Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik davası

İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 2010 yılında gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan bir süre sonra intihar eden Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle yargılanan iki polis memuru, 6 yıl 5 ay 1

İSTANBUL (AA) - İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 2010 yılında gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan bir süre sonra intihar eden Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle yargılanan iki polis memuru "kamu görevlisi olarak sahte belge düzenleme" ve "resmi belgeyi bozmak ve yok etmek" suçlarından ayrı ayrı 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanık Soner Gündoğdu ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada, müdahil olarak Onur Yaser Can'ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can da hazır bulundu.

Müdahil Ezgi Sevgi Can, babaları Mevlüt Can'ı 8 Ekim'de ani bir şekilde kaybettiklerini belirterek, davanın artık "evrakta sahtecilik" davası olmadığını ifade etti.

Onur Yaser Can'a işkence yapıldığını dile getiren Ezgi Sevgi Can, "Ağabeyime işkence sonrası imzalatılan ifade tutanaklarının 'Tarih ve saat hatası var.' denilerek değiştirilmiş hali, ertesi gün tekrar karakola çağrılmasıyla loş bir kafeteryada yanında avukat olmadan imzalatıldı. İlk tutanaklar imha ediliyor. Bilirkişinin evrakta sahtecilik yapıldığına dair raporu var, evrakın nüshaları imha ediliyor, bir nüsha suç işleyen kişiye veriliyor. Bütün bunlar delil. Ölmüş ağabeyime sahte evrakla mahkeme celbi gönderdiler. 9 yıldır bunları tek tek anlattık. Bu sahtecilik örgütlü bir işkencenin kamuflajıdır. Mahkemede çok sayıda heyet değişti. Siz annemi tanımadınız ama babamı gördünüz. Bu adliye dava sürecinde bu aileden 3 kişinin ölümünü gördü." diye konuştu.

Sanıkların en üst sınırdan cezalandırılmasını talep eden Can, "Ben tüm ailemi kaybettim, bir tek geriye benim canım kaldı, kararınızı gecikmiş bir adalet olsa da bunu düşünerek vermenizi rica ediyorum." diye konuştu.

Savunma yapan sanık Soner Gündoğdu, saat farkından dolayı Onur Yaser Can'ı sadece bir kez arayıp davet ettiğini, ısrar etmediğini, baskı uygulamadığını, Onur Yaser Can geldiğinde orada olmadığını öne sürdü.

Görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı sanıkların tutuklanmalarına yönelik bir talebi olmadığını, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını istedi.

- Karar

Mahkeme heyeti sanıklar Salih Bahar ve Soner Gündoğdu'nun, "kamu görevlisi olarak sahte belge düzenleme" suçundan alt sınırdan uzaklaşarak 4 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanıkların mahkemedeki tutum ve davranışlarını dikkate alan mahkeme heyeti cezayı 3 yıl 4 aya indirdi.

Sanıkların "resmi belgeyi bozmak ve yok etmek" suçlarından alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme heyeti, sanıkların kamu görevlisi olmaları nedeniyle cezayı 3 yıl 9 aya çıkardı. Sanıkların tutum ve davranışlarını dikkate alan mahkeme heyeti hapis cezasının 3 yıl 1 ay 15 gün olmasını kararlaştırdı.

Böylece 2 farklı suçtan 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan sanıklar hakkında yurt dışına çıkışlarının yasaklanması yönünde adli kontrol hükümleri uygulandı.

Mahkeme heyeti, olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görev yapan ve sahte resmi belge düzenlemesi ile resmi belgelerin yok edilmesinde kusur ve kasıtları bulunan kamu görevlilerinin tespitiyle yasal gereğinin yapılması ve dosyada bilirkişi olarak görev yapan Zafer Kökdemir hakkında "sahte resmi belge düzenlemek" suçundan işlem yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

- Davanın geçmişi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 2010'da gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan bir süre sonra intihar eden Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle 2 polis memuru hakkında 8 yıla kadar hapis cezası istenmişti.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 polis memurunun 2 yıl altışar ay hapisle cezalandırılmasına karar vermiş, Yargıtay 11. Ceza Dairesi de yerel mahkemenin kararını usulden bozarak, dosyayı mahkemesine göndermişti.

- "Karar topal ve eksik"

Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapan ailenin avukatı Ercan Kanar, sanık polislerin "işkence" suçundan yargılanması gerektiğini, "resmi belgede sahtecilik" suçundan ceza almasının taleplerini karşılamadığını söyledi.

Kararı "topal ve eksik" olarak tanımlayan Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararının ardından yeniden suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti.

Onur Yaser Can'ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can da babasının acı ve stresten hayatını kaybettiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Davanın sürdüğü 9 yıl boyunca yılmadan mücadele etti babam. Kendi kendinin avukatlığını yaptı. Oğlunun katilleriyle yüzleşti. Kabul etmedi, sabretmedi. Sadece isyan etti. Annemin ölüşü de bir isyandır. Annem ve babam, adaletsizliğe rağmen yılmayıp adalet için yaşadılar. Bu ülke adaletten mahrum etti onları. Katili korumaya devam ettiler. Davanın geldiği nokta, işkencenin bir aileyi katledişinin davasıdır."

Duruşmayı izleyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da davanın zaman aşımına uğraması için 9 yıl sürdüğünü öne sürdü.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri