiyle karar vermek zorundaysanız, tek bir ülkenin hayır demesi tüm toplu girişimlerin önünü kesebiliyor. Bunu Birleşmiş Milletler (BM) düzeyinde de, bir türlü anlaşılamayan Küresel Göç Sözleşmesi konusunda görüyoruz. Çin'in etrafındaki denizlere ilişkin düzgün bir politika izleyip izlemediği konusunda karar vermek istediğimizde görüyoruz çünkü bunu veto eden bir üye ülke oluyor. Bu yüzden de şu andan itibaren dış politika konusunda nitelikli çoğunlukla karar almayı öneriyorum. Lizbon Anlaşması, 'Avrupa Konseyi'nin bundan sonra belli alanlarda nitelikli çoğunlukla karar alınmasına oy birliğiyle karar vermesine' müsaade eden hükümler barındırdığı için dayanağı bulunuyor, yani anlaşmaya uyuyor. Dış politika, ikinci bir aday olarak mali politika olabilir. Ama uluslararası arenada etkili bir rol oynayabilmek için dış politika konusunda karar alma mekanizmamızın yeniden profillendirilmesi gerekiyor."
Ortak dış politika konusunda da daha güçlü bir duruşa sahip olunması gerektiğini belirten Juncker, Avrupa'nın dış sınırlarının da daha iyi korunması gerektiğini vurguladı. Herkesin bunu istediğini ama bunun da bir bedeli olduğunu anlatan Juncker, küçük bir AB bütçesi isteyenlerin önceliklerin ne olduğunu daha iyi düşünmesi gerektiğini çünkü önceliğin "savunma" olduğunu belirtti.
- "Avrupa'dan ya da para birliğinden ayrılmak anlamsız"
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani ise "Avrupa'dan da para birliğinden de çıkmak çok anlamsız olur. Bence İtalyanların çoğunluğu, Avrupa’nın kaderini gerçekten önemsiyor." dedi.
Birliğin üye ülkelerin bütün problemlerinden yükümlü olamayacağını dile getiren Tajani, değişmesi gereken şeyler olsa da bunun gelişmek, daha da ileriye gitmek anlamına geldiğini söyledi.
Avrupa halklarının içinden geçilen özellikle bu zor dönemde korunma talep ettiği değerlendirmesinde bulunan Tajani, bunu da üye ülkelerin tek başına değil ancak Avrupa’nın hep birlikte yapabileceğini ifade etti.
- "Sığınmacı sorunu sadece güneydeki ülkelerin sırtına binemez"
AB bütçesine de değinen Tajani, geçen yıl imzalanan anlaşmayla Avrupa’nın savunma alanına daha fazla yatırım yapmaya karar verdiğini anımsattı.
Dış sınırların savunma ve güvenliği için ayrılan fonun artırılması önerisinin makul olduğunu vurgulayan Tajani, şöyle konuştu:
"Göç ve güvenlik söz konusu olduğunda, dayanışma meselesi ortaya çıkıyor. Dayanışmanın kilit nokta olması gerekiyor. Bunu Avrupa’nın güneyindeki ve sığınmacı ve göç sorunuyla yüz yüze olan bir ülkenin vatandaşı olarak söylüyorum. Dayanışmadan bahsediyorsak, göç krizinin sadece güneydeki ülkelerin baş etmesi gereken bir sorun olmadığını biliyor olmamız gerek. Komisyonun kararı da daha fazla yatırım, kontrol ve dayanışmayı destekliyor. Dublin Sözleşmesi’nin yenilenmesi için birlikte daha fazla çalışmamız gerekiyor. Sığınmacı sorununun sadece güneydeki ülkelerin sırtına binmesini kabul edemeyiz.”
Türkiye’den gelen sığınmacı akışının önüne geçildiğini hatırlatan Tajani, ancak Afrika’dan Libya üzerinden gelen akışın devam ettiğini ve bunun engellenmesi için çalışılması gerektiğini bildirdi. Tajani, Afrika’ya daha fazla yatırım yapılmazsa ve Afrika için bir vizyon geliştirilmezse, milyonlarca kişinin güneyden kuzeye gelmeye devam edeceğini anlattı.
Afrika’daki kuraklık, açlık, terörizm, fakirlik, iç savaş gibi sorunların milyonlarca insanı göçe zorladığına dikkati çeken Tajani, bu sebeple Afrika’ya yatırımların artırılması gerektiğinin altını çizdi.
ABD’yle ilişkiler konusunda ise Tajani, “Batı dünyasının bir parçası ve ABD’yle dost” olduklarını söyleyerek, istikrarlı bir ticari politika izlemeleri gerektiğini dile getirdi.
Tajani, ancak ticaret anlaşması (Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşması) müzakerelerinin askıya alınması gibi gelişmelere bakıldığında “Önce Amerika” prensibinin “Yalnız Amerika”ya dönüşmemesi gerektiğine işaret etti.